Moleküller çiçekten böceğe, unsurlara hicret eder. Hava, su, bulutlar devir daim ile hicret eder. Dünyamız saatte 108 bin kilometre süratle hicret eder. Kâinat, yani, mülk âlemi, âlem-i ahrete hicret eder.
Hayat bir hicrettir. “İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşirden ebede kadar yolculuğu devam eder.” (Mesnevi-i Nuriye, s. 189)
Hicret, Kur’ân’ı anlama, yaşama, anlatmanın adıdır. İslam medeniyetini ihyaya ve inşadır. Hicret, hak ve hürriyetlerin, hukukun peşinde koşmaktır. Hicret, kötü arkadaşları bırakıp dostların sinesine göçtür. Televizyon-internet saldırılarından kaçıp kitaba, tefekküre koşmak hicrettir. Hicret, cihad-ı maneviye, yani, ilim ve iman hakikatlerine çalışmak, güzellikle çağırmaktır. İftiraktan ittifaka, ayrılıtan ittihada gitmek hicrettir.
Bizi, imani, fikri, ilmi, tefekküri, zikri, şükri bir hicret; Kur’an’a, Resulullah’a, Asr-ı Saadete, kardeşliğe, adalet ve barışa hicret kurtarır! Bizi, muhacirlerin en kutlusu ve en şereflisi Rehber-i Ekmel Efendimizin (asm) getirdiği hakikatler hicret edeceğiz!
Hicret; Asr-ı Saadete gitmektir: “İşte, bak: Şu cezîre-i vâsiada vahşî ve âdetlerine mutaassıb ve inatçı muhtelif akvâmı, ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-i vahşiyânelerini def’aten kal’ ve ref’ ederek bütün ahlâk-ı hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medenî ümeme üstad eyledi. Bak, değil zâhirî bir tasallut, belki akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri feth ve teshîr ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukùl, mürebbî-i nüfûs, sultan-ı ervâh oldu… Bilirsin ki sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak dâimî kaldırabilir. Halbuki, bak, bu zât büyük ve çok âdetleri, hem inatçı, mutaassıb büyük kavimlerden zâhirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref’ edip, yerlerine öyle secâyâ-i âliyeyi-ki, dem ve damarlarına karışmış derecede sabit olarak-vaz’ ve tesbit eyliyor. Bunun gibi daha pek hârika icraatı yapıyor. İşte, şu Asr-ı Saadeti görmeyenlere Cezîretü’l-Arabı gözlerine sokuyoruz. Haydi yüzer feylesofu alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzden birisini, acaba yapabilirler mi?” (Sözler, s. 216.)
İstibdat, tek adamcılıktan kurtulup meşrutiyet/demokrasi, meşverete gitmek hicrettir. Hicri yılbaşını tebrik eder hayırlara vesile olmasını dilerim.