Kanuni Sultan Süleyman’ı nasıl bilirsiniz? Adalet, heybet ve haşmetle 46 yıl Osmanlı tahtında oturmuş. Adil, kudretli, dirâyetli, şefkatli bir padişah.
İşte bu Kanuni’nin sarayının bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülebilmesi için Şeyhülislâm Ebussuûd Efendiden şu beyitle fetvâ ister:
“Dırahta ger ziyân etse karınca / Zarar var mıdır ânı kırınca?”
Aynı şekilde beyitli cevabı menfî ve kesindir: “Yarın Hak’kın divânına varınca/
Süleyman’dan hakkın alır karınca.”
İster günümüzde, isterse tarihte, insanlara karınca kadar ehemmiyet vermeyen medeniyetler nerede, karıncaya bile insan gibi kıymet veren İslâm medeniyetinin “hak, adalet ve hayat” anlayışı nerede?
Ve işte bu Kanuni Sultan Süleyman Batıya yaptığı seferlerden birinde, bir Yeniçeri neferi, sahibinden habersiz bir bağa girip, bir salkım üzüm koparıp yemesi üzerine, azarlanıp cezalandırılır. Haberi alan Kanuni, bu askerin orduda kalmasına göz yumanları şöyle ikaz eder:
“Baka komutanlar! Kursağına bir lokma haram düşen bir kişinin bulunduğu bir ordu ile asla zafer kazanılmaz!” (Kursakları haramlarla dolu yöneticilerle ülke ilerler mi dersiniz!)
İşte bu Kanuni, 1526 senesinde kazanmış olduğu Mohaç Meydan Savaşında, Macar ordusunu tamamen yok eden Balı Bey’e: “Yadigârım, Lalam, Gazi Bey! Her iyiliğin kaynağı adalettir. Adil olmayanın elinden çıkan iş, kötü iştir” diye nasihat eder.
Ve işte bu padişahı Şeyhülislâm’ın terslemesi ve terslediği mesele: “Sultan Süleyman Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi ona demiş: ‘Hilâf-ı şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.” (Bediüzzaman Said Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, Risale-i Nur Enstitüsü/internet, s. 143.)
(Not: Risale-i Nur’un dili gayet nezihanedir. Çok az yerde ağır ifadeler kullanır. Bu mesele öylesine dehşetlidir ki, Zembilli Ali Efendi o tabiri kullandığı için Üstad da aynen Risale-i Nur’a almıştır.)
Demek ki, bir yöneticinin hizmetlerini taktir etmek, iyi yönlerini taktir ile tebrik etmek başka bir şey, hatalarını merdane yüzüne söylemek başka bir şeydir!
Bugün, Kanunî Sultan Süleyman ve Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi’den alacağımız pek çok ibret dersleri yok mu sizce de?