“Sakın, sakın siyaset cereyanları, özellikle harici cereyanlar sizi biribirinize düşürmesin!” ikazı asrın tabibi Bediüzzaman’ın.
Siyasî cereyanlar ve ifsat komiteleri, çıkarcı mahfiller, harici cereyanlar, Müslümanları biribirine düşürdü mü?
Ellerine silâh verip, bomba verip biribirine düşürüyor mu?
Bomba, kurşun attıramadıklarını “haşhaşi, paralelci, hain, satılmış, dininden şüphe ederim, inlerine girerim, asarım, keserim!” diye biribirine düşürdü mü?
Dikkat edelim…
Risale-i Nur hareketinin gruplarını da biribirine düşürmek istedi mi?
Şükür ki, Yeni Asya’nın da etkili, tesirli çalışmaları sayesinde bu fitne ateşini yakamadılar.
Yalnız, bazı Nur Talebeleri, kardeşler ve dostlar dikkat etmelidir!
Bazı “Siyasal İslâmcılar” Risale-i Nur’a dost mu ki, onları destekleyelim, alkışlayalım?
Ne biribirimizi, ne kendimizi kandıralım; “Siyasal İslâmcıların Risale-i Nur’a dost olup-olmadıklarını mihenge” vuralım:
Dostun hassası ve şartı budur ki: Katiyen Sözlere ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî taraftar olsun; ve haksızlığa ve bid’alara ve dalâlete kalben taraftar olmasın; kendine de istifadeye çalışsın.1
Bakın çevrenizdeki “Siyasal İslâmcılara” ve-sözüm ona-bazı dindarlara!
Risale-i Nur’un hizmetlerine cidden taraftar mı?
Basımını yasakladı mı, yasaklamadı mı?
Neşredilmesini mi istiyor, yasaklanmasını mı?
Tekelleştirdi mi, özelleştirdi mi?
Risale-i Nur’un bazı kitaplarının (Emirdağ Lâhikası-2, Barla Lâhikası, Şuâlar’dan Hata-Sevap cetveli, cevşen, tesbihatın) basımı tamamen yasaklandı mı?
Diğer eserlere de belli miktarda, belli bir senede basma izni verildi mi, verilmedi mi?
Bu dostluk mudur, yoksa…
Bu Müslümanlık mıdır, yoksa…
Bu dindarlık mıdır, yoksa…
Anlayamadığım bir şey var: Risale-i Nur’un basımını yasaklayan, devletleştiren, tekelleştiren, okumayan, neşrini istemeyeni dost bile değilken; onları alkışlamak ve dahi oy vermek ne anlama geliyor?
Bizi mi kandırmaya çalışıyorsunuz, kendinizi mi; yoksa her ikimizi mi?
Dipnot: Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 329.