Marş kelimesi, Fransızca’dan dilimize girmiştir. Kelime anlamı ‘’düzenli yürüyen kişi veya topluluğun adım ritmine uygun olarak bestelenen müzik parçasıdır.
’’ II. Mahmud’un 1825’lerde bestelediği ‘’Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye Marşı ülkemizdeki yaklaşık 185 yıllık marş besteciliğinin tarihsel başlangıcını anlatır. Ardından Mızıka-i Hümayun’un (yani Batı taklidi bando) ilk şefi İtalyan Donizetti Paşa’nın ‘’Mahmudiyye’’ ve ‘’Mecidiyye’’ marşlarıyla yine bir başka İtalyan Guatelli Paşa’nın ‘’Hamidiyye’’ marşlarını görürüz.
Bizde ki bestecilik tarihine bakıldığında Batı Müziğinden veya yabancı ülke müziklerinden ‘’etkilenmelerin‘’ hayli fazla olduğunu görebiliriz. Meselâ bizlere gençliğimizde heyecanla, bağıra bağıra söylettikleri ‘’Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar’’ marşı aslında A. Ulvi Eröve isimli bestekârın Batılı müzisyen Felix Korling’den—yumuşak bir tabirle—‘’uyarladığı‘’ bir bestedir.
Neredeyse Millî Marşı’mızın yerine konacak kadar sevdirilmeye çalışılan ‘’10. Yıl Marşı’’nın ise Jan Jack Rousseau’nun bir eserinden adapte olduğu söylenmektedir.
İstiklâl Marşı’nın bestelenme serüvenini geçmişteki pek çok yazımızda anlattığımız için tekrara girmek istemiyorum. Ama bu marşın ‘’Carmen Silva’’ valsinden ‘’ilhamen’’ yapıldığını müzik tarihçileri söylüyor.
Tanzimatla birlikte Mehteran’ın yerini bando almaya başlar. Devlet adamlarının da katıldığı resmî cenaze törenlerinde kendisi Allah’ı tanımayan Chopin’in cenaze marşı çalınır yıllardır. Bu da ilericiliğin bir gereği sayılır ne hikmetse.
Enteresandır, bu Batıcılık akımı bir dönem taklitçiliğe eşdeğer bir anlam kazanmıştır. Meselâ Mızıka-i Hümayun hocalarından Reşid Saffet Atbinen (1858-1939) Türk Millî Marşı olarak Beethoven’in Op113 (Atina Harabeleri) adlı eserindeki Türk Marşı bölümünün devletçe kabulünü istemiş, ancak başaramamıştır.
Türk askerî müziğinin tarihinin 2 bin 500 yıl öncesine dayandığı söylenir. Askerî müziğinin ‘cenk gülbankları, tuğ nöbetleri, mehter peşrevleri‘ çalınırken Batı marştan bihaberdi. Mozart’ın, Beethoven’in, Strauss’un, Donizetti’nin, Liszt’in hayranlığın ifadesi olarak yazdığı eserlerde Türk marşlarının, musıkîsinin izlerini taşıyordu. Meselâ Beethoven 9. Senfoninin başına ‘Senfoninin sonu Türk Müziği ile bitecektir‘ notunu yazmıştır.
Cinuçen Tanrıkorur’un ‘’Müzik Kimliğimiz Üzerine Düşünceler’’ isimli kitabında bu konular genişçe yer bulmaktadır.
Gelin biraz da yabancı millî marşlarının sözlerine bakalım. Batı Ülkeleri’nin marşlarının sözlerine bakıldığında evrensel değerler, adalet , hukuk gibi kavramlar bulabileceğinizi düşünebilirsiniz. Ama işin içyüzü hiç de öyle değil. İngiliz ve Fransız Marşları ‘hırs, intikam, vahşet, kan’ kokarken ilginçtir Etiyopya Millî Marşı ‘barış, erdem, hukuk’tan bahseder.
Meselâ İngiliz Millî Marşı şöyle der:
‘’Ey Tanrım. Marshall Wade’e
Savaşlardan zaferlerle dönmesini
Huzuru getirmesini, bir fırtınayı kesercesine
İsyankâr İskoçları bertaraf etmesini bahşet
Tanrı kraliçeyi korusun.’’
Fransız Devrimi sırasında Rouget de Lisle tarafından bestelenmiş, 1879’dan itibaren Fransa’nın millî marşı olarak kanunlaşan La Marseillaise’de kan arzusuna bakınız:
‘’Bize karşı zulüm, kanlı bayrağını çekti
Duyuyor musunuz meydanlardan gelen
Böğüren barbar savaşçıların seslerini
Silâhlanın ey vatandaşlar.
Yürüyelim yürüyelim
Bulanık bir kanla
Topraklarımızı sulandırıncaya değin’’
Bir de aşağıdaki marşın sözlerine bakın lütfen;
‘’Barış için hukuk ve hürriyeti halkların
Eşitlik ve sevgi içinde birleştik.
Öyle sıkı tutunmuşuz temel değerlerimize
Bundandır insan haysiyetine dikkatimiz.’’
Eğer bu sözlerin bir Batı ülkesinin marşı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Belki şaşıracaksınız ama bu marş Etiyopya Millî Marşı’nın bir bölümüdür.
Sözleri millî şair Ahmet Cevat’a, bestesi Üzeyir Hacıbeyli’ye ait Azerbaycan Millî Marşı 1919’da hazırlanmış.
‘’Azerbaycan, Azerbaycan
Sen olasın gülüstan
Sana her an can kurban
Sana bir çok muhabbet
Namusunu hıfz etmeye
Bayrağını yükseltmeye
Cümle gençler müştaktır.
Şanlı vatan , şanlı vatan
Azerbaycan, Azerbaycan‘’
Filistin Marşı ’Vatanım‘ dır.
‘’Filistin benim evim
Filistin benim alevim.
Filistin benim intikamım ve sabrın vatanı ‘’
Filistin Marşı’nı okuyunca belki İsrail Millî Marşı’nı da (Hatikva-ümit) merak edersiniz:
‘’Ne kadar ki kalpte Yahudi hisler olur
Ne kadar ki doğu tarafında bir göz öne çıkar.
Yarına ve siyona bakmak için.
Ümidimiz kaybolmadığı müddetçe
İki bin yıllık ümit.
Özgür bir halk olmak için vatanımızda
Siyon ve Kudüs vatanlarında..
Ne hikmetse bir kesimce eleştirilen İstiklâl Marşı’mızın sözlerinin diğer marşlara göre ne kadar farklı olduğunu söylemeye gerek var mı?