Bugün de bir değişik olsun istedim.
Üstadımızın da zaman zaman temas ettiği, hatta eserlerinde iktibas ettiği şiir, seslerin, ritimlerin, âhenklerin kaynaşmasıyla hisleri, intibaları, heyecanları güçlü bir şekilde anlatma şekli ve sanatı; bu yolla meydana getirilmiş edebî eserdir.
Diğer bir ifade edişle, “Şiir, kalbe gelen bir hadisenin lisan hâlinde tecelli edilişidir; hissin birden bire lisan oluşu ve lisan hâlinde kalışıdır.”1
Mehmet Akif ise;
“Şi’r için “göz yaşı” derler, onu bilmem, yalnız,
“Aczimin giryesidir bence bütün âsârım”2 diyor.
Bendeniz de, sizler için; billassa, Genç Nur Talebesi kardeşlerimiz için 2017 yılında kaleme aldığım ve belki bir gün onlara “marş” olur diye ümit ettiğim nâçiz bir şiirini paylaşacağım.
Arz ederim:
EL ELE
Elimizde nûr-u Kur’an; düştük yola, yılmadan
Yürüyelim hep beraber bu yolda, yorulmadan
Tavzif etmiş, Sübhanımız, bizi kutlu yolunda
Hizmet bitmez, nurculukta; ömürler son bulmadan
Cehâletin yarasına, nûr’u merhem yapalım
Tökezleyip düşenlerin ellerinden tutalım
Bir şûle ki huzmeleri, yerde, zulmeti yardı
Hak dâvâsı, nûr sevdâsı bütün cihanı sardı
Nûra meftun gönüllerle, hizmet ehli erlerle
Sadakatli sinelerle, kervan menzile vardı
Yolumuzdan dönemeyiz; hâdimiz biz, hepimiz
Rabbimizin kelâmını, ilân etmek, cehdimiz
Çağırıyor, Rabb-i rahîm, Cennetine bizleri
Durmak, asla yakışmıyor; her gün daha ileri
Koşmalıdır, tullab-ı nûr; nûr-u Kur’ân yolunda
Efendimiz müjdeliyor gençler, bakın, sizleri
Tutsun eller, ellerini; kardeşiz biz, hepimiz
Okudukça, Risaleyi, artıyor bak şevkimiz.
Dipnotlar:
1- Yahya Kemal Beyatlı, Edebiyata Dâir, 48.
2- Mehmet Akif Ersoy, Safahat, 5, İnkilap ve Aka,