Siyaset meselesi özellikle Nur talebeleri arasında hassas bir meseledir. Fikir ayrılıklarının çoğu siyaset merkezli. Bunun sebebi Risale-i Nur eserlerindeki ölçüleri iyi tahlil edememek olsa gerek.
Bediüzzaman hazretleri siyasetin temel ölçülerini ortaya koymuştur. Bediüzzaman’a göre siyasi harita, “adalet”i içine alan, meşvereti gözeten ve ortak akıl ölçüleri ile yol almaya gerektirir.
Nur talebeleri arasında tesanüdü sağlayan en önemli faktörlerden biri de şahs-ı manevidir. Bediüzzaman’ın destek verdiği siyasi anlayış, öncesinde kendi içinde oluşan ana prensipleri ihtiva eder.
Siyaset meydanında olan hadiseleri iyi yorumlayabilmek önemli. Risale-i Nur ölçülerinde hareket etmek gerekir.
“Bir hânede veya bir gemide bir masum ile on cani bulunsa, hakiki adaletle ve emniyet ve asayiş düstur-u esasîsi ile, o masumu kurtarıp tehlikeye atmamak için, gemiye ve hâneye ilişmemek lâzım; tâ ki masum çıkıncaya kadar” (Emirdağ Lahikası, s. 500) ve hak haktır, küçüğüne, büyüğüne bakılmaz diyen Bediüzzaman’ın olaylara bakışı, Kur’an endekslidir.
Hadiselerin arka planını okuyabilmek ve tavizsiz duruş sergilemek dışardaki insanların gerçekten merakla takip ettiği konulardır. Çünkü Nur talebelerinin bu hadiselerdeki fikirleri -her hadisede ve zeminde olduğu gibi- herkese örnektir.
Yeni Asya’nın duruşu, ölçüsü ve siyaseti iyi okuyabilmesi takdire şayandır. İftiralara karşı sarsılmadan yoluna devam ediyor. Bu ince hassas çizgide herkes duramıyor. Yeni Asya’nın bu zor zamanlardaki tavizsiz duruşunu merak edenler için Kâzım Güleçyüz’ün “Öncesi ve Sonrasıyla 15 Temmuz” kitabını özellikle tavsiye ediyorum.
Hadiseleri Risale-i Nur ışığında ele alıp ona göre yorumlamalıyız. Bediüzzaman hazretlerinin dediği gibi, “Muvazenesiz ve mizansız olan çok aldanır, aldatır.” (Muhakemat, s. 59)