Levent ağabeyim, vefatından seneler sonra şimdi sana yazıyorum.
Hem gazi oldu, hem şehit.
Nurun bir şehidi oldu Levent ağabey.
Eskişehir Neşriyat sekreteri olarak hizmetin içinde olan Levent Vardar, yorgunluk nedir bilmeden, engel tanımadan faal olarak hizmetlerde koşturuyor, kardeşi Şahin Vardar ile Eskişehir’deki hizmetlere resmen öncülük ediyorlar, görenlere şevk veriyorlardı.
Levent ağabey, çok sakin, ne dediğini bilen, konuşması düzgün, uzun boylu, orta yaşlı biriydi. Sinirlendiğini duymadığımız gibi şahit dahi olmadık. O nurun hizmetinde çalışıyor, Üstadına talebe olmak için elinden geleni yapıyordu.
Bazen insanın hayatında dönüm noktaları olur, insanı etkileyen. Eskişehir’de beni en çok etkileyen, iyi yönde şaşırtan ve gerçekten dersleri sevdiren Levent ağabey olmuştur. Esprili konuşması, dersi açıklaması, sakinliği ile herkese örnek bir davranış sunardı. Risale-i Nur mesleğine sebatla, bağlı, mütevazı, halim-selam, hüsnü misal bir şahsiyeti vardı. Herkes tarafından sevilip saygı duyulan hasletleriyle, hizmetleriyle, fedakârlıklarıyla gönüllerde iz bırakıp giden levent ağabey şehit vasfıyla ve talebe-i ulum vasfıyla sadece günah cihetiyle öldü, ölmemiş gibi sevaplar defter-i hasenatına kaydoluyor.
Yeni Asya Kitap Fuarlarına Eskişehir’de bizzat katılır, ziyaretçilere kitaplarımızı tanıtır, anlatırdı. Açılıştan, kapanışa kadar çalışır, yardım eder yerinden ayrılmazdı. Kendisi gazi idi, askerde yüzünden yara almıştı. Resmi olarak “gazi” unvanı vardı. Bu şerefe bir de, hizmet içinde çalışıyorken o yaşında ağır bir kalp krizi sebebiyle şehitlik mertebesi eklendi.
Elhasıl: büyük insanların büyük hikâyeleri vardır. Büyük insanların, geride bıraktığı örnek insanlar vardır. Herkesin hikâyesi yazılmaz. Yazılanlar büyük insanlardır. Allah rahmet eylesin, Hz. Peygamberimize (asm) ve Üstadımıza komşu eylesin.