Kur’ân-ı Kerimin ayetleri ve Hadis-i şeriflerle haber verilerek sakınılması gereken dehşetli bir zaman ve çağda, toplum fertlerinin imanlarını kurtarmak ve ebedî hayatlarını kazandırmak için ortaya çıkan Nur Hareketi; ahireti esas aldığı halde neticesi itibariyle asayiş ve emniyeti tesis ederek dünya hayatının düzen ve intizamına da hizmet eder.
Çağımızın en modern hareketi şüphesiz, kaynağını doğrudan doğruya iman esaslarından alan bu Kur’ânî hareket fertlere hizmet verdiğinden, sahabe mesleğinin bu asırda bir cilvesine mazhardır. Bu Kur’ân’’î hareket klasik tarikat usulünden farklı bir kimliğe sahiptir. İman ve Kur’ân esaslarını cerh edilmez delillerle ispat eden ve gaybî olan meseleleri madde âleminden getirdiği kuvvetli misal ve temsillerle izah eden Nur Risaleleri, ahir zamanda hiç kopmayan manevî bir ip ve nurani bir zincirdir. Ona elini atan, o eserlere yapışan Cenab-ı Hakkın inayetiyle kurtulur.
Böyle çok kudsî ve cihanşumül bir dâvâ olan Nur Hareketine gönül veren ve bu kudsî hizmeti hayatının en büyük bir gayesi kabul eden Nur Talebeleri, kaderin sevkiyle bu kudsî hizmette istihdam edilen fedakârlar ordusudur. Bu hizmetin kendisine has 3 nevi kerameti olduğunu belirten Bediüzzaman, gevşeklik gösterenleri şefkatle tokatlamak ve manileri bertaraf etmenin yanı sıra, o hizmeti hazırlamak ve hizmetkârlarını o hizmete sevk etmek şeklinde izah etmektedir. Kendi hayatını buna örnek gösteren Üstad, şöyle bir tesbit yapar: “Ekser hayatım, iktidar ve ihtiyarımın şuur ve tedbirimin haricinde, öyle bir tarzda geçmiş ve öyle garip bir surette ona cereyan verilmiş, ta Kur’ân’ı Hakim’e hizmet edecek olan bu nevi risaleleri netice versin. Adeta bütün hayat-ı ilmiyem, mukaddemat-ı ihzariye hükmüne geçmiş” demektedir. İman hizmetini hayatının asıl gayesi yapan insanların hayatlarına bakılsa, kaderin sevkiyle böyle bir neticeyi mahsul verecek bir cereyanın onlara da verildiği görülecektir.
Allah’ın tuttuğu ve razı olduğu kişiye hiç kimsenin bir zararı dokunamaz. “Biz istihdam olunuyoruz. Hem rıza dairesinde, hem inayet altında bize Kur’ân Hizmeti yaptırılıyor” diyen Büyük Müceddidin bu tesbitleri çok mühimdir. Kendi irademizle hizmet etmenin yanı sıra, irade-i külliye dairesinde istihdam olunmak, daha evla, daha selametli ve daha emniyetlidir. Bizlerin Zat-ı Cemil-i Zülcelal’den isteğimiz de, bizden nasıl razı olacaksa, o nevi hizmetlerde istihdam olunmak şeklinde olmalıdır.
İman esaslarını cerh edilemez delillerle ispat eden Nur Risalelerinin önemini ve vehametini çok iyi bilen Üstad, “aziz, sıddık kardeşlerim, evvel-ahir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza, enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz, itidal-i dem ve tam ihtiyattır” diyerek önemli ikazlarda bulunmaktadır.