Doğalgazdan elektriğe ve internete, etten şekere yeni fahiş zamlar yapılırken “iktidara iliştirilmiş müteahhitler”e verilen dolar garantili köprü, otoyol, havaalanı ve hastane ihalelerinde en üç katı yüksek mâliyetlerine ek olarak taahhüd edilen araç, yolcu, hasta sayısı üzerinden de milyarlarca dolar peşkeş çekiliyor.
Her ne kadar daha önce defalarca “Ben ekonomistim, devletin kasasından, cebimizden bir kuruş çıkmıyor” cümlesini tekrarlasa da bu ihalelerde garantiler ve kiralamalarla 2017-21 arasında “milletin cebinden -“kuruş” değil- 68 milyar 143 milyon lira -68 katrilyon 143 milyar- çıktığı ve 2022 bütçesinde 142 milyar 977 milyonun tahsis edildiği kayıtlarda.
Sonuçta 20-25 yıla varan sözkonusu garantilerle ortaya çıkacak döviz kuru farkıyla “yandaş şirketler”e verilen milyarlara milyarlar ekleniyor. Sadece Türkiye’nin bugünü değil, gelecek nesiller de ağır bir biçimde borçlandırılıyor.
Tesbitlere göre, 3 milyar dolara mal olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne 9 milyar dolar yani üç katı fahiş kâr ödenmiş. 1,2 milyar dolar mâliyetine karşılık Osmangazi Köprüsü’ne 15 milyar dolar verilerek devlet on kat zarara sokulmuş.
Keza mâliyeti hâlâ bir “sır” olarak saklanan İstanbul Havalimanı ihalesine 12 yıl için verilen yolcu garantisi 6,3 milyar Euroya ulaşıyor. Bununla kalınmamış; mevzubahis şirketlerin 2 milyar 100 milyon Euroyu bulan -bütün çiftçilere bir yılda verilen destekten 5 milyar fazla- 34 milyar (34 katrilyon) lira ödemedikleri borçları “tek kişilik hükûmet”in “tek imzası”yla “silinmiş.”
Yine önceki Sağlık Bakanı’nın “Bu hastaneler genel bütçeden yapılsaydı, hizmet gideri olarak bütçedeki miktarın en az yarısını ödeyecektik” itirafına karşı Cumhurbaşkanı’nın “zarar ediyorsak varsın zarar edelim!” çıkışıyla “hasta garantisi” verilen, hiçbir safhasında ve şartlarında şeffaflık olmayan, Şehir Hastaneleri ihalelerinin ağır yükü de tam bir fütursuzlukla millete yüklenmiş.
Bu hususta 13 üç şehir hastanesine 2024 yılına kadar ödenecek yıllık kira bedeliyle 59 Şehir Hastanenin yapılabilmesi, dolar üzerinden araç, yolcu ve hasta garantili ihalelerde nasıl bir rant ve vurgunun vuruluğunu ortaya koyuyor.
VAZİYET
Geçen araç 6 bin, garanti 45 bin!
Kat kat mâliyetinin yanısıra döviz üzerinden geçiş garantili ihalelere en son âlây-ı vâlâ ile açılan Çanakkale Köprüsü eklendi.
Malkara’dan giriş yapan otomobiller otoyol ücretiyle birlikte 272.50 lira, minibüsler 366, motosikletler 68, çekici tırlar 588, 14 tekerli tırlar 683, 16 tekerli tırlar 1.181 lira ücret ödüyor.
Ne var ki bir haftalık bedava geçişte bile -günde 20 bin araçla- garantinin yarısının altında kalınırken, Çanakkale Boğazı ile adalara günlük 90-107 lira arasında ücretle hâlen ancak 10 bin araç taşınırken, dört katını aşan 45 bin araç geçişi garantisi verilmiş.
Ve Ulaştırma Bakanı pervâsızca “zaman içinde artacak, sayılara takılmamak lazım” diye kamuoyunu oyalarken, ilk ücretli günde ancak 6 bin araç geçişinin yedi katını aşan 45 bin araç geçişi garantisinin hangi hesâpla verildiği bilinmiyor.
VAZİYET
“Birileri”ne servet transferi yapılıyor”
Yolcu teminatı verilen dolar/döviz garantili ihalelerde bariz hesâp yanlışlığı Kütahya’daki Zafer Havaalanında açıkça sırıtıyor.
Yıllık 1 milyon 317 bin yolcu garantisi verilen havaalanında bir yılda -yüzde 99 hatayla- ancak 11 bin 131 yolcu geçmiş. Yani “ilgililer”, tam bir öngörüsüzlükle yüzde 99 yanılmış. 50 milyon Euroya mal olan Havaalanına -beş katından fazla- 208 milyon ödeniyor.
Ne var ki özel şirketlerin döviz garantili Havaalanın açığı kapatmak için devletin inşa ettiği ve yılda 100 binden fazla yolcunun uçtuğu Eskişehir’deki Hasan Polatkan Havaalanı kapatılsa da ortaya çıkan vahim açığı kapatamıyor.
Kaldı ki 2044 yılına kadar her yolcu için 10 dolar garanti verilen Zafer Havaalanına tek bir uçak inmezse, tek bir yolcu uçmazsa da önümüzdeki 21 yıl boyunca “yandaş şirkete” milyarlar ödenecek.