"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Korku siyaseti”nin “siyasî ecel”e faydası yok

Cevher İLHAN
05 Haziran 2020, Cuma
Millet nezdinde eriyişin önünü almak kumpasıyla siyasi arenaya “erken - baskın seçim” oltasını atmakla kalmayan siyasi iktidar bir dizi “tertip” peşinde.

Gerçek şu ki salgınla felâkete dönüşen işsizlik, yoksulluk, gerçek enflasyonla pahalılık, gelir dağılımı dengesizliğiyle buhrana dönüşen ekonomik ve sosyal çöküntü daha da derinleşiyor. 

Diğer yandan hâlen şehitlerin gelmesiyle devam eden terörle kan kaybı sürüyor. İdlib’de tıkanan Suriye’den “ikinci Suriye” haline gelen Libya’ya, AB sürecindeki kronik tıkanmaya, dış politikadaki başarısızlıklar Türkiye’ye kaybettiriyor. 

Bu vartada, başta düşünce ve ifâde özgürlüğü olmak üzere temel hak ve hürriyetlere getirilen kısıtlamalar, “iktidarın sopası” haline getirilen yargının bağımsızlık ve tarafsızlığının berhava edilmesiyle girilen anaforda haksızlık ve hukuksuzluklar sürüyor.   

Tam da bu noktada mesleki kuruluşların, odaların seçim kurallarını değiştirip “sivil toplum”a müdahaleyle kalmayan “iktidar cephesi”, tükenişe karşı çeşitli saptırmaları, garip atraksiyonları ortalığa sürüyor. Siyasi partiler ve seçim kanunlarını gündeme getirerek rakiplerini “kelepçeleme”yi, hatta seçime sokmamayı hedefleyen katakullilere tevessül ediyor. 

SİYASİ RAKİPLERİNİ SİNDİRME

Ancak 12 Eylül darbe döneminin ürünü  yüzde 10 seçim barajının kaldırılması başta olmak üzere, partilerde lider sultasına son verilmesi, “milletvekili aday listeleri”nin genel merkezin güdümünden çıkarılıp, yargı mercilerince tescillenen kayıtlı üyelerin hâkim nezâretinde önseçimle belirledikleri adaylar arasından “tercih sistemi”yle seçilmesini ve siyasetin finansının yasal denetime alınmasını esas alan ve “temsilde adâleti” temin için AB’ye taahhüt edilen demokratik standartlara yanaşılmıyor. 

Özellikle “tek adam rejimi”yle “demokrasi endeksi”nde 167 ülke arasında 90. sıralarda “kusurlu - yarı demokrasiler” kategorisinden “hibrit-melez karma otoriter rejimler” arasına düşen Türkiye’nin demokratikleşmesine ilişkin hiçbir adım atılmıyor. 

Keza “terör yasası” ve ceza kanunlarındaki “terör tanımı”nı düzelterek temel hak ve hürriyetlerle düşünceyi ifâde ve basın özgürlüğünü hayata geçirecek yargı reformundan, demokratik ıslahtan kaçınılıyor. 

Bu arada din “siyasetin bir parçası” haline getirilerek, ezan, cami gibi mukaddesler üzerinden politik karşıtlık üretiliyor; politik polemikler tırmandırılıyor. “Darbe söylentileri”yle “mağduriyet” algısı oluşturularak psikolojik baskıya maruz bsırakılan muhalefet kriminalize edilip “terörle özdeşleştirme” benzeri tahkirli tezyiflerle suçlanıyor. Tehditler savrularak siyasi rakipleri sindirme ve korkutma komplosu kuruluyor. 

HER HUKUKSUZLUK SONU GİBİ…

Yüzde 52.6’yla seçilen Cumhurbaşkanı’nın şimdiden bütün anketlerde yüzde 50’nin altına inmesi siyasi iktidarı derin paniğe sevk etmiş.  

 AKP oylarının yüzde 34’lere, MHP’nin 8’lere, “cumhur ittifakı”nın 40’lara gerilemesine karşı “muhalefeti bölme”, “millet ittifakı”nı çatıştırma ifsatları ortaya atılıyor.  Halk nezdinde “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”ni isteyenlerin oranı yüzde 42’ye düşerken, “güçlendirilmiş parlamenter sistem”e desteğin yüzde 57’yi aşmasına karşı “iktidar cephesi” tam bir telâşta. 

Bu korkuyla, “tek adam rejimi”ne karşı “millet ittifakı” ve muhalefet partilerinin bir araya gelme irâdesinin gelişmesi karşısında çeşitli hilelere yelteniliyor. Öncelikle cumhurbaşkanı seçiminin tek tura indirilip yürütmenin yanısıra yasama ve yargıda büyük yetkileri kullanan cumhurbaşkanının yüzde 40’la seçilmesi gündeme getiriliyor.

Anayasanın 101. maddesindeki “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmüyle “iki dönem” kaydı ıskartaya çıkarılıp, dönem sona ermeden dayatılacak bir erken seçimle Erdoğan’ın ikinci döneminin yeniden başlatılmasıyla üçüncü dönem de koltukta kalması oyunu sahneleniyor.

“Müflis tüccar” misali yargıdan geçen eski davalar gündeme getirilerek Meclis meşgul ediliyor; yargı süreci devam eden, henüz kesinleşmeyen muhalefet milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak siyasi kasıtla gerginlikler tahrik ediliyor. Türkiye’nin gerçek gündemi saptırılıyor. 

Kısacası, kumpaslarla gerçeklerin üstü örtülmeye, tükenişin önü alınmaya uğraşılıyor. 

Ne var ki her baskı ve hukuksuzluk gibi sonu gelen “korku siyaseti”nin de “siyasi ecel”e faydası yok.

Okunma Sayısı: 2680
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa Altınbaşak

    5.6.2020 08:43:25

    AKP % 34, MHP % 8, 2023 seçimlerinde ben Demokrat Partinin şu tablo ile en az % 53 oy almasını bekliyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı