"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Stratejik derinlik” BOP hesâbına işliyor…

Cevher İLHAN
29 Ağustos 2014, Cuma
AKP Genel Başkanı seçilen yeni Başbakan adayı Davutoğlu, partisinin olağanüstü kongresinde başta Suriye ve Irak olmak üzere komşulardaki ve bölgedeki bunalıma dikkat çekerek, Ortadoğu ve dış politikayla övünüp medhiyeler dizdi.
Partinin kurucusu Nevzat Yalçıntaş’ın yıllar sonra “bir kurguydu” dediği Davos’taki “one minute” efelenmesinin ardından, İsrail’le her türlü ekonomik ve savunma anlaşmaları, silâh alımı ihâleleri arttırılıp ilişkilerin ve işbirliğinin ilerletilmesine karşı “şahsiyetli dış politika”dan dem vuruldu.
Oysa kamuoyu araştırmalarının parti teşkilâtındaki anketlerine ve tabanın ağırlıklı temâyülüne rağmen, Erdoğan’ın “paralel devletle mücadele azmi”nin yanı sıra, “başarılı bir Dışişleri Bakanı” olarak sunduğu Davutoğlu’nun, “Ortadoğu’yu ve bölgeyi dizayn” ve “dünyaya nizâm verme” iddiasının aksine, Başbakan’ın danışmanın ikrarıyla Türkiye tam bir “değerli yalnızlığa” itilmiş.
 “Stratejik derinlikli dış politika” hülyası, gerçekler ortasında âdeta boğulmuş. “Komşularla sıfır sorun” iddiası “komşularla sırf sorun”a dönüşmüş.
Irak merkezi hükûmetini by pass ederek bu ülkenin petrolünü Kuzey Irak özerk yönetimi üzerinden dünya piyasalarına sunan Ankara’nın Bağdat’la arası uzun süredir açık. Bütün politikalarını devrilmesine hasrettiği Şam yönetimiyle dört senedir zaten bütün köprüler atılmış.
Ütopik – indî reflekslerle Ankara’nın İslâm coğrafyasındaki krizleri doğru değerlendiremediği, “Arap baharı”nı doğru dürüst okuyamadığı görülüyor...

“KÜRESEL KOMPLOLAR”A GELİNDİ…
Ortadoğu kan gölüne çevrilmiş. İki milyon insanın katledildiği Irak’tan sonra Suriye’de iç savaş kargaşa ve kaosunda. Türkiye’nin komşuları arasında Azerbaycan’dan, Ortadoğu’da Katar’dan başka dostu kalmamış gibi.
Türkiye’nin dış politikasının tamamen çöktüğü, Ortadoğu’da batağa saplandığı olup bitenlerde ortada. Davutoğlu, “Bizim ismimizin anıldığı yerde zulme imkân kalmasın” diyor; lâkin son 12 yılda başta çevre ülkelerde ve bölgesel havzada olmak üzere Ankara’nın “stratejik hedef”le yakınlaştığı her başkent, çatışmalara, mezhebî/etnik tefrikalarla iç savaş gailesine sürüklenmiş; işgal, istilâ ve sömürüye uğramış. Erdoğan’ın “Dostum ve kardeşim!” dediği her lider ve yönetimle kavgalı olmuş.
Düşülen vartada, “küresel güçler”in oyun ve komplolarına gelen Ankara, sorunlar yumağında. “Gelecek ve medeniyet tasavvuru” söylemlerine mukabil, Türkiye’nin yanıbaşındaki ülkeler El Kaide örgütleri belâsına mâruz kalmış.
En az dört parçaya bölünmekle karşı karşıya kalan Müslüman komşu Suriye’den Türkiye’ye sığınan bir buçuk milyonu aşkın sığınmacıya karşı hiçbir ciddî “tedbir plânı” alınmamış. Çoğu kimliksiz sokağa salınan yüz binlerce Suriyelinin ibate, iâşe ve eğitimi imkânları sağlanmış değil. “Şefkat ve merhametle kucak açma”nın sâdece lâfı ediliyor; yerel yönetimlerin gücünü fazlasıyla aşmasına karşı, problem valilere, kaymakamlara “tâlimatlar” göndermekle geçiştiriliyor. “Ev sahipliği” için yeterli ödenek gönderilmiyor, barınma hizmeti verilmiyor.
Yine etnik ve mezhebî tefrika üzerine bölünüp parçalanmayla karşı karşıya kalan Irak’ta yanlış politikalarla Türkiye kaybediyor. Özetle etraftaki bütün Müslüman ülkelerin nüfusu ve toprağı bölünüp parçalanıyor. Binlerce yıldır birlikte yaşamış halklar yekdiğerine “düşman” hale getirilerek birbirine kırdırılıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın ifâdesiyle dünyada her gün bin Müslüman katlediliyor; hem de bunun 900’ü Müslümanlar tarafından…

“RESTORASYON”
DEĞİL, YIKIM!
“Dehşetli plân” o denli ki ecnebiler işgal masrafına dahi girmeden bölgenin yer altı ve yerüstü kaynakları bir nevî postmodern işgal ve istilâyla kontrol edilip sömürülüyor. İsrail’e karşı direnebilecek bütün bölge ülkeleri tek tek çökertiliyor.
Kargaşa üretip, kutuplaşma ve ayrışmalar üzerinden ecnebilerin müdahale alanı oluşturuluyor,  küresel güçlerin hegemonyası pekiştiriliyor; uluslar arası şirketlerin bölgedeki petrol ve enerji kaynakları ve hatları çıkarları korunuyor.
Bu arada Türkiye topraklarına İslâm ülkelerini hedef alan Patriotlar konuşlandırıldı. Pentagon belgelerinde “NATO perdesinde İsrail’in güvenliği hesâbına olduğu tescil edilen Amerikan füze kalkanı radarı Malatya-Kürecik’e yerleştirildi. Ve “AB projesi” tamamen rafa kaldırıldı…
Bununla kalmıyor; mezhebî farklılıklar üzerine kurulan Lübnan çatırdıyor. Körfez ülkeleri mezhebî iftirakla patlama raddesinde. Mısır tam bir karışıklık ve zâfiyet içinde. Libya, iktidar çatışmalarıyla, bölünme sancılarıyla Bingazi ile Trablus arasında can çekişiyor. Irak’ın Kuveyt’e girmesine benzer, ecnebilerce Mısır’ın Libya’ya girmesi fitnesi telkin ediliyor. İşgalden bu yana bir milyon sivilin katledildiği Afganistan’da her gün mâsum insanlar öldürülüyor…
Davutoğlu’nun ileri sürdüğü “çok boyutlu dış politika”, bölgenin ve İslâm âleminin aleyhine çok boyutlu felâkete dönüşmüş. Dış politika “Ankara merkezli” değil, “küresel ecnebi mihraklar” merkezli. Türkiye “restorasyon” değil, tam bir yıkım içinde. “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)”un işlevi çok boyutlu olarak yerine getiriliyor.
Anlaşılan ki, ipler ecnebilerin elinde; Batı/Avrupa üflüyor, Ortadoğu’dakiler oynuyor.  
Şu hale bakın; Türkiye’nin başta Musul başkonsolosu olmak üzere çocukların ve kadınların bulunduğu 49 diplomatı 100 güne yakındır rehine. Bölgemizi ateş çemberine çeviren, Türkiye’yi yalnızlaştıran, itibarsızlaştırıp savaşın eşiğine getiren dış politikanın “başarısı”ndan dem vuruluyor! 
Okunma Sayısı: 1418
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • merakli vatandas

    29.08.2014 19:39:00

    Ne ararsan var. Stockholm sendromu, Dunning Kruger sendromu, kimse okumuyor, araştırmıyor, doğru soruları sormuyor/soramıyor ve seviyeli bir tartışma yapamıyor. Nüfüsun sadece %12’si universte mezunu. Din sonuna kadar kullanılıyor ve heryere alet edilmiş durumda (VIP cami bile var). Herkes günlük yaşamaya ve düşünmez hale bilinçli olarak getirilmiş durumda. Niçin ve neden soruları sormayı unutmuşlar. Bireyler bilinçli olarak kişiliksiz olmaya mahkum edildi. Ayrıca bu %50+ son 13 yılda nemalanıyor ve bu düzene ayak uydurmuş. Ülkenin, çoçuklarının ve kendi geleceklerini tamamen unutmuşlar ve düşünemez hale gelmişler. Siyasi partilere tapan (futbol takımı tutar gibi) kitleler oluşmuş. Maalesef, bu gidişatın tek yolu dibe vurmaktan başka birşey olamaz. Allah hepimizi ve ülkemizi korusun.

  • garip talebe

    29.08.2014 02:04:00

    işin garabetide burda zaten..bu alkışlanıyor..Allah milletimize akıl feraset versin ne diyelim..ittihad-ı islam’dan dem vuruluyor bakıyoruz İslam dünyasına kan gölü bunu izah eder misin diyorum bana siyaset yapma diyor adam..zorla mı kafasını çevirip görmesini sağlayalım yani..ölenler tecavüze uğrayan kadınların mazlumiyetini yaşadığı trajediyi rahat yatağında anlamayanlara veyl olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı