Siyasî iktidarın, “tek kişilik Saray hükîmeti”nin, “iktidara iliştirilmiş şirketler”e -döviz garantili dev ihaleleri verdiği “kamu-özel işbirliği ihaleleri”nde milleti dev zararlara sokan kıyakların ardı arkası kesilmiyor.
Hatırlanacağı üzere “beşli çete”nin önde gelen her türlü kayırmanın yapıldığı Hazine garantili 43 şirketten iltimaslı şirketten -Hazine garantili şirketlerin kazançlarının yüzde 30’unun vergilendirileceği vaadinin aksine- 37’sinin kâr değil zarar ettiğinin bildirilmesiyle sıfır vergi vermeleri, alınan verginin 3 milyarı bile bulmaması gündeme gelmiş; “yandaş müteahhitler”in vergi borçlarının silinmesi, yüz milyarlarca kredi bahşedilmesi iltimaslı avantajlarının sunulması skandalları tartışılmıştı.
Muhalefet partilerinin bu konuda Meclis’te verdiği önergeler diğer bütün araştırma ve soruşturma önergeleri gibi AKP-MHP oylarıyla reddedilirken, trilyonlarca liranın aktarıldığı tescillenmişti.
Gelnen noktada Şehir Hastanelerinin Hazine garantisinin 1 trilyon liraya ulaşması veya Osmangazi Köprüsü’nden 7 yılda 70 milyon aracın geçişi garantisinin verilmesinde açığa çıkan haliyle kamu bütçesinde büyük gedik oluşturan garantili ihalelere milyarlar ödeniyor.
Türk lirasının dibe vurup dolar-dövizin katlandığı kur artışından kaynaklı “güncellemeler”le döviz garantili köprü, otoyol, tünel ve şehir hastanelerinin trilyonları bulan yüksek mâliyetlerle çeyrek asrı aşan ödemelerle gelecek nesiller ağır borçlar altına sokuluyor.
TESBİT
Milletin cebinden trilyonlar çıkmış…
Daha Temmuz 2024’te Londra mahkemeleri tahkimli dolar garantili ihalelerden sadece sekiz karayolu projesini devletin yapması halinde 22 milyar dolar tutacakken, “yandaş müteahhitler”e ihale edilmesiyle garanti tutarının en az 59 milyar dolar olması, aradaki 37 milyar doların yani o günkü kurla -ek olarak- 1 trilyon 221 milyar liranın devletin-milletin kasasından çıkması gerçeği ortaya koyuyor.
Meselâ, ana muhalefet partisi Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz’ın tesbitiyle AKP hükûmetinin Ulaştırma eski Bakanı’nın CEO’luğuna getirildiği Kuzey Marmara Otoyolu işletmesini oluşturan şirketlere bir yılda verilen astronomik 1 milyar 338 milyon ilave araç geçiş sayısına ulaşmak için Türkiye’deki tüm otomobillerin sırayla bu otoyoldan 87 kez geçse bile garanti sayısı tutturulamılyor.
Yine CİMER ve Ulaştırma Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi’nden yaptığı tesbitle, Çanakkale Köprüsü’nün açıldığı 2022 yılından 2025’e kadar son üç yılda garanti edilen araç geçiş sayısı 49 milyon 275 bin. Buna karşı gerçekleşen araç geçiş sayısı 7 bin. Hata payı yüzde 86. Hazinenin şirkete ödediği garanti tutarı: 899 Milyon Euro. (gazeteler, 18.3.25)
Aynı resmî kaynaklara göre 18 Mart 2024-18 Mart 2025 arasında 16 milyon 425 bin aracın geçişinin garanti edilmesine mukabil ancak 1 milyon 464 bin aracın geçmesiyle hata payı yüzde 91’e çıkmış. Hazine’den şirkete garanti tutarı 314 milyon 181 bin Euro verilmiş.
Bunun gibi her birinin mâliyetinin on katına kadar çıkarıldığı döviz garantili hastanelere hasta sayısı, havaalanlarına yolcu sayısı, otobanlara, köprülere ve tünellere araç geçiş sayısının garanti edilmesiyle ülke göz göre göre zarara dûçar ediliyor.
Özetle, Cumhurbaşkanı’nın “cebimizden bir kuruş çıkmayacak” teminatının aksine milletin cebinden trilyonlar çıkmış, çıkıyor…
KISACA
“Peşkeş!...”
Bir tek Zafer Havalimanı için garanti edilen yolcu sayısına ulaşılamaması sebebiyle her yıl rekor üstüne rekor kırması, “döviz garantili ihaleler”de kamuya verilen vahim zararın vahametini ortaya koyuyor.
En son Deniz Yavuzyılmaz’ın sosyal medyadan yaptığı hesaba göre, 2025’in ilk 11 ayında 1 milyon 207 bin 921 yolcu garantisine mukabil giden yolcu sayısı 34 bin 153’te kalmış. Yani hata payı yüzde 97.17’e çıkmış.
Ve bu yüzden Hazinenin şirkete yapacağı garanti ödeme şimdiden 6 milyon 68 bin 482 Euro’yu, güncel kurla 300 milyon lirayı bulmuş. (10.12.25)
Bundandır ki siyasî operasyonlarda bir araç ve aparat olarak kullanılan “yandaş şirketler”e verilen döviz garantili dev ihaleler yolsuzluklarla, millet malını peşkeşle, ihaleye fesad karıştırmakla muallel hale getiriliyor.
Kısacası, bile bile yüzde 90’ları sapmaya “hata payı” değil, “peşkeş” deniliyor…
SÖZÜN ÖZÜ
Rey-i vahid-i istibdat”ta, “... bilerek veya bilmeyerek o havuzun ve o hazinenin etrafında delik melik açtılar, mâye-i bekayı ve madde-i hayatı çektiler, havuzu kurutup hazineyi boş bıraktılar. Böyle gitse, devlet milyarlar borç altında kalıp düşecek...”
(Münazarat, s. 213)