"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musibete karşı sabır gerekir

19 Aralık 2020, Cumartesi 00:27
Hastalık evet bir elem veriyor. Ama ilk gününden şu ana kadar, hastalık acısıyla, elemiyle geride kalmıştır. Şu an elinde, onca ağrının ve elemin geçmiş olmasındaki manevî lezzet ile sevabındaki saadet var.

MÂNEVİ DEĞERLERİMİZLE KOVİD-19 TERAPİSİ
HAZIRLAYAN: SÜLEYMAN KÖSMENE - 13

Korkman İçin Hiçbir Sebep Yok  

Kaygı vermeyen, insanı üzmeyen hastalık var mıdır? Bu cihetiyle Kovid-19’un diğer hastalıklardan farkı yoktur. Ölüm oranı da yüzde ikidir. Her Kovid-19’a yakalanan kişi hemen ölüme gitmiyor. Yüzde doksan sekizi kurtuluyor. Bu gün itibariyle bütün dünyada elli milyon kişi Kovid-19’a yakalanmış olduğu halde, ölenlerin sayısı bir milyon civarındadır. Bu oran böyle devam ediyor. 

Diğer hastalıklar daha fazla ölüm oranına sahip. Trafik kazasında her gün, Kovid-19’da ölen hasta sayısı kadar insan ölüyor. Sigara kullanımı ile ölen insan sayısı da keza aynı.  

Diğer zorlu hastalıklardan tüberküloz, akciğer tedavisi uygulanmaz ise  % 43; MERS olarak bilinen Orta Doğu Solunum Sendromu % 45; Ebola virüsü % 50; Kuş gribi % 60; Çiçek hastalığı tedavi edilmezse % 95 oranında ölüm getiriyor.

Şükür ki, yüzde doksan sekiz ölüm getirmeyen bir hastalığın var. Yüzde ikilik bir oranla ölümün sana isabet edeceğinden, korkma! Eğer testlerin pozitif çıkmış olsa bile, diğer yüzde doksan sekiz sağlığına kavuşanlar gibi, inşallah sen de sağlığına kavuşacaksın!  

Velev ki, ölüm gelecek olsa, yapacak bir şey var mıdır? Şu âyeti hiç okumadın mı?

 “Her toplumun belli bir eceli vardır. Ecelleri geldiği zaman, bir an bile ne gecikirler ne de öne geçebilirler.” 113 

Ölüm gelecekse ona hiç kimse engel olamaz. Gelmeyecekse de hiçbir Kovid onu getiremez!

Yapılacak tek şey, sendeki manasız paniği kaldırmak ve kaygıyı söndürmektir. 

Bediüzzaman manasız korku ile ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor:

“Bir zaman-Allah rahmet etsin-mühim bir zat kayığa binmekten korkuyordu. Onunla beraber bir akşam vakti İstanbul’dan Köprüye geldik. Kayığa binmek lâzım geldi. Araba yok. Sultan Eyüb’e gitmeye mecburuz. Israr ettim. 

Dedi: “Korkuyorum; belki batacağız.”

Ona dedim: “Bu Haliç’te tahminen kaç kayık var?”

Dedi: “Belki bin var.”

Ona dedim: “Senede kaç kayık gark olur?”

Dedi: “Bir iki tane. Bazı sene de hiç batmaz.”

Dedim: “Sene kaç gündür?”

Dedi: “Üç yüz altmış gündür.”

Dedim: “Senin vehmine ilişen ve korkuna dokunan batmak ihtimali, üç yüz altmış bin ihtimalden bir tek ihtimaldir. Böyle bir ihtimalden korkan, insan değil, hayvan da olamaz.”

Hem ona dedim: “Acaba kaç sene yaşamayı tahmin ediyorsun?”

Dedi: “Ben ihtiyarım. Belki on sene daha yaşamam ihtimali vardır.”

Dedim: “Ecel gizli olduğundan, her bir günde ölmek ihtimali var. Öyleyse, üç bin altı yüz günde her gün vefatın muhtemel. İşte, kayık gibi üç yüz binden bir ihtimal değil, belki üç binden bir ihtimalle bugün ölümün muhtemeldir. Titre ve ağla, vasiyet et!” dedim.

Aklı başına geldi, titreyerek kayığa bindirdim. Kayık içinde ona dedim:

“Cenâb-ı Hak havf damarını hıfz-ı hayat için vermiş, hayatı tahrip için değil. Ve hayatı ağır ve müşkül ve elîm                                             ve azap yapmak için vermemiştir. Havf iki, üç, dört ihtimalden bir olsa, hattâ beş altı ihtimalden bir olsa, ihtiyatkârâne bir havf meşru olabilir. Fakat yirmi, otuz, kırk ihtimalden bir ihtimalle havf etmek evhamdır, hayatı azaba çevirir.” 114

Musîbete karşı sabret. Baş kesilince vücut nasıl helâk olursa, sabır bitince ahlâk gider.  Ebu Hüreyre (ra)

Senin korkun yüzde ikilik bir dilime giriyor. Korkman için hiçbir sebep yok dostum. Sen inşallah iyileşeceksin. 

 Bununla beraber, hastalığının ağır seyri boş yere verilmiş değildir. İnşallah çabucak şifa bulursun. 

Ama işin şu yönünü de düşün:

Hastalık evet bir elem veriyor. Ama ilk gününden şu ana kadar, olan olmuş, hastalık acısıyla, elemiyle geride kalmıştır. Şu an elinde, onca ağrının ve elemin geçmiş olmasındaki manevî lezzet ile sevabındaki saadet var! 

Şu andan itibaren ise, henüz hiçbir şey belli değil! Hastalık da yok, elem de yok! Bu durumda üzülmene gerek de yok! Sen sabırsızlıkla baktığın için hastalık da var, elem de var zannediyorsun! Oysa yoktan elem olmaz! “Gelecek günler daha gelmemişler. Onları şimdiden düşünüp, yok bir günde, yok olan bir hastalıktan, yok olan bir elemden tevehhüm ile düşünüp müteellim olmak, sabırsızlık göstermekle, üç mertebe yok yoğa vücut rengi vermek divanelik değil de nedir?”

“Madem bu saatten evvelki hastalık zamanları ise sürur veriyor. Ve madem, yine bu saatten sonraki zaman mâdum, hastalık mâdum, elem mâdumdur. Sen, Cenâb-ı Hakk’ın sana verdiği bütün sabır kuvvetini böyle sağa sola dağıtma, bu saatteki eleme karşı tahşid et, “Yâ Sabûr” de, dayan.”115

Şunu unutma: Eğer ölüm takdir edilmişse gelir! Onu hiçbir şey geri bırakamaz! Ona çare yoktur. 

Eğer ölüm henüz takdirde yoksa gelmez. Onu da ne Kovid-19, ne başka bir hastalık öne alamaz! Bundan kaygı duyma! 

Ölümden korkmana gerek yok! Şifanı Allah’tan istemeyi ise ihmal etme!

Dipnotlar: 

113- Araf Sûresi: 34.

114- Mektubat, s. 490, 491.

115- Lem’alar, s. 333.

-DEVAM EDECEK-

Okunma Sayısı: 4447
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı