"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Perinçek: FETÖ adını biz verdik, Devlet kabul etti

17 Kasım 2021, Çarşamba
Doğu Perinçek: “Fetullah Terör Örgütü adını Vatan Partisi verdi. Doğu Perinçek verdi. Türkiye devleti de 10-15 yıl sonra kabul etti. O adı ‘FETÖ’ diye veren ve Yargıtay kararlarına iliştiren biziz.”

Öncesi ve sonrasıyla 15-20 Temmuz süreci ve Yeni Asya - Yeni Asya Araştırma Merkezi - 15

***

Ülkenin ihtiyacı olan siyaset

VD: Şu an kendinize yakın hissettiğiniz politik bir yaklaşım var mı? Ülkenin bütününe hitap edecek bir siyasi oluşum mümkün mü?

KG: Türkiye´nin siyasette DP-AP modeli bir oluşuma ihtiyacı var.

Toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, din başta olmak üzere ortak değerleri tekelci yaklaşımlarla istismar etmeyen, germeyen, dışlamayan, ötekileştirmeyen, kutuplaştırmayan, hukukun üstünlüğü ilkesine içtenlikle bağlı olup gereklerine uyan, “herkes için adalet ve demokrasi” diyen, millî iradeyi sadece kendisine verilen oylarla tanımlamayan, halka hizmeti esas alan, ayrımcılık yapmayan bir oluşuma ihtiyaç var.

VD: Risale-i Nur yasağı girişiminizle kalktı. Halkın Risale-i Nurlar´a ve Nur hareketine bakışında herhangi bir değişiklik görüyor musunuz?

KG: Risale-i Nur´u devlet tekeline alma girişimini, kararlı bir hukuk mücadelesiyle bertaraf ettik. Son süreçte yaşananların, Risale-i Nur´la ilgili olarak toplumun bir kesiminde meydana getirdiği “yasak kitap” algısı ile bundan kaynaklanan korkuları dağıtmak için de yayınlarımızla, kitap fuarlarına katılıp Risale-i Nur´un tanıtımını yaparak, sosyal etkinliklerimizle yoğun gayretlerimizi sürdürüyor ve olumlu neticelerini alıyoruz.

VD: Zamanın Ruhu kavramı sizin için ne ifade ediyor?

KG: Dilimizdeki “Herşeyin bir vakti saati var” deyişi ile Üstadın “Her zamanın bir hükmü var” ifadesi, “zamanın ruhu” sözündeki anlamla örtüşüyor olmalı. Kâinattaki işleyiş ve hayatın akışı, Yaratıcının koyduğu fıtrî kanunlar çerçevesinde bir program ve takvime bağlanmış. Her gün güneşin doğuşu ve batışı, gece ve gündüzün birbirini takibi, mevsimlerin dönüşümü, bunun en bilinen örnekleri. Herşey takdir edilen zaman periyodunda şekillenip neticeye bağlanıyor. Sosyal ve toplumsal olaylar ise, imtihan sırrının gereği, insanın kendisine verilen iradeyi hangi yönde kullandığına bağlı olarak gelişiyor. Yanlış tercihler, doğurdukları olumsuz sonuçlarla herkesi sıkıntıya sokarken, bunlardan alınan derslerin de etkisiyle tercihlerin doğru istikamete yönelmesi ferahlama getiriyor. “Zamanın ruhu” dediğimiz kavram da buna göre biçimleniyor. Menfaat, bencillik, hırs gibi olumsuz etkenlerin öne çıkması, çatışma, kaos, zulüm gibi neticeleri beraberinde getiriyor. Bunların yol açtığı mağduriyet ve bunalımlar da adalet, huzur ve barış arayışını güçlendiriyor. Bu arayışların “Bıçak kemiğe dayandı” noktasına vardığı haller ise, küllî bir dua hükmüne geçtiği için olmalı, feraha çıkmanın vesilesi olabiliyor. Son dönemde toplumdaki adalet talebinin zirveye çıkmış olması, bunun güncel örneklerinden biri olsa gerek. Gelinen noktada zamanın ruhu ‘adalet, huzur ve barış” diye sesleniyor.

***

15 Temmuz Darbe sonrası eleştirel bir yayın çizgisine sahip olan Yeni Asya Gazetesi’nin imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde vefat etmişti. Gazetenin yayın çizgisini, güncel sorunlara bakışlarını ve Mehmet Kutlular sonrası Yeni Asya camiasının geleceğini konuşmak için yaklaşık otuz yıldır Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan gazeteci-yazar Kâzım GÜLEÇYÜZ ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Güleçyüz ile Kemalizm ve Kürt Sorununa yaklaşımından, 15 Temmuz Darbe kalkışmasına, Milliyetçiliğe bakışından Yeni Asya Camiasının gelecek projeksiyonuna, Türkiye’deki Adalet, Demokrasi ve Hukuk Devleti alanında yaşanan ihlallerden sergiledikleri çizgiye ve son olarak da Risale-i Nur’un referanslık boyutuna dair birçok başlığı içeren bir röportaj oldu.

“Yeni Asya bir şahıs değil, şahs-ı manevî hareketidir”

Naman BAKAÇ: Yakın tarihte Gazetenizin İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular vefat etti. Ölümü neredeyse medyada çok yer almadı gibi. Mehmet Kutlular sonrası için gazeteniz ve Yeni Asya camianızın gelecek projeksiyonuna dair neler söylemek istersiniz?

Kâzım GÜLEÇYÜZ: Merhum Mehmet Kutlular, Bediüzzaman’ın önde gelen talebelerinden Zübeyir Gündüzalp’ın verdiği görevle, kuruluşundan beri Yeni Asya’nın sevk ve idaresini üstlenmiş çok önemli bir şahsiyetti. Bu görevini cemaatle birlikte meşveretle yaptı. Kendisinin de her zaman vurguladığı gibi, Yeni Asya bir şahıs değil, şahs-ı manevî hareketidir. Onun sağlığında bu hizmet nasıl yürüdüyse, ondan sonra da aynı sistemle devam edecek.

Naman BAKAÇ: Genel olarak Risale-i Nur camiasının iktidar ilişkileri nasıl bir seyir izledi? Mesafeyi korudular mı yoksa iktidarlarla içiçe mi oldular? Devlet kontrolünde mi yoksa müstakil mi oldular sizce?

Kâzım GÜLEÇYÜZ: Yeni Asya iktidarlara da, siyasete de her zaman mesafeli olmaya özen gösterdi. Ama özellikle AKP döneminde mesafeyi koruyamayıp, kendilerini iktidarla çok fazla özdeşleştirenler oldu. Bu konuları Cemaatler: Toplum-Siyaset-Devlet adlı kitabımda işledim.

“Cemaatlerin işi devleti yönetmek olmadığı gibi, devletin işi de cemaatlere nizam vermek değildir”

Naman BAKAÇ: Fikri, dini ve Risale-i Nur’a ilişkin yapılan/yapılacak hizmetler bağlamında Yeni Asya camiası ile Fethullah Gülen Örgütü arasında hangi parametreler noktasında ayrışıyorsunuz, hangi noktalarda örtüşüyorsunuz?

Kâzım GÜLEÇYÜZ: Ayrıştığımız noktaları başından beri deklare ettik. Detayları kitaplarımızda mevcuttur. Maddeler halinde özetleyecek olursak şunları diyebilirim:

- Yeni Asya kişileri ve kişisel görüşleri değil, Risale-i Nur’daki Kur’anî ölçü ve prensipleri esas alır.

- Yeni Asya devletçi ve kavmiyetçi bir yaklaşımı kabul etmez.

- Yeni Asya her zaman demokrasiyi savunmuş; bütün darbe ve müdahalelere (12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz...) karşı çıkmıştır.

- Yeni Asya cemaatlerin manevî hizmetler için var olduğuna ve o alanda kalmaları gerektiğine inanır. Siyaset ve ticareti, cemaatler için en tehlikeli tuzaklar olarak görür.

- Cemaatlerin işi devleti yönetmek olmadığı gibi, devletin işi de cemaatlere nizam vermek değildir. Demokratik hukuk devleti cemaatlere karışmaz.

- Yeni Asya devlet içinde cemaat eksenli tekelci kadrolaşma girişimlerine karşıdır. Devlette görev almanın kriteri ehliyet ve liyakattir. Münhasıran cemaat mensubiyeti tercih sebebi de olmamalıdır, dışlama sebebi de.

- Yeni Asya, hizmetlerini sürdürmek için devlet desteğine ve imkânlarına hiçbir zaman talip olmamıştır. Ölçüsüz “himmet” kampanyalarına da tevessül etmemiştir. Çünkü din hizmeti, kimseden karşılık beklemeden, sırf Allah rızası için yapılır. Bu, Kur’an’da ifade edilen bir Peygamber prensibidir. Maddî menfaat, ihlâsı kırar. Zübeyir Gündüzalp’ın dediği gibi, “Para veren, emir de verir.” Dışarıdan alınan destek, alanı bağımlı kılar.

- Yeni Asya Risale-i Nur’un orijinal metniyle muhafazasını çok önemser; metnin sadeleştirilmesine karşı çıkar; eserlerin anlaşılması ve anlatılması için yapılması gerekenin sadeleştirme değil, şerh ve izah çalışmaları olduğuna inanır.

Naman BAKAÇ: Neredeyse 2010 yılına kadar FETÖ’ye karşı çok sert eleştiriler yapmış ve doku uyuşmazlığı ayan beyan olan bir camiasınız.  Ne oldu da 2013 sonrasında FETÖ’ye yönelik bu keskin muhalefetiniz ya da doku uyuşmazlığınız uçucu hale geldi ya da eridi? Bu bir Nurculuk dayanışması mı bir zikzaklık göstergesi mi yoksa Millî görüş çizgisindeki İslamcılığa karşı geçmişten beri gelen muhalefetiniz mi?

Kâzım GÜLEÇYÜZ: Öncelikle, son süreçte herkesin diline yerleştirilen “FETÖ” kelimesi için Perinçek’in şu sözlerini hatırlatmak isterim: “Fetullah Terör Örgütü adını Vatan Partisi verdi. Doğu Perinçek verdi. Türkiye devleti de 10-15 yıl sonra kabul etti. O adı ‘FETÖ’ diye veren ve Yargıtay kararlarına iliştiren biziz.”

Gülen’le ayrıştığımız hususların öne çıkanlarını yukarıda aktardım. Bunları başından beri ifade eden biziz ve bu süreçte de yeri geldikçe seslendirmeye devam ettik. Hem yazılarımızda, hem kitaplarımızda, hem konuşmalarımızda.

Ama 15 Temmuz gerekçesiyle başlatılan 20 Temmuz sürecindeki hukuksuzluk furyası ve eşzamanlı olarak yapılan algı operasyonları, bunların kasıtlı olarak gizlenip örtüldüğü ve karartıldığı bir tabloyu netice verdi.

DEVAM EDECEK

Okunma Sayısı: 6871
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • H.Bulat

    22.11.2021 22:15:37

    Öyle bir Türkiye olmalıydı ki. Adnan Menderes ve arkadaşlarına idamları ile Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına da itiraz eden ve idamları durduran hukukcular olmadığı surece.Biz daha çok kötek yeriz. Gerçek hukukcu; olağan üstü şartlarında yapılan hukuksuzluğa baş kaldırandır. Hukuksuzluğun kime yapildıģına bakmadan hukuksuzluk çıkar çıkmadan etrafına bakınmadan ileri atılan ve karşı çıkandır.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı