Yönetici seçilmem sebebiyle yirmi aydır yaşadığımız yazlık evimizden hemen her gün güneşin batışını, deniz üstünde kıpkırmızı yakamozu, ağaçların ve çiçeklerin sessizce ayakta duruşunu, rengarenk çiçekleriyle cennete davet mektuplarını beraberce seyreyleyip fikreyledik. Verilen nimetler için "Elhamdülillah" ile şakir olmaya çalıştık.
Bugün güneşin gurubu bir başkaydı. Sanki “Ben izn-i ilahi ile yarın yine geleceğim. Fakat sizler sabaha çıkar mısınız bilmem” der gibi göz kırpıyordu. Biz de kaç seneler hep böyle akşamları veda edip giden güneşi seyrederken kaç seneler bizi beraberce sabah ölüme benzeyen uykudan uyandırıp ömür sermayesine günler ve seneler ekleyen Allah'a şükrettik. Baktık ki 1978 10 Eylül'ünün üzerinden tam kırk yedi sene geçivermiş. Evlendiğimizde Horasan'da ilkokul öğretmeni, Erzurum'da üniversite öğrencisi, akşamları bazan medresede, bazan Kırık Köyü'nde Nur derslerinde talebe idik. Dünya umurumuzda bile değildi. Üniversiteye bile beş sene öğretmenlikten sonra gitmiştim. Risale-i Nur'dan Ayet-ül Kübra, vb. konularda uzmanlaşmam için meşveret kararıyla tıpa girebilecek bir puanla coğrafyayı (fizikî coğrafya) tercih edip okumuştum. Para kazanmak aklımızın köşesinden bile geçmemişti. Salihli'de bir ilk olarak eşimin de rızası ile, Akhisar'daki rahmetli Şahin Hocamızın Hilâliye Kur'ân Kursu hafızlarının muhteşem ilâhileri ve sohbetleri ile düğün merasimimiz olmuştu. Ebedi âlemde gösterilmek üzere melek-i âlâ videolarımızı çektiği için bir tek fotoğraf bile çekilmemiştik. Dünya bizim için ebedî yolculuğumuz üzerinde kurulmuş bir pazar, belki bir handı. Burada az kalınacak, lüzumlu işler görülüp gideceğimiz menzil için ihtiyacımızı temin edip ticaretimizi yapacaktık. Taşıması zor, bizi dünyaya bağlayıp ahireti unutturacak eşyamız da yoktu. Düğün sonrası telefonla Horasan'da Rahmetli Hacı Fikri (Bayraktar) Ağabeyi aramıştım.
- Hacı Abi! Biz eşyalarımızla haftaya oradayız. Bize bir ev bulup kiralayabilir misiniz?
- Kardaşım sen onu hiç dert etme. İnşaallah sağ salim gelin hallederiz.
Otobüsten bilet almıştık. Ev eşyamızı Salihli'den Horasan'a nasıl taşıyacaktık? Sizce problemli ve masraflı değil mi? Bizim için çok kolay olmuştu. Otobüsün yolcusu azdı. En arkada beşli koltuğu pazarlıkla ucuza kiraladık. Ev eşyalarımız beşli koltuğa rahatça yerleştirildi. Bizimle aynı otobüste Horasan'a birlikte seyahat ettik. Horasan dört yolda indik, üstüne özel bagaj monte edilmiş Murat 124 taksiye eşyalarımızı yükledik. Hacı Abi’nin evinin önünde durup seslendim.
- Hacıım! Biz geldik. Ev eşyalarımız da geldi. Bize bulduğunuz ev nerede?
Hacı Ağabey bir bana ve eşime baktı, bir de taksinin üstündeki bagaja sarılmış birkaç parça eşyamıza baktı. Hani eşyalar nerede der gibi yüzüme bakıyordu. Anladı ki başka bir eşyamız yoktu.
- Hele sen gelinimizi de al bizim eve çıkın dinlenin.
Biz utana sıkıla evine misafir olduk. Hacı Ağabey bizim eşyalarla taksiye binip kayboldu. Üç gün misafir olarak kaldık. Yedik, içtik. Hacı Abi'nin latifeli sözlerine güldük, bazen de kendimize dersler çıkardık. (Devamı var)