Hassas bir dönemden geçiyoruz.
“Terörsüz Türkiye” derken, millete rağmen yeni bir dayatma ile karşı karşıya kalınabilir endişesiyle gelişmeler toplum olarak merakla takip ediliyor.
İmtiyaz revaçta iken, umumun sulhunu temin için birtakım çıkış yolu denemelerinde zor bir süreç bizleri bekliyor.
Şark problemlerinin bu raddeye gelmemesi için yüz sene öncesinden çözüm çareleri sunan Bediüzzaman Hazretlerinin yazılı beyanlarının devlet erkanı olarak dikkate alınmamasının sancılarını yaşıyoruz.
Kamuoyunun dikkatini çekmek, çözüm sürecine katkıda bulunmak düşüncesiyle, Yeni Asya Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Risale-i Nur Enstitüsünün organizesinde yapılan panele, başta Yönetim Kurulu olarak, il merkezi ve çevre illerden gelen kardeşlerimizle iştirak ettik.
Diyarbakır ili istişare kararıyla planlanan programda, 20’ye yakın gündeme duyarlı akademisyen hocaların bir gün öncesinden yaptıkları masa çalışmalarının özeti 18-19 madde halinde toplanıp, panelde hâziruna takdim edildi.
Milletvekilleri ve mahallî gazete temsilcilerinin iştirakıyla, yapılan panel bildirimlerinin özünü teşkil eden en önemli husus;
Şarkta doğan, şarkın temel hastalıklarını tesbitle, saltanat-meşrutiyet-cumhuriyet dönemlerinde reçete sunan “Bediüzzamansız bir çözüm” mümkün olamayacağı fikriydi.
Deklarasyonlar elbette, kamuoyuyla paylaşılacak, devlet erkanına ve komisyon üyelerine yazılı olarak duyurulacaktır.
Diyarbakırlı kardeşlerimize tebrik ve takdirlerimizi sunmakla birlikte, hizmeti geçen bütün ağabey ve kardeşlerimizi can-ı gönülden kucaklıyoruz.
Türkiye’nin birçok illerinden, Rıza-i İlâhî noktasında tesanüdün gereğini yerine getirmek, hemhal olmak için şevke medar kucaklaşmalar bizleri duygulandırdı.
Anladık ki hizmetin yapıldığı yerlerde husumet kendiliğinden kalkıyor, inayet-i İlâhî yardım ediyor.
Kalpler hep birlikte atıyor.
Diyâr-ı Bekir en bariz misali…
Fotoğraf: ERHAN AKKAYA - Yeni Asya