İsrail’e karşı başlatılan boykot hareketinin, ateşkes anlaşmasına rağmen sona ermediği ve bir vicdanî sorumluluk olarak ömür boyu sürmesi gerektiği vurgulanıyor.
“Boykotajlarla harb-i iktisadî”
Boykotun Bediüzzamancası -1
Boykotun Bediüzzamancası -2
İşgalci İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği ve binlerce masum sivilin hayatına mal olan soykırım eylemlerine karşı başlatılan küresel boykot hareketi, İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes kararına rağmen sona ermiyor. Aktivistler ve vicdanlı tüketiciler, bu eylemin geçici bir tepki değil, ömür boyu sürecek vicdanî bir vazife olduğunu ilan ediyor.
İsrail ve Hamas arasında bir ateşkes anlaşmasının imzalanma olasılığı, Filistin davasına gönül verenlerin ekonomik direnişini gevşetmedi. Yapılan açıklamalarda, “Ateşkes bir seçenek değil, bir mola olabilir. Ancak vicdanî sorumluluğumuz bitemez!” ifadeleri kullanılıyor. Bu hareketin temelindeki inanç net: Boykot biterse, Filistin üzerindeki baskı da artar ve ateşkes kararları kolaylıkla çiğnenir.

Ahlâkî bir zorunluluk
Soykırımcı İsrail’in bilerek binlerce Gazzeli sivili, özellikle çocukları hedef alması, bu boykotun siyasî bir tercihten öte ahlâkî bir zorunluluk olduğunu gösteriyor. Tüketiciler, boykot edilen markaların ürünlerini almayarak işgalci ekonomiye giden mali desteği kesmeyi amaçlıyor. Boykot aktivistleri, eylemlerinin basit bir tüketici davranışı değişikliği olmadığını vurguluyor: “Her alınmayan ürün, Gazze’de bir nefes, direnişe bir destek demektir.” Bu duruş, soykırımın hafızalardan silinmemesi ve uluslararası baskının devam etmesi için hayati önem taşıyor. Çağrı, net ve keskin: Boykot bitmeyecek ve binlerce masum sivilin katledilmesine sessiz kalmayacağını gösteren bu vicdanî direniş, ömür boyu sürecek. Tüketicilere, kalıcı alışkanlık değişiklikleri yaparak bu büyük sorumluluğu üstlenme çağrısı yineleniyor.
Haber Merkezi