Elif

Ufukların kızıllığı üzerinde süzülürken bir tayyare gibi, hangi bilinmez engin limanlara derdini bıraktığını anlatamazsın yerin yüzünde yaşayan toprağın kıyamet sıcağı insanlarına...

Altı yıl sonra

Yazımız, yazmakla iyileşir mi bilinmez bir yara hakkındadır. Anadolu’da bir şehirdeyiz.

“Fikrine saygı duyuyorum”

Bu cümleyi biraz inceleyelim. Ortada bir fikir var ve karşı taraf buna saygı duyduğunu iddia ediyor.

Sev(il)mek

İnsan, fıtrâten sevmeye meyilli olarak yaratılmıştır. Ruhunda ihdâs edilen üç kuvveden biri olan kuvve-i şeheviye buna en büyük delildir.

Duâların reddedilmediği geceler

Mübarek aylardan ilki olan Recep ayının ilk Cuma gecesi Regâip Gecesi’ydi. Regâib, Arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden ileri gelmektedir.

50. Yıl

Dile kolay 50 yıl İman dâvâsına gönül vermek, canını ruhunu ve en zoru olan nefsini bu dâvâda eritebilmek..

Evliyalar diyarı Elazığ seyahati

Arap Baba, Fethi Baba, Zahiri Baba, Seyyit Mustafa Naci, Seyyit Muhammed Mazhar, Risale-i Nurun gayet ehemmiyetli muhlis ve halis şakirtlerinden Seyyit İbrahim Hulûsî Yahyagil ve daha sayamadığım manevî şahsiyetler diyârı El’aziz’in manevî havasını teneffüs etmek ve oradaki gönül dostlarını ziyaret etmek üzere 16.2.2019 günü Diyarbekir’den- El’aziz’e doğru yola çıktım.

Hakikî musîbet, dine gelen musîbettir

Zamanı geçmiş eski bir yazı değil, belki doğrudan doğruya cemaatime hakikatlı ve taze bir sohbet-i uhuvvettir diye yazmak istedim.

Bir yıldız daha kaydı: Hüseyin Donbaloğlu

İslâm ve insanlık âleminin ve memleketimizin çok ciddî sıkıntı ve imtihanlardan geçtiği yakın zamanlarda yüreklerimizi dağlayan vefat haberleri de ardı ardına geliyor.

Sevgi neydi?

Kâinatın yaratılış gayesi muhabbettir. Kâinatı var eden, anlamlandıran, güzelleştiren şey sevgidir.

Nazar terapisi

Ademoğlu maddeten ve manen o kadar çok muhtaç yaratılmış ki birde yetmezmiş gibi sırtına yüklediği dünya umurları ve alâkaları insanı ister istemez aşağılara, esfeli safiline doğru sürüklüyor.

Elleriyle okuyanlar

Duyamamak mı, konuşamamak mı, görememek mi? Yoksa hissedememek mi?

Hakkın ve hakikatin gür sesi: Yeni Asya

1970 Şubatının 21. gününde, Cenâb-ı Hakk’ın lütûf ve inayetiyle, her türlü engelleri aşarak matbuat âleminde meydana atılan Yeni Asya gazetesi, 50. yılına adım atıyor.

Elli yıldır Yeni Asya’yı ayakta tutan sır

Korkuyu korkutup nefes aldırmanın bir destanı yazılacaksa, bu Yeni Asya destanı olmalı. Karanlık dehlizlerin, gizli kapaklı dünyaların, maskeli orduların önünden, Üstadının söylediği gibi söyleyerek, yaşadığı gibi yaşayarak “En büyük hile hilesizliktedir” diyerek geçti bunca zaman.

Yeni Asya bir dâvâdır

Bir insanın bir sevdası olmalı. Bu öylesine bir sevda olsun ki seni hak yolundan şaşıtmasın Hak olandan ayırmasın.

Birlik içinde coşan gönüller

Bu yol, Bir’i isteyenlerin, Bir’e aşık olanların, Bir Bir Bir diye haykıranların yoludur.

Molla Hamid Ekinci’nin buruk yolculuğu

Molla Hamid, 1923-1926 yılları arasında Bediüzzaman Hazretleri Van’dayken hizmetinde bulunur.

Yalnız değilsin

İnsan bazen kendisini kalabalıklar içinde yapayalnız hissedebiliyor. Etrafında ne kadar insan olursa olsun yalnızlık dört bir yanını kaplayabiliyor.

Yeni Asya’nın hizmet misyonu

“Peygamberimizin (asm) bahsettiği otuz yıl süren hilâfetin en önemli özelliği ahkâm-ı diniyeyi, hakaik-i İslâmiyeyi ve ahireti esas kabul etmesidir. (Mektubat, s. 58)

Büyükler de yetim kalabilirmiş

Berzah âlemine göçmüş kafile-i ahbaba kavuşan babamın taziyesine gelen arkadaşıma, kardeşimin; “İnsan yaşlansa bile kendini yetim hissediyormuş” sözü beni derinden etkiledi. Gerçekten yetimliğin yaşı yokmuş.

İman ve Kur’ân hizmetinde verimliliği nasıl arttırabiliriz?

Evet, Rabbimiz derdi gönderdiği gibi her derdin dermanını da göndermiştir. Bu asırda yazılıp varolan eserleri araştırdığımızda görüyoruz ki Bediüzzaman Hazretleri’nin tefsir ettiği Risale-i Nur eserleri gibi hemen hemen her konuda âyet-i kerimeleri tefsir eden bir müfessir göremiyoruz. Altı bin sayfalık Risale-i Nur tefsirini okuyup incelediğimizde Kur’ân-ı Kerîm’de olan bazı özelliklerin, tefsiri olan Risale-i Nur’da da bulunduğunu göreceğiz.

Mersin’de çok yönlü Risale-i Nur hizmetleri

Akdeniz’in kıyı şehirlerinden olan Mersin ili, turistik bir şehir özelliği ile bilinirken, aynı zamanda bir iman hareketi olan Risale-i Nur hizmetleri konusunda da oldukça güzel ve zengin adımlar atıyor.

Hayat okumakla güzelleşir

“Oku!” emri, âlemlere rahmet olan peygamber Efendimize (asm) gelen ilk emirdi. Bundan anlıyoruz ki, bizler ilk emri oku olan hak bir din üzerineyiz.

Şeyh Seyda ve Bediüzzaman

Şeyh Seyda, (Muhammed Said El Ceziri) 1960 yılının Ramazan ayının son haftasında Cizre’nin Serdahl Köyü’ndeki dergâhında sebebi anlaşılmayan bir sıkıntı sonrası müritlerine “Mardin’e doğru yola çıkıyoruz” der. İki küçük oğlu Ömer Faruk ve Muhammed Baki’yi arabasına bindirir.

Yıllar boyu hizmet: Ramazan Seydanoğlu

1974’te Konya’ya taşınan Ramazan Seydanoğlu Ağabey, 9 çocuğuyla 2+1 dairede yaşayan ve evinde her hafta Risale dersi yapılan, bu derslere akademisyenleri ve vilayette çalışan vali yardımcısı gibi şahsiyetleri dâvet ederdi.

Aşk nedir ki?

Günümüz insanların bilhassa gençlerin sürekli mevzu-u bahis ettiği, üzerinde hayaller kurduğu ve kalbin hiç vazgeçemediği bir duygudur aşk. Peki, nedir bu kadar hakkında romanlar yazılan, uğruna dağlar delinen aşkın tarifi?

Fatiha üzerine bir mülâhaza

Davut Aleyhisselâm, bir gün Levh i mahfuz’a baktı, fevkalâde parlak, nuru çok yüksek, muazzam esrarı olan yedi âyet gördü. Cenab-ı Hakk’a sual etti:

Medrese notları

Urfa’da yeni açılan hizmet merkezimiz olan Bediüzzaman Külliyesi’nde, lise katında 5 liseli kardeşimizle beraber kalıyoruz.

Eski Said Dönemi Eserleri’nden günümüze mesajlar

Bugünlerde “Eski Said Dönemi eserleri” okuyorum. Okudukça haz duyuyor, haz duydukça okumaya devam ediyorum.

Roller değişti, ama ya fıtrat?