"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Fikrine saygı duyuyorum”

Mustafa Gönüllü
10 Mart 2019, Pazar
Bu cümleyi biraz inceleyelim. Ortada bir fikir var ve karşı taraf buna saygı duyduğunu iddia ediyor.

Peki saygı duymanın göstergeleri nelerdir? Bu göstergeler o kişide yoksa ve yine de 'saygı duyuyorum' ifadesi kullanılıyorsa, bu gerçekten saygı duymak mıdır?

İnsanın karşısındaki fikre saygı duymasının göstergesi bence o fikri değerlendirmeye tabi tutmaktır. Fikrin eksiklerini bulup karşı tarafa kendi doğrularını iletmek, bu değerlendirmede önem taşımaktadır. O fikrin kabul olunabilirlik derecesini 'ilgililerle' istişare etmek ve karşı tarafa daha kapsamlı bir açıklama yapabilmek, bence o fikre saygı duyduğunun en güzel göstergesidir.

Yoksa, üzerinde bir sene kafa yorduğun ve ilgili kişilere de danışarak ortaya çıkardığın bir fikri, karşı tarafın o fikrin muhatabı olan ilgili kişiye bile danışmaması ve değerlendirmeye bile tabi tutmaması ve sonra da 'fikrine saygı duyuyorum' diye cümleye başlaması inandırıcı olmaz.

Başkasının yerine karar vermek

Belki şöyle söylenebilir ki: ''Bir kişi bir kişinin yerine karar veremez. Sadece o kişinin karar vermesine yardımcı olabilir.''

Kararı verecek kişi, bir diğer kişinin düşünceleri ile bu kararını şekillendirebilir, ancak bir başkası yerine karar verici olamaz.

Ancak istisnaî durumlar vardır ki, böyle durumlarda bir kişi bir diğer kişi hakkında karar verebilir. O da şöyle sıralanabilir: Kişinin kendi kendine karar alamayacak kadar aklî denge bozukluğu olması, reşit olmaması gibi...

Bunların haricinde bir meselede eğer kişinin kararını başkası veriyorsa, bu konuda ona güvenmediğini gösterir. Oğlum ya da kızım en güzel eğitimi alsın diye çırpınır dururken; onun geleceği ile ilgili, belki de ahiret hayatı ile ilgili önemli bir meseleyi göz ardı etmek anne ve babayı büyük mes'uliyet altına itebilir.

İlgili kişilerle fikir alış verişleri

Meşveret, yani bir mesele hakkında yapılan fikir alışverişleri, ilgili kişilerle yapılmalıdır.

Bunu şöyle örneklersek; bir hastanın durumu hakkında doktorlar toplantı yaptıklarında, o toplantıya bölümün doktorları haricinde, alınan kararların etik olup olmadığını değerlendiren bir etik kurulun katılımı da gerekmektedir ki hasta hakkında en doğru kararlar alınabilsin. Ama unutulmamalıdır ki son kararı verecek olan doktor olmalıdır. 

21 yaşında İstanbul’u fetheden bir kumandan

Nazan Şara Şatana'nın 12 Ocak 2014 tarihli Milliyet Gazetesi'nde çıkan yazısından bazı bölümleri paylaşmak istiyorum:

"Sizin zamanınızda öyleydi, şimdi öyle değil.”

"Bu çok yanlış. Eğitimin, terbiyenin, nezaketin hiçbir zamanı yoktur. Asırlar öncede geçerliydi, şimdi de geçerli, asırlar sonrada geçerli olacaktır. Saygı çok önemli bir konudur. Saygıyı anlatan bu sözcüklerden sonra devam edeceğim.

"Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

"Toplum için yararlı bir evlât yetiştirmek, büyük gayret ister. İyi ahlâklı olması için; ona incelik öğretilmeli, terbiye verilmeli, görgü ve ahlâk kuralları anlatılmalıdır.

"Sizlere aşağıda bir anlatıyı aktaracağım. Koskocaman padişahın yaptıklarına bakınız. Öyle bir padişahın yetiştirdiği de çağ atlatan, İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’dir:

"Fatih Sultan Mehmed Han çocukken çok yaramaz bir öğrenciymiş. Ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin Hazretleri'ni çileden çıkarırmış. Hocası kendisine kızdığı zaman hemen “Ben Padişahın oğluyum, bana bir şey yapamazsın” deyip tehdit ediyormuş.

"Padişaha şikâyet etmeyi edepsizlik sayan Akşemseddin Hazretleri, durumu II. Murad’a anlatamıyormuş. Ancak gün gelmiş artık küçük Mehmed’in yaptığı yaramazlıklar çekilmez hale gelmiş. Bunun üzerine destur dileyip II. Murad’ın huzuruna çıkmış.

“Padişahım size bir hususu arz edeceğim, ancak hayâ ediyorum” deyince II. Murad “Buyur çekinmeden anlatabilirsin” demiş. Bu söz Akşemseddin’i Hazretleri'ni rahatlatmış ve başlamış olayı anlatmaya.

“Padişahım oğlunuz, ciğerpareniz Mehmed çok yaramaz, onun yaramazlıkları yüzünden ders işleyemiyorum, kendisine kızdığım zamanda hemen sizinle beni tehdit ediyor” deyince II. Murad Akşemseddin Hazretleri'nin yanına gelerek kulağına bir şeyler fısıldar.

II. Murad’ın kulağına söylediği sözleri duyan Akşemseddin Hazretleri çok şaşırmış. Bu ne plandı, mümkün değildi bu planı uygulamak. Akşemseddin Hazretleri plan konusundaki rahatsızlığını padişaha iletmişse de Padişah onu dinlememiş ve bu iş olacak demiş.

Ertesi gün yine derste Mehmed yaramazlık yapıyormuş. Akşemseddin Hazretleri’nin uyarısına aynı tehdit cevabını verdiği sırada Padişah ansızın kapıyı açıp içeri girmiş. Bu olay karşısında Akşemseddin Hazretleri hiddetlenerek Padişaha bağırmış ve bu şekilde sınıfa giremeyeceğini söyleyerek derhal dışarı çıkmasını istemiş. Padişah mahcup bir şekilde boynunu bükerek özür dilemiş ve dışarı çıkmış.

Olaylar karşısında Fatih Sultan Mehmed’in nutku tutulmuş ne yapacağını şaşırmış. Fatih Sultan Mehmed allak bullak olmuş. Az sonra kapı vurulmuş ve Padişah mahçup bir şekilde içeri özür dileyerek girmiş.

Plan muhteşem bir şekilde işlemişti. O günden sonra Fatih Sultan Mehmed asla yaramazlık yapmadı. Çünkü güvendiği dağlara kar yağmış."

İşte, Fatih Sultan Mehmed böyle bir eğitim almış. Hocası ve babası, onun yetişmesi için çaba sarf etmişler. Çaba sarf etmeyip eğitimi bıraksalardı, o bir Fatih olabilir miydi?

İşte, Akşemseddin Hazretleri ve Padişah İkinci Murad'ın elbirliği ile, 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed oldu. Peki bizim imalatımız ne olacak, hiç düşündük mü?

Okunma Sayısı: 2196
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    10.3.2019 14:28:46

    "Sana saygı duyuyorum" demek daha dürüstce ve daha doğrudur. Adam saçmalıyorsa ne diye fikrine saygı duyayım? Ama şahsına karşı, dinen ve insaniyeten saygı duymak zorundayım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı