"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Basın kartı ve ilan hakkı

Faruk ÇAKIR
28 Eylül 2022, Çarşamba
Bir bütün olarak medyanın ‘özgür’lüğü eskiden beri tartışma konusudur.

İdareciler umumi olarak ‘basın’ organlarının kendilerini tenkit etmesini istemez. Onlar için ‘basın özgürlüğü’, iktidarın icraatlarını tenkit noktasında sona erer. İsterler ki hep övsünler, hiç eleştiri yapmasınlar. Çünkü yapılan eleştirilen onların yeniden iktidara gelmesine mani olabilir...

Esasında bu meselede de yine dünyadaki iyi örneklerden yola çıkılarak doğru adımlar atmak icap eder. Hür dünya ülkelerinde medya nasıl davranıyorsa, ya da oradaki idarecilerle medyanın irtibatı nasılsa, ülkemizde de benzer uygulamalar olmalı. Neticede idareci ve medya arasındaki ‘irtibat’ bir günde şekillenmiş değildir. Yapılan yanlışlar zamanla anlaşılmış ve ‘ortak doğru’da karar kılınmıştır. Bu bakımdan dünyadaki iyi örnekleri önümüze koymak ve ona göre adımlar atılmasında fayda vardır.

Gazetelere ‘resmi ilan’ vermeye aracılık eden Basın İlan Kurumu, son yıllarda attığı adımlarla bir bakıma kendisini ‘mahkeme yerine’ koymuş oluyor. Yürürlükteki kurallara aykırı olarak ya da bu kuralları yanlış yorumlayarak bazı gazetelerin ‘ilan alma hakkı’nı ortadan kaldırıyor. Sonra da yaptığı bu yanlışı, ‘basın özgürlüğü sınırı’ ya da ‘devletin kararı’ gibi ifadelerle perdelemeye çalışıyor. 

Mesela, “Devletin bütünlüğüne, birliğine halel getirilmemeli” diyerek; ilan hakları kesilen gazetelerin bu birliğe halel getirdiğini ima etmiş oluyor. Bir defa Yeni Asya’ya böyle bir ithamda bulunmak en büyük iftiralardan biri olur. Hak, hukuk, adalet, demokrasi, kardeşlik gibi kavramları tahkim etmek için yıllardan beri ısrarla ve kararlılıkla yayın yapan bir gazeteye böyle bir itham kimsenin hakkı olamaz. Ayrıca, böyle bir kararı mahkemelerden başka birinin vermesi mümkün müdür? İlave olarak mahkeme bile böyle yanlış bir karar vermiş olsa, bu karara da itiraz edilir ve karar reddedilir. İnsanları ve yayın kuruluşlarını, yaptıklarının tam aksiyle itham etmek reddedilmez mi?

Basın İlan Kurumu’nun bi tavrı, bir bakıma İletişim Başkanlığı’nın tavrına benziyor. Hatırlanacağı üzere İletişim Başkanlığı da, yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere aykırı olarak kendince bazı gazetecilere ‘basın kartı’ vermiyor. Ya da verilen kartların süresi dolanları yenilemeyerek binlerce gazetecisi mağdur etmiş oluyor. Sorulduğunda da, “Bakılıyor, inceleniyor” şeklinde cevaplar veriyorlar. Peki, bu tavır keyfilik değil mi? “Sürekli Basın Kartı” hakkı kazanan bir gazetecinin, aksine bir mahkeme kararı olmadan bu hakkının gasp edilmesi hakla, hukukla, adaletle ‘basın özgürlüğü’ ile izah edilebilir mi?

İletişim Başkanlığı’nın bu uygulaması ve tavrı ne ölçüde yanlış ise; Basın İlan Kurumu’nun mahkeme kararı olmadan ilan hakkını ortadan kaldırma kararları da o ölçüde yanlıştır. Bu yanlış kararlar uzun dönemde düzelse de, ‘basın özgürlüğü’ ihlal edilmiş oluyor.

Yanlış kararlarda ısrar etmek ‘kurum’ların itibarını sarsıyor, farkında mısınız?

Okunma Sayısı: 1425
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı