İslâm âleminin çözmesi gereken dertler yetmezmiş gibi bu dertlere tam da bayram arefesinde bir mesele daha ilâve edildi: Hindistan yönetimi, Keşmir’deki Müslümanları ateşe atmak anlamına gelebilecek bir adım attı ve Keşmir’i bir anlamda ikiye bölme kararı aldı. 

Cammu Keşmir meselesi Pakistan ile Hindistan arasında daha önce de savaşlara sebep olan bir mesele. Dolayısıyla bir iki defa konuşma ile halledilecek bir mesele değil. Ancak gerek Filistin ve gerekse Keşmir  meselesinde hür dünya burada yaşayan Müslümanların haklı olduğunu biliyor, kabul ediyor ve ilân ediyor. Nitekim Birleşmiş Milletler’in bu noktada kararları da var. Fakat nedense bu kararlar bu güne kadar  uygulanabilmiş değil. BM, Müslümanlara “Haklısınız” diyor ve bu hakkın teslim edilmesi için kararlı bir adım atmıyor ya da atamıyor.

Bakınız, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres dahi, Hindistan’ın Cammu Keşmir’in ayrıcalıklı statüsüne son vermesi ve bölgeyi ‘Cammu Keşmir’ ve ‘Ladakh Birlik Toprağı’ olarak ikiye bölmesine ilişkin, “Tarafların,  bölgenin statüsünü değiştirmeye yönelik adımlar atmaktan kaçınmaları gerekir. Bu sorun, BM kararları doğrultusunda barışçıl yollarla çözülmelidir” ifadesini kullanmış. (AA, 8 Ağustos 2019)

Keşmir meselesi hakikaten derin bir yaradır, ama nihayetinde bu hususta da Hindistan’ın haksız olduğu ortaya çıkmıştır. BM’nin bu konudaki kararları buna delildir. Gel gör ki bu kararları uygulamak mümkün  olmamıştır.

Benzer bir çelişki de Filistin meselesinde yaşanıyor. Bütün dünya, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere prensipte Filistin’in haklı olduğunu söylüyorlar, ama sıra icraata geldiğinde İsrail’e karşı bir müeyyide uygulamıyorlar. 

Son olarak BM insan hakları uzmanları, İsrail’in Yahudi yerleşimciler için Batı Şeria’da 2 bin 300 yeni konut inşasına izin vermesine ilişkin, uluslar arası topluma Filistin halkının haklarının  korunması çağrısında bulunmuş. 

Uluslar arası toplumun, Filistin halkının haklarının korunması konusunda verdiği taahhütlerini yerine getirme görevi olduğu belirtilen açıklamada, İsrail’in Batı Şeria’da rekor sayıdaki yerleşim yeri inşa etme planına karşı kararlı adımlar atılması gerektiği hatırlatılmış.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Uluslar arası toplum, Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkına verdiği destek konusunda ciddiyse İsrail’e karşı anlamlı şekilde harekete geçmesinin zamanı geldi. İşgal  altındaki topraklara sivil yerleşim yerleri inşa etmek, toprak ilhakı gibi yasa dışıdır. Uluslar arası kamuoyu, İsrail’in yasa dışı yerleşim yerlerine karşı ses çıkardı, ancak İsrail’in uluslar arası hukuka itaatsizliğine karşı  etkili sonuçlar getirmedi.” (AA, 8 Ağustos 2019)

Birleşmiş Milletler’in Filistin ve Keşmir konusunda aldığı kararları bir an önce uygulamasını istemek hür dünyanın hakkı değil mi? Uygulanmayan ‘doğru karar’lar Filistin ya da Keşmir’deki haksızlıkları sona erdirmeye yetiyor mu?

İyi ve doğru kararlar almak elbette takdir edilir ve alkışlanır; ama esas olan bu doğru kararları uygulamaktır. Hür dünyanın BM’yi bu noktada uyarması şarttır vesselâm.