Zamanımızın tuzaklarla doldurulmuş gıda maddeleriyle kurulan sofraların insan sağlığını hızla yıprattığını, bunlardan korunmanın giderek zorlaştığını anlattığımızda insanların, bu durumda neyi yiyebilip nasıl sağlıklı beslenebileceği sorusuyla karşılaşılmaktadır.
Kesinlikle hafife alınmaması gereken bu hayatî problemin karşılığının ortaya konması, toplum sağlığı açısından kaçınılmazdır. Zira beslenme kaynaklarını öğrenmemizde hareket noktamız, bir emr-i İlâhî olduğu vazifesiyle başlar. Helâl-haram, sağlıklı-zararlı ayrımına dikkat edilmesi, takvanın temel prensiplerindendir. Neleri yiyip neleri yemememizin arayışı gayretiyle beslenmemizi ve sofralarımızı daha güvenli hale getirme hedefimize, sabır ve dikkatle helâl dairesinin keyfe kafi olduğu şuurunu rehber edinerek ulaşmaya çalışacağız.
Sağlıklı beslenebilmenin üç temel unsuru bulunmaktadır. İlgi, bilgi ve yeterli ekonomik imkan. Bunların birlikte olmadığı bir toplulukta, sağlıklı ve yeterli bir beslenmeden söz edilemeyeceği aşikârdır. Her insanın imkanları çerçevesinde gerçekleştirebileceği beslenme tercihlerini, kendisinin uygulayabileceği düşüncesiyle, yenmesi gereken gıdaları, bazen de yenmemesi gerekenleri anlatmaya gayret edeceğiz.
Zamanımızın en karışık besin kaynakları, gıda özelliklerini kaybetmiş olan ultra-işlenmiş maddelerdir. Doyurma özellikleri de bulunmayan bu maddeler, daha fazla tüketilerek gereksiz kalori birikmesine neden olurlar. Anneannelerimizin olduğu kadar, organizmamızın da tanımadığı bu maddeler, market raflarını istila etmiştir. Bu kuşatmanın ortasında kalan ve en büyük zararı görenler de korkunç sonuçların farkında olmayan çocuklardır. Ambalajlı besin maddeleri satın alınırken içinde kimyasal maddeler, koruyucu ve sun'î tatlandırıcılar bulunmamalıdır. Bilinen gıdalar alınarak taze tüketilmelidir.
Sakınılması gereken en tehlikeli besin grubu, rafine yağlardır. Evlerde, fast-food restoranları, çerez, tatlı, kek ve patates cipslerinde yoğun olarak kullanılmaktadırlar. Bunların ne kadar zararlı olduğu çocukluk yaşlarında dahi sık görülen kalp krizleri, obezite ve kanser vakalarının yaygınlaşmasından anlaşılmaktadır. Bu yağlar yerine zeytinyağı veya tereyağı kullanılacak olursa, kronik hastalık riskleri azaltılmış veya ortadan kaldırılmış olacaktır. Dışarıdan getirilen fast-food gıda çeşitleriyle sağlanan yetersiz ve riskli beslenme yerine, evlerde kolaylıkla pişirilebilecek tencere yemekleri tercih edilmelidir. Doyurucu, besleyici ve daha ekonomik olan geleneksel bulgur, fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyatlar rahatlıkla hazırlanarak, ailenin sağlığına destek sağlanabilecektir. Şeker kullanılan yemek ve tatlılardan elden geldiğince uzak durmak, birçok hastalığın yıkımından koruyarak riskleri de ortadan kaldıracaktır. Tatlı ihtiyacını hurma, kuru üzüm, incir gibi meyvelerden ve bal, pekmez gibi nimetlerden karşılamak da mümkündür. Sağlıklı beslenme için ikram-ı İlâhî'nin tükenmez hazinelerinden hediye edilen nimetlerden protein ve omega-3 deposu olan balıklardan imkanlar ölçüsünde faydalanmak organizmaya büyük destek sağlayacaktır. Özellikle her bütçeye uygun küçük balıklardan hamsi, barbunya, istavrit ve sardalye isabetli seçim olacaktır.
Sağlıklı beslenme imkanlarını genişletebilmek için yeni uygulamalar bulmaya çalışılmalıdır. Ayakta ve yürürken beslenmek, sindirim fizyolojisini bozacağı gibi ne yediğini anlayamadan doyma boşluğunu yaşatır. Sağlıklı ve kolay bir uygulama olarak, bir kilogram ev yoğurdunun içine 100 gram yulaf ezmesi karıştırılarak bir gece buzdolabında bekletilerek içine 2-3 kaşık tahin de karıştırıldığında, yapılışı bilinmeyen bir peynirin kahvaltı sofrasındaki yerini rahatlıkla doldurabilir. Gıda değeri yüksek, liften zengin olan bu karışım özellikle şeker hastaları için destek sağlayacaktır. Reçel çeşitleri yerine tahin-pekmez karışımı, değerli bir besindir. Sağlıklı beslenmenin, sağlıklı bir ekonomi ile desteklenmesi gerektiğinin gözardı edilemeyeceği de hayatın bir gerçeğidir. Onun için iktisat prensiplerine uyulması da huzuru güçlendirecektir.
Sağlıcakla kalın.