Dozunu ayarlayamadığımız bir halimiz de muhalefet yapmak anlayışımız.
Muhalefet yapıyoruz derken bilmeyerek düşmanlık mı yapıyoruz? Muhalefet yapmakla düşmanlık yapmayı birbirinden ayırabiliyor muyuz? Öyleyse muhalefet yapmanın ölçüsü ne olmalıdır?
Sıcak iklim kuşağının insanları olarak kararlarımız da çok zaman his ve duygularımızın dozunu ayarlayamıyoruz. İfrat ve tefrite düşüp hem kendimize hem millete zarar verebiliyoruz. İman da zayıf olunca manevî mesuliyeti gözardı edip aşırılıklara giriyoruz. Sonunda bazen pişman da oluyoruz, ama telâfi edilemeyecek yaralar açabiliyoruz.
"Fırkacılık lâzım-ı meşrutiyettir"1 hakikatınca demokrasilerde birden çok siyasî partinin olması zorunludur. Siyasî partilerden biri veya bir kaçı iktidar olurken diğerleri de muhalefette olacaklardır. Ama neticede iktidardaki de muhalefetteki siyasî partiler de bu ülkenin partileridir. O zaman aralarındaki münasebet nasıl olmalıdır?
Madem "Muhalefet, muvazene-i adalet unsurudur.”2 Bir milletin geleceğini etkileyen icraatları yapan iktidarı ifrat ve tefritten uzak icraat yapabilmesi için muhalefet gereklidir ve olmalıdır. O zaman muhalefet, yapacağı tenkit ve tavsiyelerde iktidarın doğru icraat yapmasına yardımcı olmalıdır. İktidar bu tenkit ve tavsiyeleri vatan millet düşmanlığı ifadeleri ile boğmaya çalışmadığı gibi; muhalefette tenkit ve tavsiyelerin dozunu aşırıp düşmanlığa dönüştürmemelidir. Muvazaalı (danışıklı) bir muhalefet anlayışı da olmamalıdır. "Kavl-i leyyin"3 [karşıdakinin sözü kabul edeceği yumuşak bir üslup] içerisinde gerçek muhalefet yapılmalıdır. Ülke harici güçlerle işbirliğine varan bir muhalefet anlayışı ne kadar zararlı ise; "Ben tokadımı Antranik ile beraber Enver'e vurmam"4 ölçüsü gereği yani haricî düşmanın zuhurunda dahilî adaveti terk etmek esas olduğu gibi, muhalefeti devlet gücüyle kontrol altına alıp etkisizleştirmek de o nisbette yanlıştır.
İktidar, muhalefetin yaptığı tenkitlerden “Tenkit hakikati rendeçler"5 hükmünce hoş karşılamalı "hakikatin her köşesini aydınlatıp hak ve hakikata hizmet ettiğini"6 kabullenmelidir. Bu arada şu da dikkatten kaçırılmamalıdır: “Biz sözümüzün-icraatımızın arkasındayız” deyip yanlışta ısrar edilmemelidir. İktidar yanlış söz ve icraatlarını haklı göstermek için bir milletin zarar etmesine sebep olmamalıdır.
Neticede demokrasilerde iktidarın da muhalefetin de olması zorunludur. İktidarla muhalefet aralarındaki münasebetleri ifrat ve tefrite kaçmadan, muvazaalı hale de getirmeden, kavl-i leyyin ile, medenî münasebetler içerisinde götürmeliler. Milletin zarar görmemesine itina göstermeliler. Yeri geldiğinde yanlışlarından medenice dönmesini de bilmeliler...
Dipnotlar:
1- ESDE, Sünuhat, s. 499.
2- Tarihçe-i Hayat, s. 995.
3- Lem'alar, s. 238.
4- ESDE, Sünuhat, s. 498.
5- ESDE, Hakikat Çekirdekleri, s. 631.
6- Mektubat, s. 259.