Bürolarımız Risale-i Nurların pandemide bile açık olan yerleri. Herkesin kolayca girip çıkabileceği yerler. Güleryüzlü, nur yüzlü insanların sizi menfaatsiz karşıladığı yerler...
Ahmet Cemil Çökren - İZMİT
[email protected]
Yeni Asya bürolarının Risale-i Nur hizmetinde çok ayrı yeri vardır. Gün içi Nur Talebelerini uğrak yerleri. Kitap severlerin buluşma noktaları. Her türlü maddi ve manevi sıkıntılara çözüm noktaları. Kur’an tefsirinin okunduğu yerler.

Risale-i Nurlar’ın pandemide bile açık olan yerleri. Herkesin kolayca girip çıkabileceği yerler. Güleryüzlü, nur yüzlü insanların sizi menfaatsiz karşıladığı yerler...
Yeni Asya’nın ilk bürolarından olan İzmit Büromuz 40 senedir devam etmektedir. İzmit’te yaşayanların çoğu Yeni Asya Bürosunu biliyordur. Kocaeli ili Türkiye’nin sanayi şehri olduğu ve çok göç aldığından, zamanla il merkezinde trafik sorunu yaşamaktaydık. İşte büyüyen şehrimiz için Başiskele kültür merkezimizin projesine büro ilave ettik ve 2010 senesinde açtık. Başiskele ilçemizdeki vatandaşlara hizmet vermektedir.

Kocaeli olarak bununla iktifa etmedik. Körfez ve Derince ilçelerinin ihtiyacı için 6 ay önce Derince’nin Denizciler Caddesine 20 mt mesafede üçüncü büromuzu da açtık. Elhamdülillah.
Peki bürolar ne işe yarıyor? Size birkaç büro hatırası paylaşmak istiyorum şöyle ki;
1)”Her gün Yeni Asya gazetesinin manşetinin gözükeceği şekilde kapımızın önündeki şövalyeye asıyorum ve her gün ücretsiz verdiğimiz gazeteleri koyuyorum. Her gün kitabevinin önüne gelip ilk sayfadaki bütün haberleri okuyan insanlar oluyor.
“Bugün öğlen namazından önce yine kitabevimizin önüne iki kadın geldi. Belli bir süre okudular ve Fransa’yla ilgili karikatürün fotoğrafını çektiler. Bunun üzerine Salih Abi (İzmit Yeni Asya Temsilcisi) gazetemizden alabileceklerini, ücretsiz olduğunu söyledi ve aldılar.

“Kadınlardan biri kendilerinin de gazeteci olduğunu yanındaki arkadaşının Fransız, kendisinin Almanya’da haber yaptığını söyledi. Kendisi Türkçe biliyordu, ama arkadaşı İngilizce konuştuğundan söylediklerimizi sürekli çeviriyordu. Arkadaşı gazetenin neden ücretsiz olduğunu sordu. Biz de bazı kişilerin parasını önceden verip daha çok insanın okuyup faydalanabilmesi için olduğunu izah ettik.
“Daha sonra kitabevimize girip gezindiler. Bu kitabevinde Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinin olduğunu, kim olduğu hakkında kısaca tanıttık. Risale-i Nur adlı eserinin olduğunu söyledik. Risale-i Nur Külliyatları’nı görünce neden bu kadar fazla Külliyat olduğunu ve neden insanların Said Nursîyi takip ettiklerini sordu. Risale-i Nur Külliyatları’nın hapishanelere gönderildiğini oradaki insanların okuması için olduğunu söyledik. Eserin mahiyetinden ve Bediüzzaman’ın sadece bir ülke için değil bütün dünya için bu eserleri yazdığını söyledik. Risale-i Nurlar’ın 58 dile çevrildiğini kendilerine Fransızcaya çevrilmiş hali ‘LE MOI ET L’ATOME’ yani ‘ENE VE ZERRE’ Risalesini hediye etmek istedik.

“Parasını ödemeden kabul edemeyeceğini söyledi ve satın aldı. Türkçe bilen arkadaşı kitaplığımızdaki kitapların isimlerini ve anlamlarını aktardı. İbrahim Özdabak’ın karikatürlerinden, Adnan Menderes’in sırtında demokrasiyi taşıdığı karikatürü dikkatlerini çekti.
“Kenan Taştan’ın ve Sebahattin Yaşar’ın kitaplarının fotoğraflarını çektiler. Dinî değerleri anlatan çocuk kitaplarını görünce sevindiler.”
2) Bir gün kitap kırtasiye dükkânımda çalışırken bir bayan geldi, kalem silgi istedi.
Ben onları verirken tezgâhın üstündeki Hastalar Risalesi’ni gördü. Birden heyecanla ve şaşkınlık içinde, sevinçle “Aaa” dedi. “Bu hayretiniz neden?” diye sordum. Hastalar Risalesi’ni göstererek, “Ben bu kitabı arıyordum. Bir türlü bulamıyordum, hemen almak istiyorum” dedi. Ben de “Bu heyecan ve sevincinizin sebebi nedir?” diye sordum.

“Vaktinizi almazsam anlatayım” deyince, “Buyurun, ne demek, merak ettim, anlatın lütfen” dedim.
Anlatmaya başladı: “Hastalar Risalesi’ni bir arkadaşım bana hediye etmişti. Kitabı baştan sona okudum, çok istifade ettim. Benim bir komşum vardı, babası kanserdi, Ankara’da tedavi oluyordu. Kendisiyle yolda karşılaştık. Babasının durumunu sordum. Ömrünün son günlerini yaşadığını, doktorların ‘Tıbben yapacak birşey kalmadı, elimizden gelen herşeyi yaptık, hastanızı götürün, evinde son günlerini geçirsin, duâdan başka çare yok’ dediklerini ağlayarak, hıçkırıklar içinde anlattı. ‘Ne olur babama duâ edin’ dedi. ‘Babamın duâdan başka çaresi kalmadı, Ankara’dan getirdik, şimdi evde. ’ ‘Dur sana bir kitap vereyim’ dedim.
“Hastalar Risalesi’nin manevî bir reçete hükmünde olduğunu arkadaşım bu kitabı bana verirken söylemişti. Hastalığın insan için ne kadar büyük bir nimet ve günahlara kefaret olduğunu, sanki hastalığı sevdirdiğini, manevî bir kazanç ve şifa kapısı olduğunu anlamıştım. Arkadaşıma dedim: ‘Bu kitabı devamlı baş ucunda okuyun, inşaallah şifa bulur, duâ edeceğim’ diyerek tesellide bulundum ve ayrıldık.

“Aradan 5-6 ay gibi bir zaman geçti, tekrar karşılaştık, boynuma sarıldı, başladı anlatmaya: ‘Babamı duâlar kurtardı, verdiğin kitabı devamlı okuduk. Allah’ımıza yalvardık, babam iyi oldu, Allah senden razı olsun. Ankara’ya kontrole götürdük, 2-3 ay ömrü kaldı diyen doktor şaşırdı. Siz buna ne yaptınız diye sordu, yaptığı tetkiklere bakarak birşeyinin kalmadığını söyledi. Biz de yanımızdan ayırmadığımız kitabı gösterdik ve ‘Dediğin gibi duâlar ettik doktor bey’ diye cevap verdik. Doktor hayretler içinde kaldı.’ Onun için Hastalar Risalesi’ni arıyor, ama bulamıyordum, şimdi sizde görünce sevincim ondan.”
“Kitaptan birkaç tane aldı, devamlı dağıtmak istediğini belirterek ayrıldı.”
3) “Kitabevimize bir kız geldi. “Beni tanıdınız mı?” dedi. Ben de tanıdığımı söyledim Allah biliyor ya bu kızcağızın kitabevine ikinci sefer geleceğini tahmin ediyordum ve öyle de oldu. Buyrun ne arzu ediyorsunuz, diye söze başladım.
O da: “Sizden daha önce aldığım ve bana okunmasını tavsiye ettiğiniz kitapları okudum ve çok beğendim.” Hollanda’dan geldiğini ve o kitaplardan ablasına da verdiğini söyledi. Bu sefer nişanlısı ile beraber gelmişti. Buraya uğramadan önce nişanlısı ona başka bir kitabevinden kitap almak istediğini söylemiş. O da Yeni Asya Kitabevinde bu kitapların bulunacağını söylemiş.

“Kitapları seçerken ben de kendilerine yardımcı olmak istedim. Madem evlilik hazırlığı yapıyorsunuz size evlilikle ilgili birkaç kitap tavsiye edeyim, dedim. Ali Ferşadoğlu’nun “EŞLER BİRBİRİNDEN NE BEKLER?”, Sebahattin Yaşar’ın “MUTLU AİLE MODELİ” kitaplarını tavsiye ettim onları aldılar.
“Bu arada, “Hz. Meryem’i çok merak ediyorum, öyle bir kitap var mı?” diye sordu. M. Ali Kaya’nın “Hz. İSA” isimli kitabını takdim ettim. Yanında yine “Hz. ALİ” kitabını aldı. Nişanlısı olan gence de Gençlik Rehberi’ni takdim ettim. O da kitabı kısa bir incelemeden sonra almaya karar verdi. Hediye kitap olarak da Hanımlar Rehberi’ni verdim.
“Bu sefer yüzü gülüyordu, geçen sefer geldiğindeki gibi bir bunalım ve sıkıntısı yoktu. Yeni bir hayata hazırlandığı ve bir arayış içinde olduğu ve aradıklarının bir kısmını bulduğu belliydi.
“Amca biz artık gidelim” dedi. Ocak ayında evleniyorlarmış, kendilerini şimdiden tebrik ederek hayırlı evlilikler diledim. Allahaısmarladık derken, “Amca ben size yine geleceğim” dedi...”

Bürolarımızın dışa açılan hizmet olaylarından birkaç tanesini sizlere sunduk. Sizde birgün böyle olaylara şahit olabilirsiniz. Yeni Asya okuyucusu olarak ilinizde mutlaka bir büronuz olsun.
Bu arada Gölcük ve Karamürsel Bürolarımız da İzmit merkez büromuz kadar eskiye dayanıyor. Onları da unutmadık. Aslında Kocaeli’nin 12 ilçesinde de olmayı istiyoruz. Şuan 5 ilçemizde büromuz mevcut. Özellikle acil olarak Gebze ve Kandıra tarafında büroya ihtiyacımız var. İnşallah en kısa zamanda açılır, ön çalışmalar devam ediyor, dualarınızı bekliyoruz.