İstanbul’un farklı üniversitelerinden gençler, Düzce’nin Hamamüstü Köyü’nde gerçekleştirlen okuma programında iman ve kardeşlik dolu verimli günler geçirdi.
“Bu zamanda en büyük bir ihsan, bir vazife, imanını kurtarmaktır...”
(Bediüzzaman Said Nursî)
İstanbul’un farklı üniversitelerinde okuyan gençler, 26 Haziran-2 Temmuz tarihleri arasında, İstanbullu ağabeylerin rehberliğinde, Düzce ilinin yıllardır okuma programlarına ev sahipliği yapan, Düzce Gölyaka Hamamüstü Köyü’ndeki misafirhanesinde istifadeli bir okuma programı gerçekleştirdi.

Deniz seviyesinden 364 metre yüksekte, Düzce’nin birçok ilçesini içine alan ovaya hâkim bu orman içindeki mütevazı Nur menziline ulaşmak için şehir merkezinden yaklaşık 35 km’lik bir yürüyüşle, Karadeniz’in fıtrî güzelliğini yansıtan patikalardan geçtik. Vardığımızda ise ıssız gibi görünen, ama hakikatte “menzil” oluşuyla manevî bir derinlik taşıyan bu mekânın civarında kısa bir keşif yürüyüşüne çıktık. Yukarı doğru ilerlediğimizde her türden nebatatla süslü, Batı Karadeniz’de pek rastlanmayan güzellikte bir vadi karşıladı bizi. Aşağıya doğru indiğimizdeyse yıllar boyunca top oynanmaktan düzleşmiş, ot bitmeyen bir alan vardı. Biz de zaman zaman bu düzlükte spor yaptık.

Müzakereli dersler
Programımıza gelmeden önce İstanbullu ağabeylerimiz Düzceli okuyucularımızla önceden görüşüp, Düzce’deki ağabeylerle hem tanışmak, hem de beraber ders okuyarak onlardan istifade etmek istediğimizi iletmişlerdi. Düzceli okuyucularımız da belirlediğimiz günler için en az iki kişiden oluşan bir heyetle bu derslere iştirak ettiler.

Ancak derslerin işleyişinde Düzce Yeni Asya okuyucularının uyguladığı örnek bir müzakereli ders seçim tekniğiyle tanıştık. Her katılımcı, Risale-i Nur’dan müzakere edilmesini istediği konuyu belirtiyor, ardından oylama yapılıyor ve en çok oy alan konu, ilgili metinlerle birlikte soru-cevap şeklinde müzakere ediliyordu. Biz de derslerimize bu sistemle devam ettik. Elhamdülillah, çok istifadeli geçti.
Program süresince Düzce’deki pek çok ağabeyin iştirakiyle müzakerelerimiz zenginleşti. Her gün en az iki ağabeyimiz çoğu zaman üç ya da dört ağabeyimiz programa katıldılar. İlk gün “Alevîlik ve Şia” konusunu müzakere ettik. Bir başka gün ise “Mehdiyet ve Ahirzaman” konulu ders yaptık. Ardından da Divan-ı Harbi Örfî müzakeresi yapıldı.
Düzce’ye gezi
Bir Cuma namazı sonrası hem Düzce’yi gezdik, hem de Düzce’deki Risale-i Nur dersine iştirak ettik. Gezi ve sosyal faaliyetler de programımızın önemli bir parçasıydı.

Bunlardan biri, bölgenin eşrafından Cem Hatipoğlu Ağabey’in organizasyonuyla gerçekleştirdiğimiz rafting serüveniydi. Ardından Konuralp ilçesine tarihî bir gezi düzenledik. Prusias ad Hypium Antik Kenti ve Konuralp Türbesi başta olmak üzere birçok kıymetli yeri ziyaret ettik. Hatipoğlu Ağabey’in tarihî bilgisi oldukça kuvvetliydi; anlatımıyla bizleri zamanda bir yolculuğa çıkardı. Akşam ise Hatipoğlu-Konuralp Konağı’nda yöresel “kasaba pilavı” ikramıyla ağırlandık. O gece, yine programa katılanların talebi üzerine “Kader” konusu müzakereli bir ders olarak işlendi. “Kıymetli kardeşlerim! Böyle dehşetli bir asırda, insanın en büyük meselesi imânı kurtarmak veya kaybetmek dâvâsıdır.” (Konferans, Bediüzzaman)

Okul döneminin yorgunluğunu attığımız, yaz aylarının başı ve evlerin yolunun iyice tatlılaştığı bu dönemde böyle bir programda bulunmak, bizler için çok kıymetliydi. Programa katılan ve bizlere kardeşlik yapan Hasanlar, Furkanlar, Velidler, Saidler, Yusuflar, Talhalar... Allah hepsinden razı olsun.

Bizlere en güzel şekilde ev sahipliği yapan, samimiyetleriyle hem kalbimize, hem aklımıza dokunan Düzce Yeni Asya Nur Talebesi ağabeylerimize de en kalbî teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah ebeden razı olsun. Okumaya gittik, okuduk. Kabre kadar da okuyacağız inşallah…

“Okumak, okumak, yine okumak. Okumaktan yorulunca, ne okuduğunu okumak veya Kitab-ı Kebîr-i Kâinat’ı okumak.” (Zübeyir Gündüzalp)
Abdullah Gündüz - İSTANBUL