İnsan Hakları Aktivisti Natali Avazyan 15-20 Temmuz sürecinde yaşanan mağduriyetleri Yeni Asya’ya değerlendirirken, “Hepimizin kanı birbirine karışmış bu topraklarda. Ben Ermeni kimliğimle ‘beni ilgilendirmez’ deyip bu zulme sessiz kalamam” dedi.
SÜMEYYE IŞIKÇI - İSTANBUL
İnsan Hakları Aktivisti Natali Avazyan 15-20 Temmuz sürecinde yaşanan mağduriyetleri Yeni Asya’ya değerlendirdi. Natali Avazyan, bu topraklarda her dönem mutlaka bir düşman üretilmeye devam ettiğini vurgulayarak, “İnsan olmak aslında sandığımızdan daha kolay. Zulme dur demek, din, dil ırk gözetmez. Hepimizin kanı birbirine karışmış bu topraklarda. Ben Ermeni kimliğimle ‘beni ilgilendirmez’ deyip bu zulme sessiz kalamam. İnsanları bir gecede evlerinden, yurtlarından, işlerinden ailelerinden; sonra da canlarından ettiler. 16-20 Temmuz döneminde yaşananlar zulümdür! Hükümet bir ‘FETÖ’ torbası oluşturup suçsuz insanları o torbaya doldurmuş, kendisi de ‘kandırıldık’ diyerek işin içinden sıyrılmıştır. Bu durum asla kabul edilemez.
Hasta insanların tedavi edilme haklarını ellerinden alıp hapishanelerde ölüme terk ettiler… Medeni Arifoğlu belki erken tedavi edilse kurtarılacakken, ömrünün son günlerinde ancak hapisten çıkabildi ve söylerken bile utanıyorum ama ölüm döşeğinde olan bir deri bir kemik kalmış adama hastanede bile kelepçe taktılar. Bu insanlık suçudur. Tarsus kapalı cezaevinde yatan Halime Gülsu, cezaevi yönetimi tarafından ilaçları verilmediği için can verdi… Bu örnekleri maalesef daha da sıralayabiliriz. Bu zulme sessiz kalmak insanlık suçudur. Hapishanede anneleriyle birlikte kalan çocuklar var. Çoğu gözünü orada açtı ve dış dünyayla ilgili hemen hemen hiçbir şey bilmeden büyüyorlar. Erkek çocukları için rol model alacakları bir babaları yanlarında değil maalesef. Bu tür şeyler çocuklar için çok ciddi travmalar. Bu yaştaki çocuklar nasıl daha iyi eğitim alır, nasıl daha da sosyalleştirebiliriz diye düşünmemiz gerekirken, biz onları hapishaneden nasıl kurtarabiliriz onu konuşuyoruz maalesef.. Aslında onlar da biliyorlar bu insanların suçsuz olduğunu ama hırsları ve nefretleri o kadar büyük ki koltuk sevdası uğruna yaktılar tüm bu canları.”
AHMET SON DAKİKALARDA BİLE BABASINI SAYIKLADI
Babası hapisteyken kanserden ölen Ahmet Burhan Ataç’la bu mağduriyetleri tanıdığını ifade eden Avazyan, “Kara Efem Ahmet benim düşüncelerimi, Müslümanlara olan bakış açımı değiştirdi. Dünyaya farklı gözlerle bakmayı o öğretti bana. Annelerinin, babalarının ‘günahlarını’ çocuklarından çıkardılar. Ahmet’in de Selman’ın ölümüne göz yumdular... Ailelerine ihtiyaç duyan çocukları ailelerinden ettiler. Kendisini ‘Müslüman’ olarak nitelendiren bu insanlar o günahsız çocuk için bir duayı çok gördüler.” dedi.
YUSUF’U BU HASTALIKTAN ANNESİNİN VARLIĞI KURTARIR
Natali Avazyan Yusuf Kerim hakkında, “Yusuf Kerim... Canım kuzum. Videolardaki ‘anne’ diye bağırışları kulaklarımdan hiç gitmiyor. Bir kadını evladından bu şekilde ayrı bırakamazsınız, bir bankaya para yatırmak terör suçu sayılamaz. Kara para aklayanların, uyuşturucu baronlarının, mafyaların çocukları en lüks hayatı yaşarken, suçsuz bir kadını evladından ayıramazsınız. Bu ne Allah’ın kitaplarına sığar ne de hukuk kitaplarına” dedi.
MUHALİFLERİN AĞZINDAN ÇIKAN NEFRET SÖYLEMİ ZALİMLERİN ATEŞİNE ODUN ATMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAZ
Natali Avazyan yaşanan mağduriyetlerin çözümüne ilişkin şunları kaydetti: “Muhalif kesim ‘FETÖ’ nefret söylemini bırakmadığı sürece bu mağduriyet bitmez. Siyasiler on binlerce KHK mağduru insanı kucaklamadığı sürece bu mağduriyet son bulmaz. Başta söylediğim gibi, önce nefret söylemini bırakıp bu insanların sıkıntısı dinlenmelidir. Biz Anadolu’yuz, farklı düşünüp farklı ibadet etsek de aynı sofrada oturup aynı tabaktan yemek yeriz. Bizi biz yapan bu! Son olarak özellikle kendini muhalif diye nitelendiren insanlara seslenmek istiyorum. Lütfen, sizin ağzınızdan çıkan her ayrıştırıcı söz, her nefret söylemi bu zalimlerin ateşine odun atmaktan başka bir şeye yaramıyor. Televizyonlara çıkıp ‘FETÖ taktiği’, ‘FETÖ kumpası’ gibi söylemler yerine yukarıda sıraladıklarımın hiçbir suç teşkil etmediğini dile getirin. Bu suçsuz insanları ancak böyle anlayabiliriz.”