Ergenekon davasını sonuçlandıran mahkeme, gerekçesini açıkladı: Silahlı terör örgütü kontrgerillayı yargıladık.
Derin devlet ilk kez yargılandı
13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16 bin sayfa ve 3 kitap halinde yazdığı gerekçede, hiç kimsenin bugüne kadar varlığından şüphe duymadığı, fakat hiçbir zaman yargılanamayan örgütün ilk kez yargı önüne getirildiği belirtilerek, “Geçmişten bu yana değişik isimlerle bilinen, kabul edilen, eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verildi” denildi.
Sanki hiç darbe olmamış!
“Türk ordusuna büyük bir buhtan yapıldığı iddia edilmiş, sanki Türkiye’de hiç darbe olmamış, hükümetlerin görevi sekteye uğratılmamış gibi bir yaklaşım sergilenmiştir. Oysa ülkeyi darbeye götüren süreçte gelişen acılarla dolu olaylar ve bu olayların ardından gerçekleşen müdahalelerin izleri hâlâ tam olarak silinememiştir. Bu gerçekliği kim görmezden gelebilir?”
DARBE İZLERİ SİLİNEMEDİ
Ülkeyi darbeye götüren süreçte gelişen acılarla dolu olaylar ve bu olayların ardından gerçekleşen müdahalelerin izleri hâlâ tam olarak silinemediği kaydedilen gerekçeli kararda, şöyle devam edildi: “Bu gerçekliği kim görmezden gelebilir. Buna karşın sanıkların özellikle belli bir kısmının gerek telefon konuşmalarında, gerek yazılarında ve gerekse savunmalarında 1960 askerî darbesini, bir devrim olarak değerlendirdikleri, bu tür bir müdahalenin gerçekleşmesini açıkca ifade ettikleri, ordu millet el ele biraraya gelmesiyle ordunun gidişata dur demesi gerektiğinden bahsettikleri görülmüştür. Bunun yanında Ergenekon Terör Örgütü’nün gerek yönetici ve gerekse üye konumundaki hemen hemen tüm mensupları ülkede bir askerî müdahale veya darbe ortamının oluşmasını istemekte, hatta memleketin kurtuluşu için bunun olmazsa olmaz olduğunu düşünmekte ve yaptıklarını bir Kuva-yı Milliye Harekâtı olarak değerlendirmektedirler. Dosyada bu tür yüzlerce delil mevcuttur. Sanıklar bu kastlarını, hem nefret ve şiddet içeren söylemleri hem de eylemleriyle açıkca ortaya koymaktadırlar. Hatta bazı sanıklar sözkonusu bu yöndeki isteğin ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün şiddete ve nefrete çağrı olarak kullanılması durumunu korumamış ve hatta değil şiddete çağrıyı, ifadeler şiddete çağrı içermese dahi, yapılmış bir terör eylemini doğru bulmayı ifade etmenin de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtmiştir.”
Sanki Türkiye’de hiç darbe yapılmamış
Ergenekon Dâvâsı’nın gerekçeli kararında, “Ergenekon” isminde, “Gladyo/kontrgerilla yapılanmasına karşılık gelen silâhlı terör örgütü” olduğu sonucuna varıldığı belirtildi.
Ergenekon Dâvâsı’nın yaklaşık 16 bin 600 sayfalık gerekçeli kararın “önsöz” bölümünde, kararın sistematiğine ilişkin açıklamalar yer aldı.
Duruşmaların 20 Ekim 2008’de başlayıp 5 Ağustos 2013’te sona erdiği ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi:
“Bu yargılama sonunda, Ergenekon diye bir örgüt olduğu, bu örgütün yapısı, eylemleri ve belgeleri dikkate alındığında mevcut yasalara göre silâhlı bir terör örgütü özelliği taşıdığı, bu silâhlı terör örgütünün bir derin devlet yani Gladyo/Kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği, mensupları arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu sonucuna varılmıştır. Toplumda geçmişten bu yana Ergenekon ismi dahil değişik isimlerle bilinen, kabul edilen ve eylemleri şikâyet edilen ‘derin devlet yapılanması’ hakkında ilk kez bir yargı kararı verilmiştir. Yapılan yargılamada sanıklar hakkında, gerek Ergenekon Terör Örgütü üyeliği gerekse işledikleri sair suçları nedeniyle cezalandırılmalarına karar verilmiştir. Sanıkların işlediği sabit görülen sair suçların en önemlisi, ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme (hükümeti cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme)’ suçudur.”
Kararda, askerî darbelerin öncesinde toplumun buna hazırlandığı ve büyük mağduriyetler yaşanmasına sebep olduğu aktarıldı.
Yapılan savunmalarda, Ergenekon Terör Örgütü’nün faaliyetlerinden dolayı sanıkların suçlandıkları hususu görmezden gelinerek, “Türk ordusuna büyük bir bühtan yapıldığı”nın iddia edildiği kaydedilerek, “Sanki Türkiye’de hiç darbe olmamış ve hükümetlerin görevi sekteye uğratılmamış gibi bir yaklaşım sergilenmiştir” denildi.