Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Mehmet Âkif Ersoy
Geçen hafta mail adresime, sesimizi duyurun diyen, yüzde sekseni öğretmen ve mağdur olan kimselerden feryatlar ulaştı.
Büyüklerin bir söyle bin ah işit dedikleri gibi, hepsinin feryatlarına tercüman olmak için, bu köşemizi haftalarca bu konuya ayırmamız gerekiyor. İnanınız bazılarını okurken ağladım. İnşaallah en kısa zamanda hukuk yolları açılır da masumlar kurtulur, suçlular cezasını bulur. Memleketimizi yıllarca geri götüren son ihtilâl teşebbüsünün asıl faillerinin bir an önce bulunup en ağır cezaların bir an önce verilmesini acele bekliyoruz.
İkinci bir mağduriyet haberimiz İstanbul’daki bir cezaevinden. Ramazan ayına yaklaşırken her ay dergi gönderdiğimiz cezaevlerindeki mahpus kardeşlerimize, bizden, gönderdiğimiz listeden kitap isteyebileceklerine dair bir mektup gönderdik. Çeşitli cezaevlerinden kitap isteyen mektuplar geldi. Gelen kitap isteklerini elimizden geldiğince gönderdik. Bahsettiğimiz cezaevinden de kitap isteyen mektuplar vardı. Cezaevi idaresi aldığı kararla dergi ve kitaplarımızı kabul etmedi.
Bu keyfî uygulama devam ederken, bu cezaevinden kitap isteyen mahkûmlardan birinin küçük kızı telefon etti. “Babama göndereceğiniz kitapları bize gönderin, ziyaret günü biz götüreceğiz, babamın selâmı var.” dedi. Sevindim, bir hizmeti daha neticelendirmiş olacaktık. Ben yine de bir araştırayım dedim. Karşıma cezaevi idaresinin, ziyaretçilerden de (yakın akrabalar) hiçbir yayın kabul etmediğini öğrendim. Demokratik ülkeler bu uygulamaları duysa ne der acaba?
Şimdi yazımızın elverdiğince mağdur kimselerin maillerinden kısa kısa cümleler aktarmak istiyorum.
“2 Eylülde eşi ile birlikte ihraç edilen bir öğretmenim. Bir çocuğum var, eşim de ikiz hamile. Çalışmam lâzım, bizim gibi mağdur insanları savunmanızı rica ediyorum.
Serkan Uzac.”
“Önce kendim, 3 Ekim’de de polis olan eşim ihraç edildi. Bir sürü kredi borcu ve yediğimiz damga ile ortada kaldık. İki buçuk yaşında kızım var ve üç aylık hamileyim. Stresten bebeğimi kaybetmem an meselesi.
Fadime Tuğba Tok.”
“İhraç sebebimin o tarihlere denk gelen banka hesabım olduğunu düşünüyorum. Faizsiz katılım bankası diye açtığım 1478 TL’lik hesap vatan haini olmama yetti. Hakkımda araştırma yapılsın, herhangi bir bağım bulunursa idam olmaya razıyım.
Filiz Çelik.”
“Çevremizde herkes rızkı veren Allah’tır diyor. Ben ve benim gibi birçok insanın endişesi rızkı bulamamak değil, üzerimize sürülen bu leke ile yaşamanın çok acı verici olmasıdır.
Bekir Onat.”
“Ben ve ailem açısından maddî manevî anlamda telâfisi imkânsız zararlar söz konusudur. Bünyamin Hoca.”
“1 Eylül’den itibaren defalarca intiharı düşündüm, hâlâ da düşünmekteyim.
Aziz Filiz.”
“Bugün A sendikasına bu durumu yöneltenlerin yarın başka bir sendikayı aynı şekilde değerlendirmeyeceği ne malûm. Abdulaziz Yumuşak
Adana-Seyhan.”
“KHK mağduruyuz. Bir an önce bu yanlıştan dönülmesi için lütfen ses verin. Babam esnaflıktan kalma banka kartı yüzünden tutuklandı. Artık dayanamıyoruz. Sivil ölüme mahkûm edildik. Cezaevlerinde suçlar kesinleşmediği halde psikolojik baskı görüyorlar. İçeriye okumak için kitap alınmıyor ve aylık açık görüşler verilmiyor.
Elif Öztürk.”
“İhraç olmamın üzerinden 43 gün geçti. Sabahları kalktığımda bir boşluk var. Bir öğrenci gördüğümde gözlerim doluyor. Okul zili çaldığında duraksıyorum. Hayatım karardı resmen. Bundan sonra selâmımı almayacak amcamı mı, yoksa ihraç kararını duyup da kızı vermekten vazgeçen karşı tarafın durumunu mu anlatayım? Bir sürü masraf yaparak başladığım yüksek lisansı bırakmak durumunda kalmamı mı. Daha 31 yaşındayım, resmen hayatım karardı.
Hilmi Bilgiç.”
“Kocam tutuklanalı 77 gün oldu. Ben ev hanımıyım. Evim kira, ev sahibim evden çık diyor. Konya’ya ailemin yanına gittim. İki tane kredim var. İki oğlum var. Bankalar habire tebligat gönderiyorlar. Dayanacak gücüm kalmadı. Maddî manevî çöktük. Çocuklarım babalarının kıyafetleri ile uyumaktalar. Ne olur bize yardım edin. Betül Ok.”
Liste bu şekilde uzayıp gidiyor? Allah sabır versin. İnşaallah bir an evvel memleketimiz normal demokratik hayata döner, suçlular cezasını çeker, masumlar da normal hayatlarını yaşamaya başlar.
Mağdur olan bu kimselerin acilen manevî desteğe çok ihtiyaçları olduğunu gönderdikleri maillerden anlıyoruz. Yarıdan fazlasının adresleri maillerinde var. Gazetemizde reklâmında ilân ettiğimiz Kur’ân eczanesinden MANEVÎ İLÂÇLAR PAKETİ’ni sizlerin adına ulaştırabiliriz.
NOT: Geçen haftaki mektuptaki ihtiyacı karşılamak isteyen okuyucumuz adına, kendi imkânımızla ihtiyacı karşıladık. Acilen taahhüdünü bekliyoruz. Cuma günü son gün.