Risale-i Nur’un her hakikatini büyük bir özen ve hassasiyetle hayatına taşıyan Nur Talebeleri birer canlı mektup hükmündedir. Bu sebeple satırdan okuduğunuz hakikatleri onların hâl ve hareketlerinde de aynen temaşa edebilirsiniz.
Kabul, tasdik ve tatbik hususunda yüksek bir gayrete, mükemmel bir ciddiyete sahiptirler. Eserlerden okuduğu dersleri hayatı ile de okuyan bu Nur Talebeleri, gittikleri her yere canlı bir mektup olarak hakikatleri taşırlar. Bu talebeler kıymetli cevherlerle dolu bir hazine olduğundan her zaman kendilerini göstermezler. Görünüp bilinmemeleri hizmetlerinin büyüklüğündendir. Hizmeti o kadar öne çıkarmışlardır ki kendi şahısları görünmez olmuştur. Sürekli yeni bir hizmet teşebbüsündedirler. Bu teşebbüsleri sessiz, sedasız, gösterişsiz, fakat ihlâs sebebiyle bir o kadar tesirli girişimlerdir. Kemiyetin değil keyfiyetin peşinde giderler. İmanı kurtarmak esası üzerine gittiklerinden öncelik iman dersine muhtaç olanlara ulaşmaktır. Bu hedef ve gaye değişmez ve değiştirilemez bir önceliğe sahiptir. Ancak diğer vazifeler de ehemmiyet sırasına uygun olarak ihmal edilmez ve yok sayılmaz. “Kardeşimiz Hasan Âtıf, hakikaten Risale-i Nur’un hizmetine pek çok lâyık ve müstaittir. Müstesna hattıyla beraber ihlâsı, irtibatı, alâkadarlığı, ciddiyeti, sadâkati dahi mükemmeldir. Cenâb-ı Hak onun emsalini çoğaltsın. Bu kardeşimizi yirmi mektup yerinde, size canlı bir mektup olarak gönderdik.” (Kastamonu Lâhikası)
Canlı bir mektup hükmündeki Nur Talebelerini farkı edip okuyabilenlere ne mutlu.