Dostların arası açılmakta. Uzun yıllar samimî bir hava içinde bir ömür geçirdikleri halde, son yıllarda bazı yanlış değerlendirmeler yüzünden telâfi edilemeyecek kırgınlıklar, hatta düşmanlıklar meydana gelmektedir. Her zaman, fitnesinden Allah’a sığındığımız Deccal’ın ağına düşmekteyiz.
Bunların başında maalesef siyasî değerlendirmeler gelmektedir. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, siyasete ait bir çok görüşü eserlerinde bildirmiştir. Bunlardan birisi de mühim ve müthiş şahısların Âlem-i İslâmda zuhur ettiğini ifade ederken, “onların zamanına yetiştiğinizde siyaset canibiyle onlara galebe edilmez” hükmünü hadis-i şerifi ışığında, Nur Talebelerini ikaz etmiştir.
Siyasal İslâm dedikleri hayali görüşlerden İslâm dünyasının bilhassa Arap dünyasının ne kadar zarar ettiği bilinen bir gerçektir. Müslümanlara her zaman düşmanlık besleyen bazı devletler “İslâm âleminde artık sınırlar değişmeli” diyor ve bazı akıldan yoksun kimseler de bu kasıtlı ve sakat görüşe sahip çıkıyor. Ve işin en enterasan tarafı, otuz yılı aşan bir zaman diliminde, hayalî bir görüşe sarılmakta ve siyasetten birşeyler beklemektedirler. Bu hususta bazı hatıralar geleceğe ışık tutabilir.
Yıl 1969. Seçimlere çok az bir zaman kala biz Buca Kaynaklar’da Fethullah Hoca ile birlikte okuma programındayız. O sıralarda Konya’dan bağımsız adaylığını koyan Necmettin Erbakan gelmek istediğini bidirdi ve misafir ettik. Sohbetimizin mevzusu siyaset idi ve İzmir bağımsız adayını desteklememizi istiyordu. Kendilerine ne yapmak istediklerini sorduğumuz zaman “TBMM’ye İslâmî meseleler geldiğinde onları müdafaa ederiz” diye zararsız bir çalışmadan bahsetti ve hiçbir şekilde parti kurmayacağını ve kurulacak partilerin sağ kitleye zarar vereceğini söyledi.
Fakat ne yazık ki, seçimlerden yaklaşık üç ay sonra Millî Nizam Partisi’ni devreye soktu. Merhum Zübeyir Ağabey’in de karşı çıktığı bu sakat görüş maalesef bazı çevrelerde revaç buldu. Fakat Risale-i Nur cemaatinin ekseriyeti bu görüşü benimsemedi ve tavır aldılar. Ne yazık ki bugün o kardeşlerimiz sanki hizmette tutunacak bir şey gibi dört elle siyasete sarılmaktadırlar.
“Siyaset cereyanları sizi tefrikaya atmasın” diyen Üstadımızın sözlerini ve birçok uyarılarını nazara almayarak her zaman ihtiyaç duyduğumuz tesanüdümüzün sarsılması pahasına bu sakat görüşte ısrar etmektedirler.
Burada Yeni Asya Gazetesinin tavizsiz görüşlerinin kıymeti çok iyi anlaşılmalıdır. O halde “herkes Yeni Asya okusun” derken İttihad’dan başlayarak ve çıktığı ilk günden itibaren okuyup istifade ettiğimiz gazetemiz Yeni Asya için kaleme aldığım son şiirimi takdim ediyorum.
Yeni Asya özlenen sevdadır
Her gün her dem gönüllere Nur’u götürür,
YENİ ASYA özlenen sevdadır kardeş.
Cihad devam eder devr-i Âdem’den beri.
Bu hiç bitmeyecek bir dâvâdır kardeş.
Yeni Asya bayrağı dalgalansın diye,
Nurlardan geldi bize bu büyük hediye,
İftira ve gıybetleri almayın hiç ciddiye
Bu bayrak kaleden inmesin kardeş.
Her dem çağlayan bir ırmağın sesidir bu,
Kırk altı yıldır çınlayan Üstad’ın sesidir bu,
Daima çalınan bir ilâhî bestesidir bu,
Fedailer olmanın zamanıdır kardeş.
Belâ sağnak sağnak yağsa semadan,
Çekilmedi YENİ ASYA cevri cefadan,
Bize hayır gelmez hiç zevki sefadan,
Ağlasam gözyaşlarım devâdır kardeş.
Vur kazmayı Ferhat gibi delinir dağlar,
Nur bahçesinde şimdi yeşerdi bağlar,
YENİ ASYA ile coşkun ırmaklar çağlar,
İstediğimiz makbul duâdır kardeş.
YENİ ASYA’da Nur’u görmüşüm,
O Nur için şu yollara düşmüşüm,
Nur Üstadım’ın ellerini öpmüşüm,
Ümitvar ol gelen bahardır kardeş.