"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çürük ipliğe dizilen hülyalar

Hasan YÜKSELTEN
05 Temmuz 2011, Salı
“Beşikten başlayıp mezara kadar Allah’ım yol boyunca bırakma ellerimi düşerim sonra Allah’ım niçin halkettinse beni kalbime iyice söyle bırakma ellerimi”1

Yaz ortasında rahmet yağmurlarıyla ıslanan boş bir mezar... Birazdan misafir edeceği mevtayı bekliyor... Mezara doğru yaklaşan cenaze arabası uzaktan gözüküyor. Ortamda sükunet havası hakim. Vefat edenin dindar bir insan olmasının tesellisi var simalarda. Ölümün soğuk yüzü, yaz ortasında soğuk bir gün gibi çarpıyor yüzlere. Ölüm yine hatırlatıyor kendisini.
Bir müddettir yolum Maslak’tan geçiyor her gün. ‘Keçinin sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş’ misali, her gün gökdelenlerin içinde buluyorum kendimi. Her sabah önce Zincirlikuyu mezarlığının önünden geçiyoruz. Mezarlığın kapısında kocaman yazıyor: ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ diye. Her sabah ölümü hatırlamak, güne ölümle başlamak ne kadar güzel. Mezarlıktan biraz ilerideyse İstanbul’a bir demir çubuk gibi saplanan, Avrupa’nın en yüksek gökdeleni olduğu söylenen bina karşılıyor bizi. Mezarlık manzaralı bir gökdelen... Hayatla ölüm her zaman olduğu gibi yine iç içeler.
Yahya Kemal İstanbul’un nüfusunu soran Avrupalıya: “Biz yerin altındakilerle beraber yaşarız.” demişti bir zamanlar. Zincirlikuyu, Karacaahmet, Eyüp Sultan gibi istisnalar olsa da, bugün mezarlıklarla pek iç içe değiliz malesef. Ölümle ve ölülerle pek fazla bağlantımız kalmadı. Bundan dolayıdır ki, gündemimiz hep dünyevî... Hani Filozof Rıza Tevfik, başka makamda da olsa;
Divane sen değil meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz...
der ya...
Dünyevî hedefler de bana bu mısraları hatırlatır. Ne zaman kopacağını bilmediğimiz, ama kopması kesin olan çürük bir ipe hülyalar dizip durur insan. İstikbal endişesi uğruna çabalayıp durur. Çabalamalı da... Ancak unutmamalıyız ki, bu dünya zahmet yeridir, ücret yeri değil. Cenneti burada değil ahirette yaşayacağız. O yüzden dünyevî hülyaların yanında uhrevî hülyaları da olmalı insanın.
Meselâ Münker ve Nekir’i kolayca cevaplayabilme hülyası...
Meselâ Sırat’tan son sürat geçebilme hülyası...
Meselâ kabrinin cennet bahçelerinden bir bahçe olması hülyası...
Meselâ amel defterini sağından alma hülyası...
Hepsinden öte, rıza-i ilâhi’yi kazanabilme hülyası...
Yahya bin Muaz; ‘’Ölümü bir tabağa koyup çarşıda satsalardı, âhiret ehli, başka bir şeye bakmayıp onu satın alırlardı’ der. Ölümün hayatımızdan bu kadar uzak olduğu bir zamanda, ölümün akıllara gelmesinin bile istenmediği bir çağda, bizler ölümü satın almayı isteyenlerden miyiz acaba? Ahiret ehlinden olabilirsek neden olmasın?
Yaz ortasında yağmurlu, soğuk bir gün. Hüzün yağıyor toprağa. Tabut açılıp mevta kefeniyle mezara indiriliyor. Gözyaşlarına karışan yağmurla birlikte toprak kucaklıyor bedenini. Tahtalar konuyor. Toprakla üstü örtülüyor. Hüzünlü bir şarkının nağmeleri gibi, ömrünün son müziğini çalarcasına mezarın üstüne vuruyor yağmur taneleri. Ardından Fatiha’lar, Yasin’ler okunuyor... Mezara kadar gelip mevta için son görevlerini yapanlar, yine dünyaya dönüyor, mezarlığı terk ediyor. Artık kabrinde yalnız başına mahşeri beklemekte olan mevta içinse, dünyanın çilesi, ıztırabı, sıkıntısı oracıkta bitiyor.
“Bohçam boş,
Öteberim eksik,
Azığım kuru,
Canım aç…
Yüzüm sana çevrili
Adımım sana
Irmaklarına
Bir lokma suyla geldim,
Su denmez
Kabul ola, affola!”2
Dipnotlar: 1,2. Cahit Zarifoğlu

Okunma Sayısı: 8763
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı