Her parti için esas olan bir misyon, bir de vizyon vardır. Misyon o partinin kimyası, DNA’sı, RNA’sı ve kimliğidir. Vizyon ise partilerin makyajı, süsü, fantezisi, numarası ve aldatmacasıdır. Daha net ifadeyle menfî siyasetçilik, zehri altın kupa içinde sunma maharetidir. Misyonları onların zehirleri, vizyonları da altın kupalarıdır. Bediüzzaman’ın bu sebeplerden dolayı Allah’a sığındığı siyaseti ve temsil eden partileri misyon ve vizyonlarıyla anlatabilmek için bazı tasnif ve tasvirlerde bulunmak istiyorum.
Bediüzzaman’ın, siyasî anlayışlarından dolayı, Allah’a sığındığı partiler:
CHP: Misyonu dinsizlik ve din düşmanlığı, vizyonu halkçılık. Bu partinin zehiri dinsizlik, altın kupası halkçılıktır. Kurucusu, 1930’lardaki bir röportajda “Benim dinim yok, bütün dinler denizin dibini boylasın istiyorum” demiş. CHP’liler de bu çizgiden taviz vermeden dolu dizgin gitmişlerdir. Tabir-i caizse tilkinin 99 türküsünün de tavuk üzerine olması gibi, nakaratlarla her fırsatta bu menhus zihniyeti farklı dillerle seslendirmek- tedirler.
MHP: Misyonu ırkçılık, vizyonu milliyetçilik. Yani zehri ırkçılık, altın kupası milliyetçiliktir. Bozuk kısmı, ırkı dinin yerine koymaktadır. Bu misyonu terk eden Muhsin Yazıcıoğlu’nu istisna tutarsak temsilcileri olarak Nihal Atsız’ı zikretmek gerekir.
Siyasal İslâm partileri: Misyonu siyaset, vizyonu sözde şeriat. Bunlar MSP ve türevleri olan partilerdir. Çok isim değiştirdikleri için bugünkü versiyonunu idraklerinize havale ediyorum.
“Peki çözüm nedir?” denirse, işte en etkili çözümü yine Üstad Bediüzzaman’da buluruz. Tıp literatüründeki “Doğru teşhis tedavinin yarısıdır”kabilinden izaha çalışalım.
Madem Üstad, Avrupa’dan gelen cereyanlardan birinin müsbet olduğunu söylüyor; işte biz de onu bulup anlamaya gayret edeceğiz. Evet, o da demokrasi ve bir zamanların Demokrat Partisi’dir. O, bilakis Batı’yı âlet-i lâya’kıl ettiği için, Batı onlara karşı yerli piyonlarına kaç defa darbe yaptırmıştır.
İşte onun için olsa gerek Üstad Bediüzzaman, gerçek bir demokrasi için, mealen, “Dört mezhepten İslâm’a en uygun sistem olduğunu isbata hazırım.” diyor. (Bkz. Münazarat).
O hâlde şu demokrasiyi biraz daha analiz edip anlamaya çalışalım. Demokratlar, dahilde hukukun üstünlüğü ve millet iradesiyle meşruiyet kazanır.
Yani onların misyonu: Haklıya hakkını vermek, müsademe-i efkârdan dâne-i hakikat çıkararak maşerî vicdanı adil seçimlerle rahatlatmaktır.
Vizyonu: Hürriyet ve hukukun üstünlüğüdür. Yani onlar meşruiyetçi ve meşrutiyetçi olup, hukukun üstünlüğü ile meşruiyet kazanır ve millet iradesi ile hareket ederler. Bilâkis haricî âlet-i lâya’kıl ettikleri için Batılılar kendilerine her fırsatta ihtilâl yaptırmıştır.
Hatta Batı kaç defa iktidarı onların elinden alıp CHP ve benzeri menfî ideolojilere teslim etmiştir. Bugünkü bütün sıkıntıların da sebebi odur.
Hakikî vukuatı kaydeden tarih, bu gerçeği de kaydetmelidir.
Vesselâm.