"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dinî cemaatler aslî vazifelerine dönmeliler

Şükrü BULUT
29 Ağustos 2025, Cuma
Tanımlar çok önemlidir.

Dinî cemaat tanımını doğru yapamadığımızda, münafıklığa bürünmüş Marksist/Kemalistler, kırk senedir körükledikleri korku, baskı ve rüşvet çarklarını devam ettirerek cemaatleri aslî vazifelerinden koparabilirler. Yapmaları gerekenleri burada saymamız mümkün değil… Kendi ifadeleriyle; “Emr-i bi’l-m’aruf Nehy-i anil-münkeri” (güzele teşvik ve kötülükten kaçındırma) vazife olarak sosyal hayatımızın bütün karelerine teşmil edebiliriz. Müracaat edecekleri kaynaklar; insaniyetin temel değerlerinde ve İnsaniyet-i Kübra olan İslâmiyetin pratiğinde mevcuttur. Buna kısaca Sünnet-i Seniyye de diyebiliriz.

Sosyal hayatımızın kanamakta olan yarası, yangını, kaybolan geleceğimizi ve insanlığımızın öncelikli problemini kime sorarsanız; ahirzaman boyutunda, bize ecnebî yetişmekte olan çocuklarımızı ve dolayısıyla gençlerimizi söyleyeceklerdir. Daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi, yaşadığımız zaman dünden o kadar farklı ki… Çocukları doğuran ebeveynleriyle aralarındaki taaccüp, Ashab-ı Kehf’in şaşkınlığından da öte… İnsanlığımızın; aile, gelecek nesiller ve gençlik hakkında, karar kavşağına yaklaştığını düşünüyoruz. Ebeveynlerini kabul etmeyen, onlara hayatı Cehenneme çeviren, vatan/millet mefhumlarını tanımayan; yeme/içme, giyim ve çoğalma cihetleriyle Allah ile savaşan “Sosyal Marksistlerin” safındaki ekseri çocuklarımızla yabancılaşma noktasına yaklaştık. Gaybı gösteren ilimler eşliğinde doğacak çocuğun; eşkıya, terörist, anne/baba katili, vatan haini ve ırz düşmanı olacağı ebeveyne doğumdan önce söylenseydi, doğururlar mıydı? Mübalağa ettiğimi zannedenler; iki yaşından itibaren tutundukları makinalara yüklenmiş programlarla büyüyen çocukların gençlik hikâyelerini ve kriminal hayatlarını araştırabilirler. İnsanın kudsiyeti, hayatının dokunulmazlığı, eşref-i mahlukat oluşu yalnızca İslâmiyet’te esastır. Başkalarının hayatına zarar vermemişlerden birisinin canının tüm insanlığın canı kadar kıymetli olduğunu, prensip olarak Kur’ân söyler ve Peygamberimiz (asm) de tatbikini gösterir.

İnsanlığın çocuk ve gençlik telâkkilerini, dinî cemaatlerimiz daha iyi bilirler. Zira meslekleri insaniyet…  Dinî cemaatlere çağrımız; insan merkezli eğitime dönmeleri… İnsanlığın çekirdeği olan aileye ve ailenin biricik meyvesi çocuğa… Onların ne yaptıkları, imkânları, fukaralık ve zenginlikleri, dergâhları, popülizmi esas alan dernekleri/partileri, medreseleri ve sosyal faaliyetlerinden öte; kanamakta olan ölümcül bir yara var. Ve ilkyardım vazifesi de dinî cemaatlerin…  İsterlerse  ücra  mezralara, isterlerse megakentlerdeki varoşlara gitsinler; oralarda manen can çekişmekte olan gençleri göreceklerdir. Türkiye’mizin, milletimizin geleceği ve vatanımızın yegâne bekçileri çocuklarımızı…

Kemalist münafıklar da bilsinler ki, gençlerin manen beslenmeleri bin seneden beridir, dinî cemaatlerin gayret ve fedakârlıklarıyla olmuş. Maveraünnehir, Türkistan, Selçuklu ve nihayet Osmanlı medeniyetlerinde olduğu gibi. Şartlar değişse de hakikat değişmiyor. İnsanı, fıtratı, çocuğu, genci ve aileyi Kur’ân’dan öğrenmemiş Marksist Freudistlerin tükenmekte olan gençliğimize verebilecekleri bir şeyleri yoktur. Bütün ümitler; Kur’ân ve sünneti bildiklerini iddia eden dinî cemaatlerde odaklanıyor. 12 Eylül felâketi çok şeylerimizi tahrip ettiği gibi dinî cemaatlerimizi de siyasete bulayarak tahrip etti. Nakşî geçinen Turgut Özal’dan İmam-Hatipliliği istismar eden R. Tayyip Erdoğan’a kadar… Vitrine yerleştirilen dindar görünümlü idarecilerle dinî cemaatlerin özlerine, ihlaslarına, siyasetüstü duruşlarına ve istiğnalarına müdahale etti, 12 Eylül süreci. Farklı bir yazının konusu olsa da; cemaatlerimize acilen aslî vazifelerine dönmelerini tavsiye ediyoruz.

Yurdumuzun ciğerlerini yakan orman yangınları; hayatlarının meyveleri olan yavrularını kaybeden annelerdeki yürekyangınlarını geçebilir mi? 2025 yılını “Aile Yılı” ilân eden hükümet, bütün yangınlar karşısında vatana ve anneye faidesizce çaresizliği oynamaya devam etsin...  

Zaman gösterdi ki cemaatlerimiz siyaseti değil;  pişdarları Bediüzzaman’ı dinlemeliydiler… “Sen şuna buna niçin sataştın? diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?”

Okunma Sayısı: 1819
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rehanur

    30.8.2025 09:26:32

    Yazarımızın dikkat çektiği nokta son derece önemli. Birçok çevre, dinî cemaatleri hâlâ medrese konseptiyle tasavvur ediyor olabilir; fakat bunun bugünün pratiğinde neye tekabül ettiğini yeterince bilmiyorlar. Bu noktada özellikle Risale-i Nur camiası, hem tarihinden hem de Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşantısından ve eserlerinden hareketle çağımıza hitap eden yeni konseptler ve pratikler ortaya koymalıdır. Böylece cemaatler, hem aslî vazifelerine dönmüş hem de topluma yön verecek canlı bir rehberlik sunmuş olurlar. Rabbim cemaatlerimizi hakiki manada Kur’ân ve sünnet çizgisinde hizmet eden, ihlâs ve tesanüd ile yol alan topluluklar eylesin.

  • Ergin Akın

    30.8.2025 06:17:29

    Zaman cemaat zamanı demiş üstadımız. Kişi tek başına hiç bir sosyal meselede başarılı olamaz. Çocuk terbiyesi her türlü zaten cemaatle olmalı.....

  • Mehmet Türeli

    29.8.2025 18:25:06

    Cemaatler de daha yakın olan bir hadiseden ders almıyorlar. Hükumet ne istediler de verdiğine menfaat çatışması olduğu anda o cemaate yakından uzaktan bağlı olan suçlu suçsuz hepsi terör damgasını yiyerek ceza çekiyorlar. Diğer cemaatler diyebilirler mi biz onlar gibi değiliz. İhsan alan emir de alır. Hükumetin İsrail’e yaptığı yardımları ve uygulanmadığı ambargoyu eleştirebilirler mi. Üstad Menderese bile uyarı mektubunu göndermiş.

  • cafer

    29.8.2025 15:30:50

    tabana kulak tıkamakla olmaz. müntesiplerine kulak tıkamakla hiç olmaz. uyarılara, yazılara, ikazlara duyarsız kalmakla hiç olmaz. dolayısı ile önce Dolayısıyla yönetim kurulları ve komisyonları da asli vazifesine dönmeli... bu yorum yayınlanmıyor ise yayınlamayan da ...

  • Hilmi Yeni

    29.8.2025 14:50:11

    Bu mühim yazısından dolayı Şükrü Bulut'a ve kıymetli yorumundan dolayı Osman Yıldırım'a teşekkür ederim, Allah razı olsun.

  • S.topuz

    29.8.2025 14:23:40

    "Ey bu vatan gençleri! Firenkleri taklide çalışmayınız! Âyâ, Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adavetten sonra, hangi akıl ile onların sefahet ve bâtıl efkârlarına ittiba edip emniyet ediyorsunuz? Yok! Yok! Sefihane taklid edenler, ittiba değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip kendi kendinizi ve kardeşlerinizi i'dam ediyorsunuz. Âgâh olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittiba ettikçe, hamiyet davasında yalancılık ediyorsunuz!.. Çünki şu surette ittibaınız, milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzadır!.. هَدٰينَا اللّٰهُ وَ اِيَّاكُمْ اِلَى الصِّرَاطِ الْمُسْتَق۪يمِ (Allah c.c. sizi de, bizi de Sıradı-ı müstegîm'e eriştirsin.)" Amiiin. Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar - 120 - 😢🇹🇷😪🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Kadir Akbaş

    29.8.2025 13:01:49

    Son derece hayati bir konuya temas etmişsiniz. Sadece Cemaatler değil, Aileler, ebeveynler, Aile Büyükleri her şeyden öncelikli olarak evlatlarını, torunlarını, yeğen ve kuzenlerini, uzak yakın akraba ve komşularını görmeli, onlara iyi örneklik etmeli, şefkatle, sevgiyle sarmalı, en başta iman esaslarını sağlam ders almalarını sağlayacak bir iletişim kurmalı.

  • Hüseyin T

    29.8.2025 12:38:38

    [2] Üstad Bediüzzaman'ın o efsanevi yangın metaforu, her şeyi özetler mahiyette : "Karşımda müthiş bir yangın var. İçinde evladım yanıyor, imanım yanıyor..." Bugün o yangın, ahlaki ve manevi değerlerimizi, ailemizi ve gençliğimizi yakıp geçiyor. Bizlerin asli vazifesi, siyasi kazanımlar veya dünyevî makamlar değil, bu yangını söndürmek olmalı behemehal. Hükümetin 2025'i "Aile Yılı" ilan etmesi, niyet olarak olumlu ama samimi ve köklü bir seferberlik olmadan, bu girişim de vitrin süsü olmaktan öteye geçemez. Çözüm, gerçekten de yazının işaret ettiği noktada : Dinî cemaatlerin, siyasetin güdümünden çıkıp, insan merkezli bir eğitim ve manevi diriliş seferberliğine dönmeleri. Megakentlerin varoşlarında, ücra köy ve mezralarda manen can çekişen gençlere ulaşmak, onlara insan-ı kamil olma yolunda rehberlik etmek en acil vazifedir. Temenni ederim ki bu yazı, bir uyanış çanı olur ve herkes üzerine düşen aslî vazifeyi hatırlar. Selam ve dua ile.

  • Hüseyin T

    29.8.2025 12:37:42

    [1]Kıymetli yazarımızın ifade ettiği endişeler, içinde bulunduğumuz toplumsal buhranın adeta fotoğrafını çekiyor. Özellikle "tanım" vurgusu son derece isabetli. Bir şeyi doğru tanımlayamazsak, onunla mücadele etmemiz veya onu inşa etmemiz de mümkün olmaz. Dinî cemaatlerin aslî vazifesi olan "emr-i bi'l ma'ruf nehy-i ani'l münker" esasının, siyasi angajmanlar, popülizm ve vitrin süslemeleri nedeniyle gölgelendiği bir dönemden geçtiğimiz doğru. Yazıda dikkat çekilen en can alıcı mesele, kaybolan gençlik. Aile içindeki kopuş, değerler erozyonu ve nihayetinde manevi bir boşlukta büyüyen bir nesil... Bu yangını hep birlikte görüyoruz ama yangına su taşımak yerine, yangının etrafında kendi siyasi çadırımızı kurma derdine düştüğümüz için mi ilerleyemiyoruz? Hocamızın da işaret ettiği gibi, 12 Eylül ve sonrasındaki süreçler, dindar camianın siyasete eklemlenmesiyle sonuçlandı. Bu durum, cemaatlerin içtimai manevi mimar olma vasıflarını ne yazık ki zaafa uğrattı.

  • Demokrat Avrupa

    29.8.2025 12:25:13

    12 Eylül ihtilalini deccaliyetin yardımı ile yaparak dördüncü devresine giren süfyaniyet ilk önce dini cemaatlerin yönlerini dünyaya çevirerek aslı vazifelerinden vazgeçirdi…Taviz veren dini cemaatler daha sonra durumun farkına varsalar dünyevileşmeden kendilerini kurtaramadıklarından gelecek nesilleri sünneti seniyye çerçevesinde eğitim verme imkanını sağlayamadılar…

  • İrfan

    29.8.2025 11:22:38

    Dini cemaatler tercihlerini yapmak zorundalar. Ya çarktaki tarikatları basamak yapanlar gibi siyasete oturmalılar, Ya da dini cemaat olduklarının şuuruna varıp vazifelerinin başına geçecekler. Bizim gibi sıradan cemaat olanın görevi ise sebatla ikaz olmalı. Tebrik ederiz hocam.

  • Aykan

    29.8.2025 11:02:44

    Elinize sağlık güzel bir yazı olmuş.

  • Mehmet Türeli

    29.8.2025 10:40:28

    Cemaatler de daha yakın olan bir hadiseden ders almıyorlar. Hükumet ne istediler de verdiğine menfaat çatışması olduğu anda o cemaate yakından uzaktan bağlı olan suçlu suçsuz hepsi terör damgasını yiyerek ceza çekiyorlar. Diğer cemaatler diyebilirler mi biz onlar gibi değiliz. İhsan alan emir de alır. Hükumetin İsrail’e yaptığı yardımları ve uygulanmadığı ambargoyu eleştirebilirler mi. Aynı âkıbete uğrarlar diye çekiniyorlar. Üstad Menderese bile başkasının hatasiyla başkası mesul olmaz diye uyarı mektubunu göndermiş.

  • Mehmet Türeli

    29.8.2025 10:21:12

    Anne doğuracağı evladı gelecekte aşı olacağını bilseydi doğurur muydu sorunuza anne suçu sadece evladına ve dış etkenlerden ziyade kendisi evladına nasıl bir eğitim verebildi. "'Oğlum paşa olsun' diye bütün malını verir; hâfız mektebinden alır, Avrupa'ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor ve dünya hapsinden kurtarmağa çalışıyor, Cehennem hapsine düşmesini nazara almıyor." Asrın tabibi olan Bediüzzaman'ı dinlediği için evladını kendi elleriyle ateşe atıyor.

  • [email protected]

    29.8.2025 07:57:22

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize sağlık Şükrü bey

  • Abdurrahman

    29.8.2025 07:41:55

    “ “ Kemalist münafıklar da bilsinler ki, gençlerin manen beslenmeleri bin seneden beridir, dinî cemaatlerin gayret ve fedakârlıklarıyla olmuş. Maveraünnehir, Türkistan, Selçuklu ve nihayet Osmanlı medeniyetlerinde olduğu gibi. Şartlar değişse de hakikat değişmiyor. İnsanı, fıtratı, çocuğu, genci ve aileyi Kur’ân’dan öğrenmemiş Marksist Freudistlerin tükenmekte olan gençliğimize verebilecekleri bir şeyleri yoktur. Bütün ümitler; Kur’ân ve sünneti bildiklerini iddia eden dinî cemaatlerde odaklanıyor.” İşte bütün mesele… Gerisi teferruat.

  • Osman Yıldırım

    29.8.2025 00:47:36

    Cemaatlerin bozulması ve yozlaşmanın siyasalislamcıların iktidar olmalarıyle başladı,zira onlar devlet idaresinin geçici bir emanet değil babalarından intikal eden bir miras olarak baktılar ve kendilerine destek veren her cemaate ne istedilerse verdiler. Cemaatlerde devletten aldıkları dünyevi meta ile daha iyi hizmet edeceklerine inandılar oysaki " KEM ALETLE KEMALAT" olmayacağını hesaba katmadılar. Bazı cemaatlere yüzlerce binlerce dönüm hazine arazisi verdiler ve karşılığında iktidara destek verdiler , hemde yanlışlarını göre göre destek verdiler. İşte cemaatler asli vazifelerini bırakıp siyasal İslamcıların kayıtsız şartsız desteklenmesini hizmet zannettiler ve olanlar buradan oldu. Cemaatlere güven kalmayınca toplum görünüşte dindar ama gerçekte çıkar ve menfaat peşine koşar hale geldi.

  • yılmaz

    29.8.2025 00:17:15

    Dini cemaatleri siyasete, ticarete ve şöhrete yöneltenler utansınlar. Cemaat mensubu sıradan dindarlar, liderlerine yanlış yolları mutlaka kapatmalıydılar. Çok da gecikmiş de sayılmayız.

  • Abdülaziz

    29.8.2025 00:07:54

    Allah razı olsun. Bütün dini cemaatleri kucaklayan bir üslup olmuş. Rabbim tesirini halkeylesin. Amin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı