Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayınlanan bir raporda obez olanların sağlık hizmetlerinden daha sık yararlanma eğiliminde olduğu belirtilmiştir. Araştırma, obezlerin normal kişilere göre yaklaşık 2,5 kat daha fazla sağlık harcaması yaptığını belirlemiştir. Ayrıca OECD ülkelerinde obezite kaynaklı hastalıkların tedavisinin, toplam sağlık harcamalarının yüzde 8,4’ünü oluşturduğu anlaşılmıştır. OECD raporuna göre, 2020’den 2050 yılına kadar obezite kaynaklı harcamaların en fazla malî yükü Amerika Birleşik Devletleri’ne getireceği ifade edilmiştir. 2020-2050 yılları arasında obeziteye bağlı hastalık harcamasının ABD sağlık sistemine ayrılan yıllık bütçenin yüzde 20’sine denk gelmesi beklenmektedir. Toplam bütçe baz alındığında obeziteye bağlı hastalıklara ayrılacak harcamalar her bir ABD vatandaşına 644 dolara mal olacaktır.
Raporda Türkiye ile ilgili rakamlar da yer almıştır. Söz konusu dönemde Türkiye sağlık harcamalarının yüzde 12’sinin obeziteye bağlı hastalıklara ayrılacağı ön görülmektedir. Bu da kişi başına 99 dolar harcama anlamına gelmektedir.
Rapordan da anlaşılacağı üzere hem maddî hem manevî kaybımıza sebep olan aşırı yeme hastalığını günümüzden on beş asır öncesi mu’cize olarak haber veren Hz. Peygamber’in (asm) ikazlarına uymak zorundayız. Tıbb-ı Nebevî tavsiyelerine göre hayatımızı düzenleyerek sağlık ve maneviyatımızı korumalıyız. Aksi halde sadece kendi maddî ve manevî hayatımıza zarar vermekle kalmayıp umumun hakkına zarar verme durumu da ortaya çıkacaktır. Bu da büyük bir vebal unsurudur. Kul hakkına girmektir.
Hz. Peygamber (asm) “Müslüman, elinden ve dilinden başka Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, “Îmân”, 4-5; Müslim, “Îmân”, 64-65) buyurarak bizleri bu konuda uyarmıştır.