"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kraldan çok kralcılar var

Hüseyin GÜLTEKİN
13 Ekim 2014, Pazartesi 00:01
Tarihî sürece baktığımızda geçmişten bu güne kadar hep krallar olmuş; kralların etrafında bir de kralcılar var olmuş.

Bilindiği gibi, krallar ülkelerini tek başlarına idare eden, yalnız başına kararlar alan ve uygulayan, hiçbir kişi veya kuruma karşı sorumlu olmayan idareci demektir. Kralcılar da gizli veya açık maksat ve niyetlerle kralın çevresini kuşatma altında tutan; kralı şu veya bu şekilde yönlendirmeyi gaye edinen insanlardır. Kralcıların çoğu zeki, kurnaz, aynı zamanda gizli hesapları olan dessas kimselerdir. Gizli emellerine kralı etkileyip, âlet etmek için kralcılar evvelâ kralın gözüne girip, onun güvenini ve itimadını kazanmak için, her türlü role soyunmayı, her çeşit kılığa girmeyi çok iyi becerirler. Yağcılıkta, dalkavuklukta, yalakalıkta mahirdirler. Açıktan  krala karşı çıkmaktan şiddetle kaçınırlar. Doğrularıyla beraber kralın yanlışlarını da sürekli alkışlarlar kralcılar.
Raiyetin her zaman için krala ulaşıp dert ve sıkıntılarını, dilek ve temennilerini anlatmaları da mümkün değil. Krala ulaşmanın yolu da çoğu zaman kralcılardan geçiyor. Kralcılardan birilerinin aracılığıyla krala ulaşıp, derdinizi arz edip devasını beklediğinizde kraldan olumlu cevap almanın yolu da çoğu zaman kralcıların onayından geçiyor. Yani müracaatınıza kraldan müsbet cevap ihtimali gözüktüğünde, yine kralcının rızası gerekiyor. Çünkü kralcılar aynı zamanda kralın müşavir ve danışmanları konumundadırlar. Hatta bazen istek ve tekliflerinize kraldan müsbet cevap almanız durumunda dahi; kralcılardan itiraz veya hayır cevabını almanız mümkün. Hani boşuna dememişler; “kraldan çok, kralcılar var” 
Tabi bizde şimdi çoktan beri krallık değil; yarım yamalak da olsa demokrasi var. Siyasî partiler var. Milletin reyleriyle iktidara gelerek bizi idare eden bir hükümet var. Ama yine kraldan çok kralcılar var. Milletin helâl reyleriyle, milletin arzu ve beklentilerine cevap verecek, onların dert ve sıkıntılarına çareler üretmekle vazifeli, millete hesap verecek konumda olan icra makamında bir hükümet var. İşte burada da icra makamındaki yetkilileri şu veya bu niyetlerle, maksatlarla etkileyip, yönlendirmekle vazifeli krallar var. Yetkili makamlar bazen istek ve şikâyetlerinize kulak verip, müsbet cevap vermeye niyetlenseler dahi, bazı insanların hemen araya girip, kraldan çok kralcı kesilip, size cevap verdiklerini görürsünüz.          
Meselâ yetkililerin aylardır kanunsuz ve mantıksız bir şekilde Risale-i Nur’un basımına ve neşrine bandrol ile getirdikleri yasak ve Risaleleri devlet tekeline almak gibi tehlikeli girişimlerine karşı Yeni Asya’nın bu sinsi ve tehlikeli uygulamalarına karşı verdiği mücadeleye karşılık; Yeni Asya’nın yanında yer alması elzem olan dostların dahi “Yeni Asya bu işleri büyütüyor. Hiç merak etmeyin hükümetimiz yanlış iş yapmaz. Bundan iyisi mi olur devlet Risale-i Nur’a sahip çıkıyor. İşler yoluna giriyor…” gibi yüzeysel ifadelerle yasakçı yetkililere vekâleten bize cevap vermeleri kraldan fazla kralcılık değil mi?
Yine doğruluğu tartışılır iddialar da olsa bazı iktidar mensuplarına yönelik ortaya atılan yolsuzluk söylentilerine karşı, bu iddialara muhatap olan siyasilerden önce bazı tarafgirlerin çıkıp; “bizimkiler kesinlikle haram yemezler…Yeseler dahi eskiler kadar yemezler.. Eskiler çalışmadan yiyiyorlardı; bizimkiler çok çalıştıkları halde az yiyiyorlar..” gibi ehl-i dine yakışmayan bir mantıkla mahkemede aklanmamış şüpheli siyasîleri hararetle savunmaları bir nevî kraldan çok kralcılık değil mi?
Yine siyasî yetkililerin uzunca bir süreden sonra, geç de olsa; “maddî sahada epeyce eserlere imza attık; ama manevî alanda maalesef sınıfta kaldık.. içkinin, uyuşturucunun, ahlâkî yozlaşmanın önünü alamadık..” itiraflarına rağmen, halen hem de hatırı sayılır bazı dindar çevrelerin kraldan öteye kralcı kesilerek; “canım bazıları da her şeyi hükümetten bekliyorlar.. Ahlaki aşınma varsa, içki, kumar, uyuşturucu varsa hükümet ne yapsın?” gibi ifadelerle bedava avukatlığa soyunmaları bir çeşit kralcılık değil mi?
Yine iktidar mensuplarının; “bizim partimiz Necip Fazıl, Eşref Edip gibi önemli şahsiyetlerin duâlarıyla kuruldu ve o istikamette yoluna devam ediyor” diyerek Bediüzzaman’ın adı geçen şahsiyetler hakkında;” onlarla din noktasında kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil” diyerek o tarihlerde “siyasal İslâm“ şeklindeki tavırlarına taraftar olmadığını beyan ettiği şahısların yolunda olduklarını ifade eden bazı çevrelerin halen mevcut iktidarın tam da demokrat bir parti olduğunu iddia etmeleri yine kraldan fazla bir kralcılık örneği olsa gerek.
Kısaca kraldan çok kralcıların fazlasıyla bulunduğu bizimki gibi ülkelerde sıkıntı ve problemlerin son bulması; kâmil manada, arzu edilen tarzda bir demokrasinin gelmesi kolay değil. 

Okunma Sayısı: 2361
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rüstem Garzanlı

    13.10.2014 13:46:21

    Hüseyin ağabey; Kral ile kralcıları çok güzel tarif etmişsiniz. Ne yazık ki, tarih boyunca hep kralcılar tarafından idare edilmişiz. Kralcılar; Kralın nefsini okşayan, kahramanlıklarından dem vuran cerbeze oyunları iyi bilen “beko”lardırlar. Dolayısıyla kralın yanında da değerlidirler. Günümüzde daire amirlerinden tutunuz en üst bürokrat ve siyasetçilere kadar her birinin bir kralcısı yok mudur? Bediüzzaman 1900'lu yıllarda Şark vilayetleri dolaşarak bölge halkına hürriyeti ve demokrasiyi anlatmış, vesayete teslim olmamak için; inisiyatif almak, hür rıza ile hareket etmek ve tasvip edilmeyen bir yanlışa tepki gösterme cesaretine sahip olunuz. Deyince, ahaliden aldığı cevap manidar olmuştur: “ben bilmem ağam bilir” Adil ve adaletle hareket etmeyen, ihtisas ve istişare hükmüne dayanmayan krallara aklımızı havale edersek, elbette ağa da; ağacıklarına… vay hâlimize!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı