"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elması elmas bildiği halde camı ona tercih etmek

İbrahim ERSOYLU
27 Eylül 2019, Cuma
Âhirzamanın dehşetli bir hastalığı, insanların bir kısmı elması elmas olarak bildikleri halde camı ona tercih etmeleridir; yani hakikati, haklı ve doğru olanı bildikleri halde onu bırakıp batıla, yanlışa ve onu yapana taraftar olup onu müdafaa etmeleridir.

Hak ve hakikati tam olarak idrak edemeyen ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet bir yana, onlara vakıf olan ehl-i diyanetin aynı duruma düşmeleri ne kadar hazindir.

Cenneti, saadet-i ebediyeyi, Cenab-ı Hakk’ın Cemalini müşahede etmeyi netice veren iman ve salih amelin önemini iyi bilen nice Müslüman kişi, nefsine ve şeytana uyarak, kabir ve Cehennem azabını netice veren iftira, gıybet, yalan, başkasını aldatma, haram yeme gibi Allah’ın yasakladığı fiilleri fütursuz, çekinmeden işlemektedir.

İçlerinde bir kısım Nur Talebelerinin de bulunduğu önemli bir İslâmî kesim de, Kur’ân’da, “Allah adaleti emreder” (Nahl, 90), “Allah zulmü ve zalimleri sevmez” (Şûrâ, 40), “Zalimlere en küçük bir meyil duymayınız. Aksi halde ateş size dokunur” (Hud, 113) denildiği, zulüm ve zalimleri gözleriyle gördükleri halde, adaleti ve mazlumu müdafaa etmeyi bırakıp zulme ve zalimlere taraftar olup onları hararetle alkışlamaktadırlar.

Bazıları da, “Hakkı aleyhinize de olsa söyleyiniz” (Nisa, 135) İlâhî emri dururken bir kısım ihtilâflarda akrabasının, arkadaşının, amirinin, sevdiği ve bağlandığı kişinin haksız ve yanlış yolda olduğunu, onun muhalifinin haklı ve doğru yolda olduğunu bildiği ve anladığı halde, söz ve tavırlarıyla hakkın yanında değil, haksızlığın ve haksız tarafın yanında yer alır.

Ne yazık ki bu durum, toplumda muhabbet, hürmet, merhamet ve emniyetin kaybolmasına, zulmün ve haksız kişilerin güç ve kuvvet kazanmasına sebep olmaktadır.

Diğer taraftan bu durum, İlâhî rahmet ve yardımın yeryüzüne inmesine mani olmaktadır. İlâhî rahmet ve yardımın tecelli etmediği toplumlar ve topluluklar rahat yüzü göremezler, ne din ne de dünya işlerinde muvaffak olamazlar.

Son söz: Cehaletten kaynaklanan bir saik ile batılı hak, hakkı batıl, doğruyu yanlış, yanlışı doğru görmek ve ona destek vermek, kişiyi manevî mesuliyetten kurtarmasa da, bir derece ehven sayılabilir.

Ancak bilerek hakkı gizlemenin ve yanlışa sahip çıkmanın sorumluluğu ve vebali çok daha ağırdır. Ahirette bunun hesabını vermek pek kolay değildir. Allah cümlemize hakkı bilip tabi olmayı, batılı batıl bilip ondan kaçınmayı nasip etsin. Amin..

Okunma Sayısı: 2641
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Salih

    8.11.2019 12:28:04

    Âmîn âmîn âmîn yâ Rabbel âlemîn âmîn Allah razı olsun kardeşim

  • Yusuf taha

    27.9.2019 22:07:30

    Dert etmeye gerek yok.birkaç yıl sonra zamanın inkılabatı içinde dehşetli hadiselerin vuku bulmasıyla hepsi darma-duman olup helak olup gidecekler inşallah.o kibir ve zulüm abidelerinden eser kalmayacak biraz daha sabır.

  • Abdulkadir Turan

    27.9.2019 18:08:40

    Fani şahsiyetlerin cam hükmündeki söz ve icraatlarını tutup da Kur'an-ın ve Nurun elmas gibi hakikatlerine tercih edenler Mahkeme-i Kübra'da bunun hesabını veremezler ve bu mesuliyetin altından kalkamazlar.

  • Abdullah

    27.9.2019 05:54:34

    "Hani hakkın hatırı ali, hiç bir hatıra feda edilemezdi."Yoksa sloğanik bir cümle olarak kabul ediliyor.Yahu açık ve net olarak hak ortada iken hiç kim senin hatırına bakılmaz.Hakkın hatırı ali tutularak bakılır ve hak taraftarı olunur.Hakkın nereye dayandığını dü iünüp ona göre hareket etmek gereki yor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı