"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korona üzerine düşünceler

İlimdar Kaya
08 Ekim 2020, Perşembe
Koronavirüsünden genç yaşta evlâdı vefat eden bir dostuma taziyetlerimi sunmak için aradığımda anne ve baba perişandı, yıkılmışlardı.

Teselli etmek istedim, ama baba evlât acısından dolayı çok üzgündü. Bana “hocam bu hastalıktan ne zaman kurtulacağız?“ diye söylendi. 

Şimdi bu sorunun cevabını arayalım:

Evet, ülkemiz, bütün dünya ve insanlık korona- virüsü ile başı dertte. Okullar kapatıldı, sosyal hayatta bir çok kısıtlamalara baş vuruldu ve insanlar karantina altına alınarak bu hastalık ile mücadeleye başlandı. Hatta camilerde Cuma ve vakit namazlarına bir müddet ara verildi. Komşuluk, eş ve dost ilişkileri bitti. İnsanlar korkudan cenaze ve taziyelere gidemez oldu. Her gün yüzlerce vak’a oluyor ve birçok insan da vefat ediyor. Bu hastalıktan kurtulmak için dünya seferber oldu. Adeta bir mikrop bütün dünyayı etkisi altına aldı, insanlık çözüm için kara kara düşünüyor!

Koskoca dünyayı âciz bir hale getiren bu virüs açıkça dünyevî bir musîbet. Peki, hangi halimiz ile bu musîbeti, bu belâyı hak eder olduk? Olayı bu yönü ile mercek altına alıp incelememiz lâzım. Dünyaya baktığımız zaman gayretullaha dokunacak zulüm, haksızlık ve adaletsizlik had safhada, diz boyu.

Allah ile mazlum arasında ince bir perde vardır, bu insanlara dokunulması gayretullahı harekete geçirir. Kâinatta vuku bulan hiçbir olay sebepsiz değildir. Muhakkak bir sebebi vardır, bunun idraki içinde olmalıyız.

Birçok Müslüman ülkede mazlum ve suçsuz insanların kanı akıtılıyor, ev ve barklarını terk ederek sıcak bir yuva ve çorbaya hasretler. Çok insan mülteci konumunda, bombaların altında can verdiler ve hâlâ daha da can vermekteler. Botlarla denizi geçmeye çalışan birçok masum yavru ve anne-baba denizde boğularak can verdi. Cesetlerin kıyıya vurması bile bu saldırgan ülkeleri yaptıkları zulümden vazgeçirmek bir tarafa; bu ülkeleri ne düşündürdü, ne de insafa getirdi. Tam tersine daha fazla zalimliklerine devam ettiler. Bütün dünya, Birleşmiş Milletler bu haksızlıkların durması için gerekeni yapmadı. Suçsuz ve mazlum insanların hakları çiğnenerek birçok hukuksuz ve adaletsiz muameleye muhatap oldular. Müslümanların uğradığı zulüm ve işkence bugün had safhada ve bu durumu çözmediği ve çözemediği için dünya milletlerinin başına Allah bu korona belâsını musallat etti. İşte dünyayı kasıp kavuran koronanın temelinde bu yatmaktadır.

Tabi şunu unutmamak lâzım. Kur’ân’ın dört temel hükmünden birisi adalettir. Geçmişte milletlerin başına gelen tufanları, felâketleri incelediğimizde geçirdikleri sıkıntıların adalet konusunda hassas olmadıklarından kaynaklandığını görürüz. Yani mazlumlara yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri Cenab-ı Hak yapanların yanına bırakmıyor.

Risale-i Nur ile bu çağın insanına mesajlar sunan Asrın Adamı Bediüzzaman Said Nursî musîbetler için “Bir kısmı ihtar-ı Rahmanidir. İlâhî birer ihtar, birer ikazdır. Ve bir kısmı kefaretü’z zünuptur” der. 1 Buradan da anlaşılacağı gibi kâinatta cereyan eden hastalık, afat, deprem vs. gibi olayları insanlığa bir ihtar, bir ikaz olarak görüp; bunlardan gerekli dersleri çıkarmak gerekir. 

Bu tür umumî musîbetler umumun hatasından kaynaklanır. Bu gün bütün dünyayı etkisi altına alan korona salgını umumî bir musîbettir. Zalimlerin yanında masum ve suçsuz insanlarda bu hastalıktan zarar gördü. Bediüzzaman suçsuz ve masum olduğu halde musîbetlerden zarar görenlere bir müjde vererek, musîbetin bir rahmet cilvesini ortaya koyuyor. ”Fani malların sadâka olup, baki mal hükmüne geçtiğini, fani hayatların da baki hayata dönüşerek şehadet mertebesi kazandıracağını” ifade eder. 2 Yaratıcı suçsuz insanları çektikleri sıkıntılardan dolayı mükâfatlandırıyor. Görüldüğü gibi musîbet her yönüyle şer değildir.

Biz kendimizi Cenab-ı Hakk’ın bir hizmetkârı olarak görürsek O’nun izni ve rızasıyla gelen koronavirüsünden de rahatsız olmayız. Çünkü koronavirüsü Sani’in emri tahtında hareket etmektedir, O’nun bir askeridir. Diğer virüsler gibi bu virüs de görevini yaptıktan sonra çekip gidecektir. O’nun emriyle geldinse baş göz üstüne geldin demeliyiz koronaya. Sonra vücut O’nun, mülk O’nun; O mülkünde istediği gibi tasarruf eder. O’nun işine karışmak bizim ne haddimize!

Ehl-i iman korona salgınına böyle bakarak huzur bulup rahatlamalı. İbrahim Hakkı gibi “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler“ deyip sabrederek şükretmeli. 3 Bu hastalıktan dolayı Allah’tan af, mağfiret dileyerek nefsimizi Allah’a şikâyet etmeliyiz.

Dipnotlar:

1- Lem’alar- 2. Lem’a 5. Nükte.

2- Sözler-14. Sözün zeyli.

3- Mektubat-20. Mektup 4. Kelime. 

Okunma Sayısı: 1436
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı