"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

1991’den bugüne değişen ne?

Kâzım GÜLEÇYÜZ
21 Haziran 2023, Çarşamba
Ülke fakirleşmiş, gelir dağılımını çok kötü bir şekilde bozmuş, gerekli yatırımları yapamamış, işsizliği çok arttırmış, bölgeler arası kalkınmışlık farklarını büyütmüş ve ağır bir iç ve dış borcun altına girmiştir.

Ülkenin aradığı, hem siyasî, hem ekonomik istikrardır. Bugün ikisinin de varlığından bahsedilemez. Ülkede suskunluk vardır. Bu, istikrar değildir. Devletin nüfuzu ve imkânları, depolitizasyon, meydana getirilen korku ortamı, suskunluğu sağlamıştır. Halbuki ülkeye lâzım olan, demokratik istikrardır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, halkın refahının önündeki engellerin kaldırılmasını âmirdir. Ama uygulama, refahı yaygın hâle getirme doğrultusunda değil, fakirleştirme yönünde olmuştur. Orta sınıf silinmiştir.

Gayri safi millî hâsıladan çalışanların aldığı pay yüzde 30’lardan yüzde 15’lere, keza köylülerin aldığı pay da yüzde 30’lardan yüzde 15’lere düşmüştür. Türkiye’de bir ekmeğin yarısını 8 kişi, öbür yarısını iki kişi yemektedir. Yapılacak iş, bunun düzeltilmesidir. 

Türkiye’de vergi adaleti kalmamıştır. Yapılacak iş, bu adaletin sağlanmasıdır.

Türkiye’de sanayileşme durmuştur. Yapılacak iş, tarımı ve sanayileşmeyi yeniden hareketlendirmektir. İşsizlik çok büyük boyutlara ulaşmıştır. Yapılacak iş, iş imkânları açmaktır.

Ülkeyi yönetenler, çağ atladıklarını ifade etmektedirler. Acaba bu doğru mudur?

-Millî gelir dağılımı çok bozulmuştur.

-Ülke imar ve inşa edilmemiştir.

-Halkın temel ihtiyaçlarından olan beslenme, mesken, sağlık, eğitim teminat altına alınmamıştır.

-Sanayileşme durmuş, kaynaklar toplum yapısına uygun bir tarzda kullanılmamıştır.

-Ekonominin büyümeyi sürdürebilir bir iç dinamizme kavuşturulması için gerekli teknoloji üretme kapasitesi geliştirilmemiştir.

-Manevî kalkınma durdurulmuştur.

-Çağı yakalayabilme gayretlerinin hiçbirine tevessül edilmemiştir.

***

Bunlar, vefatının 8. yıldönümünde yine rahmetle yad ettiğimiz Demirel’in DYP Genel Başkanı olarak Ekim-1991’de, o günkü Türkiye için çizdiği tablodan bazı tesbitler.

(İslam Demokrasi Laiklik, s. 419-20)

Peki 32 yıl sonraki durum? Fark var mı?

Okunma Sayısı: 2633
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    21.6.2023 16:19:05

    Sanki bugünü anlatmış rahmetli Demirel! Ne büyük devlet adamıymış. Rabbim rahmet eylesin.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    21.6.2023 01:30:28

    Feyâ lil âcep ! Büyük insanların ilim, hayata dair tecrübe ve istikbale ait ufuk derinliklerinde kendileri gibi büyük oluyor. İşte size büyük devlet adamı Reisi Cumhur merhum Süleyman Demirel'in otuz küsûr yıl evvele ait devlet ve memleket hakkındaki harika tespitleri. Bu rakamlar memleketin otuz yılda az gittiğini uz gittiğini altı ay bir güz gittiğini, fakat geriye dönüp baktığında,maalesef bir arpa boyu dahi yol gidemediğimizi ilan ediyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı