18 Mart 2007’de İstanbul’da yapılan Üstadı anma panelindeki konuşmamızda, senelerdir ilkokullarda söyletilegelen öğrenci andı metnini eleştirmiş; iptal edilmesi gerektiğini belirtmiştik.
Altı yıl sonra, iktidarın çelişkili ve zikzaklı yaklaşımlarının ardından 2013’te and nihayet kaldırıldı. Ve bundan rahatsız olanların açtığı dava üzerine 2018’de Danıştay 8. Dairesinin verdiği yürürlüğü durdurma kararı İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından iptal edildi.
Bunun üzerine konu tekrar siyasetin gündemine geldi. Bilinen öfkeli ve abartılı tepkilerle ateş püskürenler bir kez daha sahne aldı.
Burada öncelikle ifade etmemiz gerekir ki:
Böyle bir konuda esas konuşması gerekenler siyasetçiler değil, eğitimciler olmalı. Türkiye’nin şeflik rejimiyle yönetildiği 30’lu yıllarda yazılıp okullarda tekrarlatılmaya başlanan ve önce 12 Mart, ardından 28 Şubat döneminde yapılan eklemelerle ideolojik muhtevası tahkim edilen çok tartışmalı bir metni çocuklara dayatmanın psikolojik ve pedagojik değerlendirmesi, işin uzmanları tarafından yapılmalı.
Hem metnin muhtevası ve mesajları, hem de çocuklara tekrarlatma yöntemi açısından.
Doğruluk, çalışkanlık, küçükleri korumak, büyükleri saymak, yurdunu ve milletini özünden çok sevmek, yükselmek, ileri gitmek gibi haslet ve idealleri çocuklara kazandırmanın yolu, bunları münhasıran Türklüğe has özellikler olarak gösteren bir metni okullarda her sabah tekrar tekrar söyletmek olmasa gerek.
Türklük vurgusunun ve “Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene” ifadelerinin anlamı ve isabeti de, savunma ve tevil babında sürekli tekrarlanan şablon, kalıp ve nakaratların dışına çıkılarak tartışılmalı.
Keza M. Kemal’e hitap cümleleri de.
Ve Türkiye’nin asıl tartışması gereken, bu dayatmanın da dayanağını oluşturan darbe anayasasındaki resmî ideoloji kıskacından demokrasisini nasıl kurtaracağı olmalı. Yeni anayasa gündemi bu eksende şekillenmeli.
Ancak görüyoruz ki, siyasî aktörler bu yaklaşımın hâlâ çok uzağında. Susturulup sindirilen kamuoyu, sivil toplum ve akademi platformları da. Bari çok gerilerde kalmış and gündemini yeniden ısıtma gereksizliğine çanak tutmak gibi yanlışlara tevessül edilmese...
Hele pandemi sürecinde memleketin ve eğitimin onca devasa problemi ortadayken...