Bütün cemaat ve tarikatların son derece düzeysiz bir “istihbarat dili”yle kötülendiği “rapor” Diyanet’in adı kullanılarak ona atıfla servis edildiğinde Diyanet’ten ses çıkmadı.
Yarım ağızla “Bizim öyle bir raporumuz yok” gibisinden birşeyler söylendiyse de, net ve açık bir reddiye açıklaması yapıl(a)madı.
Peşinden bu “rapor” müsveddesi Perinçek’in yayınevi tarafından kitaplaştırıldı ve gazetesinde dizi yazı olarak da yayınlandı.
Diyanet suskunluğunu yine boz(a)madı.
Derken, Ramazan’ın ilk “VİP Cuma’sı”nda Başkanın okuduğu hutbedeki zina-eşcinsellik mesajları üzerine koparılan gürültüde Diyanet’e Perinçek de arka çıkıp destek verdi.
Cumhur ittifakında buluşan iktidar çevreleri ve bazı tarikat mensuplarıyla beraber...
Aynı tarikat mensuplarından, evvelce Ermeni meselesi için de Perinçek’e destek, takdir ve dua mesajları gönderenler olmuştu.
Tabiî, karşılığında Perinçek’in yayın organından alabildiğine cömert övgüler alarak...
Ergenekon davası fiyaskoyla bitip cezaevinden çıktığında ilk sözü “Cemaat ve tarikatların kökünü kazıyacağız” olan bir siyasetçi ile tarikatın o mensupları arasında gelişen bu yakınlık ve “samimiyet” çok ilginçti.
Keza iktidar partisine yakın kimi sivil platformların Perinçek’e gösterdikleri itibar da.
Evvelki sene Yeni Asya önünde tezgâhladıkları provokasyon denemesiyle kendi kendilerini rezil eden bir grup ile Perinçek’in partisinin gençlik kolları arasındaki işbirliği de.
Saray+AKP+MHP ittifakının dışarıdan sıkı destekçisi ve ortağı olan Perinçek’le “kökünü kazıma” sözü verdiği kimi tarikat çevreleri arasındaki “muhabbet,” tekke ve zaviyelerin devrim kanunlarıyla kapatılıp kapılarına kilit vurulduğu şeflik döneminde biatı, uzlaşmayı ve kullanılmayı içine sindiren bazı tarikatlara el altından verilen desteği hatırlatıyor.
Ama bu konjonktürel desteğin, iş bittikten sonra hemen geri çekilip, öncelikli hedeflerin vurulmasını takiben, bu tuzak için alet edilip kullanılanların dahi tasfiye edildiğini de.
Resmî ideoloji o zaman da hem kontrolü altındaki Diyanet’le, hem biat ettirdiği bu gibi tarikatlarla dinî hayatı formatlamaya çalışırken, boyun eğmeyenlerin üstüne gitmişti.
Tarih bir defa daha tekerrür ediyor.
Bu, ders alınmayan kaçıncı ibret?