31 Mart yerel seçimlerinin İstanbul sonucu, iktidardaki 17. yılını yarılayan AKP’ye kendisini en güçlü hissettiği bir noktada ve çeyrek asırdan beri kalesi olarak gördüğü bir büyükşehirde beklemediği bir şok yaşatırken, siyasete de yeni bir ayar çekti.
Aslında bu sonucun öncü sinyali, 16 Nisan referandumunda yine İstanbul’da “hayır” oylarının “evet”leri aşmasıyla verilmişti.
Dip dalganın devamı 31 Mart’ta geldi.
İktidar kendisini fena halde panikleten bu sonucu değiştirmek için YSK üzerinde yoğun bir baskı uygulayarak seçimi iptal ettirdi ve 23 Haziran’da yeni bir seçimi dayattı.
İptal de, gerekçelerinin temelsizliği de, iktidarın dayandığı zemini tümden zayıflattı.
Böyle bir ortamda yeni seçim günü yaklaşırken, yarışın 31 Mart sonrasındaki tavırlardan da, önceki seçimlerden de kayda değer farklılıklar göstermeye başlaması manidar.
Ramazan’daki cami açılışında cemaatten oy isteyip rakibini oy hırsızlığıyla suçlamak gibi, kendi tabanında bile tepki çeken söylemleri ve “teravih mitingi” gibi eylemleri ile, bu seçime daha fazla “asılacağı” izlenimi vermiş olan Erdoğan’ın, son etapta geri plana çekilme işareti vermesi bunlardan biri.
Bunun sebebi “Yine kaybedersek fatura doğrudan bana çıkar” endişesi olabilir mi?
Bir diğer ilginç gelişme, iktidar adayı Yıldırım’la muhalefet adayı İmamoğlu’nun ekranda karşı karşıya gelecek olmaları. 90’lı, hattâ 80’li yıllardaki seçimlerde bile yapılagelen, ama kendisini rakipsiz gören AKP iktidarının 17 yıldır rafa kaldırdığı bir uygulama, böylece ilk kez gündeme gelmiş olacak.
Tek başına bu bile, 31 Mart’ta İstanbul seçmeninin verdiği ayarın siyasî iklim ve atmosferi ne kadar değiştirdiğini göstermeye yeter. Eğer seçimi yine AKP adayı kazanmış olsaydı böyle birşey hiç gündeme gelir miydi?
İktidar medyası Erdoğan’dan sâdır olan Konstantinopol söylemleri, Pontusçu polemikleri ve “devletin valisine hakaret” ithamları üzerinden, ters tepen kampanyaları devam ettirse de, yeni bir denge şekilleniyor.
Sandıktan çıkan 13 bin küsur fark, hâlâ tamgaz süren hoyratlıklara, adaletsizliklere, eşitsizliklere rağmen siyasette yeni ve demokratik bir çıkış yolunun kapısını araladı.
Şimdi sıra, 23 Haziran etabında.