Yusuf Kerim’in acı hikâyesini herhalde artık duymayan ve bilmeyen kalmamıştır.
Ağır bir kanser teşhisi konulan 6 yaşındaki bu evladımızın annesi, malûm sürecin mağdurlarından biri olarak aylardır cezaevinde.
Yusuf Kerim’in minicik bedeni çok yoğun kemoterapi seanslarıyla, hassas ruhu da bu halde iken annesinden ayrı, uzak ve mahrum bırakılmanın getirdiği hasretle yıpranıyor.
Onun annesine, annesinin ona en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde ikisine de reva görülen bu muamele vicdanları isyan ettirdi.
Benzer davalarda olduğu gibi annesine de ipe sapa gelmeyen gerekçelerle verilen hukuksuz ve vicdansız mahkûmiyet kararının doğurduğu garabet Yusuf Kerim’in bu durumuyla birleşince daha da katmerli hale geldi.
Süreçte yaşanan benzer haller karşısındaki katı duyarsızlığını burada da sergilemeye kalkışan iktidar, bu defa kamuoyundan gelen çok daha güçlü bir baskıya muhatap oldu.
Ve kerhen ve çok gecikmeli de olsa adım atma mecburiyeti hissederek, bir kanun değişikliğini gündeme getirdi. Yapılan düzenleme ile, hasta çocuğu olan 10 yıla kadar hükümlü annelere bir yıl infaz ertelemesi öngörülüyor. Bu sürenin altışar aylığına, dört defa ile sınırlı olmak şartıyla uzatılabilmesi de söz konusu.
Yusuf Kerim’e özel gibi nitelenebilecek bu kısıtlı ve sınırlı düzenlemeden daha kaç anne ve çocuk istifade edebilecek, bilmiyoruz.
Gerçi bugüne kadar yaşananlar ve oluşturulan ortam göz önüne alındığında böyle bir adımın nihayet atılabilmiş olması bile olumlu ve önemli. Ancak kesinlikle yeterli değil.
Yapılan düzenlemeye göre, Yusuf Kerim inşaallah şifa bulup dokuz yaşına geldiğinde âzamî üç sene sonra yeniden cezaevine dönecek olan annesinden tekrar ayrılacak...
Dahası, sayısını bilmediğimiz nice masum evladımızın anne ve annelerinin de evlat hasretini dindirmek için, çocukların illa Yusuf Kerim gibi ağır kanser hastası olması mı lâzım!
Onun için, asıl olan, kalıcı ve köklü bir çözüm. Bunun da şartı, hiç alakası olmayan insanları “terörist” ithamıyla yaftalayıp, ceza yargılamasının en temel ve esaslı prensipleri olan masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsîliği, savunma ve âdil yargılanma ilkeleri ihlal edilerek verilen mahkûmiyet kararlarının iptali.
14 Mayıs seçimi bu yolu mutlaka açmalı.