Karagöz sanatının çok büyük bir birikim gerektirdiği için tarihini, özünü, neden yapıldığının bilinmesi gerektiğini anlatan Özlen, kendisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi’nde bilirkişi olarak görevlendirildiğini ve 1500 tasviri bakanlık yetkililerinin refakatinde baştan sona tasnif ettiğini kaydetti. Özlen, bu nedenle bu sanatı öğrenmek isteyenlerin de çok büyük bir titizlikle yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu sanatın ancak bu şekilde gelecek nesillere aktarılabileceğini belirtti.
KARAGÖZ sanatçısı Metin Özlen, Türk tarihinin geleneksel sanatlarından olan Karagöz-Hacivat gölge oyununun son temsilcilerinden biri olduğunu belirterek, ‘’Maalesef şu an günümüzde artık geleneksel anlamda Karagöz-Hacivat gölge oyunu oynatılamıyor’’ dedi. Karagöz-Hacivat gölge oyunu sanatına yıllarını veren Karagöz sanatçısı Metin Özlen, bu gün 71 yaşında olduğunu ve Karagöz yapım tekniğini küçük yaşlarda dedesinden dinlediği hikâyelerden öğrendiğini söyledi. Çok küçük yaşlarda heveslenerek başladığı ve50 yılı aşkın süre emek verdiği bu sanatın bu gün unutulmaya yüz tuttuğunu kaydeden Özlen, ‘’Maalesef şu an günümüzde artık geleneksel anlamda Karagöz-Hacivat gölge oyunu oynatılamıyor’’ dedi.
ÇOCUK EĞLENCESİ OLARAK GÖRÜLÜYOR
Karagöz-Hacivat gölge oyunu tekniğinin günümüzde artık Türkiye’de bir çocuk eğlencesi olarak görüldüğünü dile getiren Özlen, şunları söyledi: ‘’Karagöz oyunu 6’ya ayrılır. Padişah huzurunda oynatılan Karagöz ‘Huzur Karagözü’, siyasal taşlamalı. Bu oyunlarda Padişah bile tenkit edilir. Hatta bir aralar bunun dozunu kaçırdıkları için Abdülhamit zamanında yasaklanmıştır. İkinci olarak, bayram yerlerinde, çadırlarda, meydanlarda halka oynatılan Karagöz. Üçüncüsü, konaklarda, saraylarda hanımlara oynatılan Karagöz. Dördüncüsü çocuklar için pedagojik, eğitici oyunlar. Beşincisi, tasavvuf ehline oynatılan oyunlar. Altıncısı ise 18. yüzyılda ülkemize gelen yabancıların da desteğiyle, içimizde yaşayan azınlık vatandaşlarımız için karagöz. Onun kanıtları var resimleri var. Fakat bunlar sonradan Cumhuriyet devrinde eğitimciler tarafından düşünülüp taşınmış, oyunlar tek düze hale getirilmiş.’’
Özlen, bu sanatın son temsilcilerinden biri olduğunu kaydederek, ‘’Şimdi yapılacak bir şey var. Bu sanatın yaşatılması için, lafta kalmasın bu işler. Biz 3 kişi kaldık. Ben, Tacettin Diker ve Orhan Kurt. Milletler arası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNİMA) bize 50 yılı aşkın hizmet verdiğimiz için üstün hizmet madalyası verdi. Ayrıca yaşayan insan hazinesi ödülü verildi Türkiye’de. Bu sessiz sedasız olduğu için kimsenin haberi yok. Biz bu sanatın ilerlemesinde büyük mesafeler alamadık maalesef’’ dedi. Bu sanatın gelişmesi için kurslar açılabileceğini ve kendilerinin de destek vereceğini dile getiren Özlen, devlet desteği olmadan da bu işin olamayacağını kaydetti.