"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çarenin-çözümün adresi Meclistir

M. Latif SALİHOĞLU
30 Aralık 2025, Salı
Merhum Süleyman Demirel, tekrâren şu sözü söylerdi: “Demokrasilerde çare tükenmez” diye.

Hakikaten tam yerinde ve mahzâ hakikat bir sözdür bu.

Bu sözden hoşlanmayanlar, demokrasiyi hazmedemeyenler, Demirel’den nefret edenler, Demirel’e karşı duyduğu nefreti gizli-açık “demokrasiye nefret” raddesine çıkaranlar, çare ve çözümü daima başka yerde aramışlardır. Ve, tabiî ki bulamamışlardır. Bundan sonra da bulamazlar. 

Esasen, şahsî veya ideolojik menfaat hesabıyla hareket edenlerin, demokrasi içinde kalarak çare-çözüm üretmelerini de beklememek lâzım.

Bu arada, “ileri demokrasi”nin olmazsa olmaz şartlarının başında “fikir hürriyeti” ve “şeffaf yönetim”in geldiğini de hatırlatarak, konuya öyle devam edelim.

«

Seksen yıl önce demokrasiye (kerhen) geçiş yapan Türkiye’de içtimaî-siyasî (sosyo-politik) manada hangi mesele halledildiyse, hangi sorun çözüme kavuşturulduysa, hangi konuda ilerleme sağlandıysa, büyük ölçüde “demokratik erdem” sayesinde olmuştur. Bütün o erdemli hizmetlerin yeri ve adresi de daima Millet Meclisi olmuştur.

Aynı şekilde, ülkede hangi mesele halledilemediyse, hangi sorun kronik hâle geldiyse, hangi konuda yerinde sayıldıysa veya geriye gidildiyse, hiç tereddütsüz “demokrasi dışı” yol ve yöntemler sebebiyle olmuştur.

Demokrasi dışı yol ve yöntemlerin başında ise, darbe ve muhtıralar geliyor. Aynı şekilde, tek parti yahut tek adam yapılanması geliyor. Kezâ, millî iradenin tecelligâhı olan Meclis’i dışlayan Köşk ve Saray entrikaları geliyor. (Bugün için Meclis yerine İmralı'yı adres gösterenlerin kulakları çınlasın.)

«

Yakın tarihten birkaç misâl vererek devam edelim.

1925’te yapılan ve kanlı hadiselere sebebiyet veren Şapka Kanunu veya Kılık-Kıyafet İnkılâbı, yüzde yüz kat’iyetinde demokrasi dışı bir vakıadır. O tarihte demokratik nizam işliyor olsaydı, bütün milleti alâkadar eden o kanun maddesinin tatbik edilmesi için hiç olmazsa bir referandum yapılırdı.

Oysa ki, demokrasinin canına okunduğu o tarihlerde yapılan hiçbir inkılâp (Ezan-Kurân yasağı, alfabe değişikliği, Anayasa değişikliği, Avrupaî kanunlar, laiklik, v.s.) için referandum yapılmadı. Bunların tamamı cebren ve hile ile millete dayatıldı.

«

İster anarşi ve terör, isterse ekonomi ve sosyal adâlet meselesi olsun, bunların hangisinde kriz yaşanıyor ve uzun müddet çare-çözüm yolu bulunamıyorsa, mutlaka bilinsin ki, etkili ve yetkili makamlar, Meclis’i baypas ederek hürriyet, şeffafiyet ve demokrasi dışı formül ve yöntem arayışı içine girmişlerdir. 

Bundan 105 sene evvel, Fransızlarla birlikte hareket eden “Avrupa zalimleri”, Paris’te bir Kürt-Ermeni Konferansı düzenlediler. Ermeni grubunun başında Boğos Nûbar, Kürt grubunun başında da Kürt Şerif Paşa bulunuyordu. Sözde Şarkî Anadolu’da hem Kürdistan, hem de Ermenistan kurulacaktı.

O tarihte İstanbul’da bulunan Bediüzzaman Hazretleri, ecnebîlerin himayesinde yapılan bu entrikayı boşa çıkartacak teşebbüslerde bulundu ve Mart 1920 sayısında Sebilürreşad’ta uzunca bir yazı neşretti. Özetle, kendi iç meselemiz olan hususların halli için yegâne adres olarak Mebûsân Meclisi’nin gösterdi. 

Hz. Üstadın ilgili husus hakkındaki şu ifadeleriyle nihayet verelim:

“Kürtler’i Müslümanlıktan ayırmak isteyenler, esâsât-ı İslâmiyye’ye muhâlif hareket ediyorlar. Hakikî Kürtler, kimseyi kendilerine vekil-i müdâfi‘ olarak kabûl etmiyor. Onların vekili ve Kürtlük nâmına söz söyleyecek, ancak Meclis-i Mebûsân-ı Osmaniyedeki mebuslar olabilir.

“Kürdistan’a verilecek muhtâriyyetden bahsediliyor. Kürtler, ecnebî himâyesinde bir muhtâriyeti kabûl etmektense ölümü tercih ederler. Eğer, Kürtlerin serbestiyyet-i inkişâfını düşünmek lâzım gelirse, bunu Boğos Nûbar ile Şerif Paşa değil, Devlet-i Aliyye düşünür.

“Hülâsa: Kürtler, bu hususta kimsenin tavassut ve müdâhalesine muhtaç değildirler.”

Okunma Sayısı: 223
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı