Erzurum ve Sivas Kongresinin adından Anadolu'daki Millî Mücadelenin temsilcisi konumuna gelen Heyet–i Temsiliye, 18 Aralık 1919'da Ankara'ya gitmek üzere Sivas'tan yola çıktı.
Bu arada, unutulmaması ve hatırdan hiç çıkartılmaması gereken bir husus daha var. O da şudur:
Millî Mücadelenin en önemli komutanlarından ve Sivas Kongresinin de en gözde şahsiyetlerinden biri olan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, bu tarihten yaklaşık bir hafta önce Ankara'ya gönderildi.
Kaynaklar, onun Ankara'ya geliş gününü 12 Aralık olarak gösteriyor.
Dolayısıyla, Heyet–i Temsiliyeden evvel Ankara'ya gelen Ali Fuat Paşa, Millî Mücadelenin yeni merkezini de, bundan böyle yapılacak çetin çalışmalar için uygun hale getirdi.
Mevcut askerin toparlanarak düzene sokulmasından, Ankara ve civar halkının Heyet–i Temsiliye ile bütünleşmesine varıncaya kadar, hemen her safhada öncülük eden Ali Fuat Paşa, bizzat kaleme almış olduğu "Hatırat"ında da, bütün bu gelişmelerin doğruluğunu teyid ediyor.
* * *
18 Aralık'ta Sivas'tan yola çıkan Heyet–i Temsiliyenin Ankara yolculuğu toplam 9 gün sürdü.
Güzergâh üzerindeki vilayet ve kazalara da uğrayarak konaklayan heyet, Sivas'tan Kayseri'ye, oradan Kırşehir'e, oradan da Ankara'ya gelir.
Bu arada, yol üzerindeki mânevî menzilleri de ziyaret eden heyet, 23 Aralık günü Hacı Bektaş–ı Velî Hazretlerinin türbesini ziyaret eder.
Dokuz–on günlük bir yolculuğun ardından 27 Aralık günü Ankara'ya vasıl olan Heyet–i Temsiliye, yüksek tepeleri beyaz karlarla kaplı soğuk bir kış manzarasıyla karşılaşır.
Ancak, kara yoluyla ve otomobillerle gelen heyeti karşılamak üzere Ali Fuat Paşanın öncülüğünde yollara dökülmüş on binlerce Anadolu halkının coşkun tezâhüratı, o soğuk havayı adeta tersine çevirerek ısıtır.
Heyette kimler vardı?
Heyet–i Temsiliyenin Ankara'ya gelişi, heyetin halk tarafından karşılanması ve bu 15 kişilik heyetin içinde hangi isimlerin yer aldığı hususu, ne yazık ki günümüz gençliği tarafından pek bilinmiyor.
Halbuki, bu hususla ilgili bilgileri çeşitli kaynaklardan öğrenmek mümkün.
İşte, o kaynaklardan biri de, Cumhuriyet'in ilk yıllarında çokça itilip kakılan ve başına gelmedik ezâ–cefâ kalmayan Ali Fuat Paşanın "Millî Mücadele Hatıraları" isimli eseridir.
(Ara Notu: Ali Fuat Paşa, 1925'te zorla kapattırılan TCF'nin kurucuları arasında Karabekir ve Re'fet Paşalarla birlikte yer aldı; yine onlarla birlikte "İzmir Sûikastı" bahanesiyle İstiklâl Mahkemesinde idamla yargılandı. Ardından, siyasetten uzaklaştırıldı.)
Ali Fuat Paşa, adı geçen eserinde 27 Aralık 1919 gününü şöyle anlatır:
"... O günü hatırladığımda, aynı heyecanı daima duyarım. 27 Aralık'ta saat 11'de Temsil Heyetinin üç otomobilden mürekkep kafilesi, Dikmen sırtlarından geçen Kırşehir–Ankara şosesinin Ankara havzasına döndüğü yüksek noktada görünmüştü.
"Burada, yanımda Vali Vekili Yahya Galip Bey olduğu halde, Ankara nâmına kendilerini karşılamıştım. Birinci otomobilde Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf (Orbay) ve Ahmet Rüstem Beylerle yaver Yüzbaşı Cevat Abbas Bey vardı.
"İkinci otomobilde, heyetin diğer azaları Süreyya, Mazhar Müfit ve Hakkı Behiç Beylerle kâtipleri yer almışlardı.
"Üçüncü otomobilden üçüncü ordu müfettişliği karargâhından Paşaya refakat etmiş olan Dr. Binbaşı Refik (Saydam), Erkân–ı Harp Binbaşısı Hüsrev Gerede Beylerle diğer bazı zevât çıkmışlardı.
"Heyettekiler, otomobillerinden inmiş, bulunduğumuz yüksek noktadan birlikte Ankara'yı seyretmiştik. Etraftaki dağlar, karla örtülmüştü. Bizi Ankara şehrine götürecek olan yol, bugünkü Dikmen şosesinin istikametini takip ediyor, beyaz karlı tepelerin üstünde kıvrıla kıvrıla İncesu Vadisine doğru iniyordu.
"İstikbâle (karşılamaya) gelenlerin bir ucu bugün Harp Okulu'nun bulunduğu tepeden başlıyor, dolaşa dolaşa istasyon civarına iniyor ve oradan kıvrılarak hükümet konağına doğru uzanıyordu. Karşılamak için gelenlerin adedini 30–40 bine çıkaranlar olmuştur.
"O zamanlar Ankara şehrinin nüfusunun 22 bini geçmediği hatırlanırsa, bu muazzam kalabalığın etraftan ve uzaklardan geldiği anlaşılır.
"Millî müfrezelerimizin atlı miktarı da bini geçmişti." (*)
..........................
(*) Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, İstanbul, 1959, s. 245–246.)
Sivas Kongresi
Kongre kâtibi idamla yargılandı
Sivas Kongresi çalışmalarına aktif şekilde katılan parlak simalardan biri de gazeteci, yazar ve tarihçi kişiliğiyle tanınan İsmail Hami Danişmend'dir.
Kongreye İstanbul delegesi olarak katılan Danişmend, aynı zamanda kongrenin divan kâtipliği, genel sekreterliği ve istihbarat şubesi şefliği gibi kritik görevlerini de yürüttü.
Kongrenin ardından da, Sivas'ta çıkarılmaya başlanan İrâde–i Milliye gazetesinin başyazarlığını üstlendi.
İşte bu mühim şahsiyet, ne yazık ki, 5 yıl kadar sonra aynı kongrede bulunmuş bazı şahıslar tarafından en ağır şekilde cezalandırılmak istendi.
Şeyh Said Hadisesi sebebiyle bir bahane bulunup İstiklâl Mahkemesine sevk edilen Danişmend, idam edilmekten kıl payı kurtuldu ve ancak 8 Eylül 1925'te beraat edebildi. (Halkçılar, kendilerine muhalif gördüğü hemen her vatanseveri bir bahane ile cezâlandırma cihetine gidiyorlardı.)
Bu kırgınlığından olacak, Osmanlı tarihini kronolojik olarak gün gün yazarak kitaplaştıran Danişmend, Cumhuriyet tarihinin bir tek gününü dahi yazmaya gönlü razı olamamıştır.
Vefat tarihi olan 12 Nisan 1967'ye kadar da, bu tavrını aynı kararlılık içinde devam ettirmiştir.