"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Etrafa dehşet saçan Moğol Fitnesi (2)

M. Latif SALİHOĞLU
20 Ağustos 2019, Salı
Moğol İmparatorluğu’nun kuruluş tarihi olan 1206’dan tarihten sonra, Cengiz Hanın önüne hiç kimse geçemez oldu.

Moğolistan'dan harekete geçen Cengiz'in orduları, önlerine gelen bütün toprakları istilâya başladı. Zamanla Çin, Rusya, Kafkasya, İran ve Anadolu dahil, Doğu, Orta ve Batı Asya'nın hemen tamamını içine alan büyük bir imparatorluk kuran Cengiz'in ordularını en fazla uğraştıran ve çoğu zaman mağlûp eden şahsiyet ise, Harzemşahların lideri Celâleddin-i Mengüberdî oldu.

Ne var ki, Moğol fitnesi zaman içinde bu engeli de aştı ve Harzemşahlar ile Selçukluları kapıştırarak, Müslüman olan her iki kuvveti de kırıp hiçe indirdi. Böylelikle, Harezm, Buhara, Semerkant, Maveraünnehir ve Horasan gibi fevkalâde temayüz etmiş bulunan büyük İslâm merkezleri işgal ve istilâya uğrayarak birer harabeye döndürüldü. Kitaplar yakıldı, yüzlerce kütüphane, mescit, medrese yakılıp yıkıldı. Katledilen Müslüman sayısı ise, hesap edilemeyecek kadar çoktur.

Ne gariptir ki, Cengiz ve ordusu bunca tahribatı yaparken, yanına çekmiş olduğu Cafer Hoca gibi bazı din âlimlerinin nüfuzundan da istifade etti ve onları istediği gibi kullanarak maksadına âlet etti.

Hülâgû Hân kimdir?

Cengiz Han hayatta iken, imparatorluğun topraklarını dört oğlu arasında paylaştırdı. Merkezî yönetim ise, vasiyeti üzerine Ögedey Hana devredildi.

Cengiz'in bir diğer oğlu olan Toluy Han (naib), uzun müddet "Savaş Bakanlığı" yaptı. Bu sayede, Moğol yönetimi Ögedey Handan sonra kendi çocuklarının eline geçti.

İşte, bu çocuklardan biri olan Hülâgû, 1255 yılında Ortadoğu taraflarına gönderildi. Hedef, bu coğrafyada henüz ele geçirilmemiş olan toprakları da zaptetmekti. Hülâgû'nun hedefindeki İran, Irak, Suriye ve Şarkî Anadolu'da ağırlıklı olarak Müslüman nüfus yaşıyordu: Abbasiler, Harezmiler, Artukiler, Eyyübiler, Selçukiler, Memlukiler gibi...

Bu tarihlerde, hatta 1243'te Sivas'ta Moğollarla yapılan Köse Dağ Savaşı’ndan sonra Selçukluların kuvveti büyük çapta kırılmış olduğundan, Hülâgû'nun saldırılarına karşı Anadolu'da herhangi bir varlık gösterilemedi. Bundan cesaret alan Hülâgû, iki başlı hale gelen Selçuklu ülkesini kendi atadığı valilerle yönetmeye çalıştı.

Anadolu'yu hâkimiyeti altına alan Hülâgû, tahripkâr ordusuyla bu kez Abbasî İslâm Hilâfeti merkezinin bulunduğu Bağdat'a yöneldi. Putperest ve bir itikada sahip ve İslâma bütün zerratıyla düşman olan Hülâgû, Bağdat'ta bulunan Abbasî Halifesine bir elçi göndererek teslim olmasını ve halkı da direniş göstermeden teslim olmaya çağırmasını istedi.

Halife Mustasım Billah ise, asla teslim olmayacaklarını ve Bağdat'ı sonuna kadar müdafaa edeceklerini söyledi... Saldırmak için zaten bahane arayan Hülâgû, savaş ahlâkını da bir tarafa bırakarak, askerlerine Bağdat'ı yakıp yıkmayı, asker-sivil ayırt etmeksizin bütün ahaliyi öldürmelerini emretti. Şehri çepeçevre kuşatan Hülâgû'nun ordusu, verilen emri aynen yerine getirdi.

Son olarak Halife Mustasım'ı da yakalayan Hülâgû, onu keçeden yapılmış bir çuvalın içine koyarak atların ayakları altına attırdı ve insanlık dışı bir muameleyle katletti. Ayrıca, Abbasî hanedanından yakalayabildiği diğer fertleri de, değişik işkence yöntemleriyle öldürdü. Hanedanın kurtulabilen fertleri ise Mısır'a kaçarak Memluklara sığındı.

1217-1265 yılları arasında yaşayan Hülâgû, Bağdat'ı ele geçirdikten sonra İran'a gelerek istiklâlini ilân etti ve burada İlhanlı Devletini kurdu. Öldükten sonra yerine oğlu Abaka Han geçti. Abaka Han ise, oğlu Argun'a son Selçuklu Sultanlarından IV. Kılıçarslan'ın kızı Selçukî Hatunu zorla alıp Tebriz'deki saraya getirtti... Bir Müslüman kızının putperest bir aileye zorla gelin edilmesi, Anadolu'daki Beylikleri kızdırıp harekete geçirdi. Yer yer çatışmalar yaşandı. Ancak, netice değişmedi.

Selçukî Hatun ise, zorla gelin edildiği ailede çocuklara sessiz sadâsız bir şekilde İslâmiyeti öğretmeye, onlara imân ahlâk dersini öğretmeye çalıştı. Ve gün geldi, onun yetiştirmiş olduğu (büyük ihtimalle öz oğlu) Muhammed Gazan Hana saltanat sırası geldi. Gazan Han, tahta geçtikten sonra İlhanlı Devleti’nin bir İslâm devleti olduğunu bütün dünyaya ilân etti. (1295)

Okunma Sayısı: 4810
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    20.8.2019 05:39:08

    Üstadın sırren tenevveret düsturunun, mukavemetsûz gücünün, tarihî bir misali... Dua ve tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı