Garip bir tevâfuk eseri var: Bir önceki (1 Ağustos) yazımızda “Hanedân-ı Âl-i Osman”ın kurucu Sultan Osman Gazi’nin vefat yıldönümü vesilesiyle, kendisinden ve neslinden söz etmiştik.
GÜNÜN TARİHİ 2 Ağustos 1849
Garip bir tevâfuk eseri var: Bir önceki (1 Ağustos) yazımızda “Hanedân-ı Âl-i Osman”ın kurucu Sultan Osman Gazi’nin vefat yıldönümü vesilesiyle, kendisinden ve neslinden söz etmiştik.
Bugünkü, yani 2 Ağustos tarihli yazımızda ise, Osmanlı’ya kafa tutan eski Mısır Valisi ve Mısır’ı bir buçuk asır yöneten “Kavalalı Hanedanı” kurucusu Mehmet Ali Paşa’dan, yine vefat yıldönümü vesilesiyle söz ediyoruz.
Kavalalı, gün geldi, eski valisi olduğu Osmanlı’nın askerî kuvvetlerini bile bozguna uğrattı (Nizip); ve fakat, bu başarısı ona dünyada bile herhangi bir izzet-şeref kazandırmadı. Çünkü, Ortadoğu’da zaafa uğrayan Osmanlı’nın boşluğunu, zamanla İngiliz, Fransız gibi sömürgeci ecnebiler doldurmaya başladı.
Yani, yerel-lokal şartlar itibariyle, faraza Kavalalı Paşa’nın haklı durumda olması ve kavgada galip gelmesi, Osmanlı ve İslâm mukadderatı açısından kârlı bir neticenin hasıl olmasını sağlamıyor, ne yazık ki...
Bu kısacık değerlendirmeden sonra, “Günün Tarihi” itibariyle 2 Ağustos 1849’da Kahire’de vefat eden Kavalalı Mehmed Ali Paşa ve onun Mısır’da kurmuş olduğu hanedan saltanatından bahsedelim.
* * *
1769 yılında bugünkü Yunanistan'ın sınırları içinde kalan Kavala'da dünyaya gelen M. Ali Paşa, fıtraten gayet zeki, cevval ve azimli bir karaktere sahipti. Gittiği her yerde, bulunduğu her ortamda kısa zamanda sivrilir ve bu meziyetleriyle temâyüz ederdi.
Bazı kayıtlarda aslen Arnavut olduğu rivâyet edilmekle beraber, aslının Anadolu'dan (Konya) Rumeli'ye göç etmiş bir Türk aileye dayandığı şeklindeki rivâyet ağır basıyor.
Kavalalı, henüz küçük yaşlarda iken babası vefat etti. Babasının vefatıyla, amcasının himayesi altına girdi. Yine de büyük sıkıntılar çekti. Çektiği sıkıntı ve acılar, onu hem yoğurmuş, hem de kısa sürede olgunlaştırmış oldu. Öyle ki, henüz 18 yaşlarında orduya intisap etti. Osmanlı donanmasında bir nefer olarak hizmete başladı.
Bu tarihlerde (1798), Fransız Generali Napolyon Bonaparte Mısır'a asker çıkarmış ve bölgeyi işgale başlamıştı. İskenderiye'den sonra kısa sürede Kahire'yi de işgal etti. Bunun üzerine, Osmanlı donanması Mısır üzerine sefere çıktı. Donanmanın Kaptan-ı Deryası Küçük Hüseyin Paşa’ydı.
İşte, Kavalalı M. Ali Paşa’nın yıldızı da, bu sefer esnasında (1801) parladıkça parladı. Fransızlarla olan mücadele safhalarından, kendisine verilen vazifeleri hakkıyla ifa ettiği gibi, hiç umulmadık bazı başarılara da imza attı.
8 Temmuz 1805’te, Sultan III. Selim'in fermânıyla Mısır Valiliği’ne atandı. Başarı grafiği daha da yükseldi. Ne var ki, kazandığı başarılar, gün geldi Kavalalı Paşa’nın başını döndürmüş (ya da mevcuda iktifa etmediği için) olmalı ki, sonunda velinimeti durumundaki Osmanlı’ya da baş kaldırdı. İki defa Osmanlı kuvvetlerini bozguna uğrattı. Bunlardan biri 1839’daki meşhûr “Nizip Bozgunu”dur.
* * *
Mısır’ı uzun süre yöneten sıradışı bir hanedan olan Kavalı nesli, bölgede tâ 1950’lere kadar da etkisini devam ettirdi. Öyle ki, 1952’de askerî darbe sonucu devrilen Kral Faruk, aynı hanedanın son devlet başkanı idi.
Mısır’ın yönetimindeki bu hanedan, 150 yıllık saltanatı süresince Osmanlı merkezî idaresi ile hep gel-gitli haller yaşadı.
Son olarak şunu da hatırlatalım ki, Osmanlı Sadrâzamlarından meşhûr İttihatçı Said Halim Paşa da, yine Kavalalı Paşa’nın diplomat torunlarından biridir.

***
-Ey kardeşlerim! Çoğunuz askerlik etmişsiniz. Etmeyenler de işitmişlerdir. İşitmeyenler de benden işitsinler ki: En ziyade yaralananlar, siperini bırakıp kaçanlardır. En az yara alanlar, siperinde sebat edenlerdir. (Bediüzzaman 29. Mektup)