"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kim neye çalıştı ve neye çalışıyor?

M. Latif SALİHOĞLU
20 Ocak 2022, Perşembe
Gençliğin ve yeni nesillerin içinde bulunduğu manevî buhranlar, ebeveynleri derinden derine düşündürüyor.

Herkesi çare arayışına sevk ediyor. Ama, çok geç kalınmış bir çare arayışıdır bu… Bu konuda en ciddî uyarılar ise, bundan altmış-yetmiş sene evvel yapıldı. İşte bunun delil ve ispatı.

Kur’ân’ın nuru ve projeksiyonu ile hadiselere ve istikbâle bakan Bediüzzaman Hazretleri, 2000’li yılların neslini bekleyen dehşetli tehlikeleri görerek, milleti ve bilhassa yüksek mevkileri işgal eden ekâbirleri ciddî mânâda uyarmış. Muhtelif mektup, dilekçe ve lâhikalar yazarak, zaman zaman adeta feryâd û figân etmiş. İşte, kendisiyle uğraşan Adliye Vekâletine ve mahkeme hâkimlerine hitaben Emirdağ Lâhikası’nda yer alan bir mektubun giriş cümleleri:

“Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risale-i Nur’la uğraşıyorsunuz? Kat’iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risâle-i Nur, sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin haricindedir. Çünkü, Risale-i Nur ve hakikî şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i âtiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar.” 

Bu haklı ve hakikatli uyarılar, sorumlular tarafından maalesef ciddiye alınmadı. Ciddiye alınmadığı ve gerekli tedbirler alınmadığı için de, bugünkü nesil tehlikenin göbeğine, vehametin ortasına düşüverdi. 

İşte, şu ibretâmiz ifadeler, söz konusu vehamete de projeksiyon tutuyor:

“Bin seneden beri bu fedakâr millet, bütün ruh u cânıyla Kur’ân’ın hizmetinde emsâlsiz kahramanlık gösterdikleri halde, elli sene sonra o parlak mâzisini dehşetli lekedar, belki mahvedecek bir kısım nesl-i âtinin eline elbette Risale-i Nur gibi bir hakikati verip, o dehşetli sukuttan kurtarmak en büyük bir vazife-i milliye ve vataniye bildiğimizden, bu zamanın insanlarını değil, o zamanın insanlarını düşünüyoruz.” (A.g.e.)

İfade, ürperti verdiği kadar da düşündürücü: Parlak mâzisini lekedâr, belki mahvedecek bir kısım nesl-i âti… İşte o nesil ile bügün yüz yüze ve karşı karşıya bulunuyoruz.

*

Şu dehşetli fitne-fesat zamanında, büyükler (ebeveynler) kendilerini bile muhafaza etmekte zorlanırken, yeni yetişen nesilleri ve bilhassa evlâtlarını imân ve ahlâk dairesinde tutmakta büsbütün zorlandıklarının farkındalar.

Evet, bu zamanın çocuklarını ve bilhassa gençlerini etkisi alan çok dehşetli ve son derece yaralayıcı olan gayet câzip tehlikeler ve zehirli alışkanlıklar var. Gençler, hem zehirli, hem de yakıcı olan bu tehlikeli ateşlere ne yazık ki severek, isteyerek ve adeta sarhoşcasına atılıyorlar. O yakıcı alevler içinde debelenenlerin çoğu, ne acıdır ki, çevresindekileri ve bilhassa emsâlleri olan gençleri de aynı Cehennemin içine çekmeye çalışıyorlar. 

Bu fecâat karşısında alabildiğine zorlanan büyükler, ister istemez bir çare arayışına girmeye mecbur kalıyor.

*

Gençliğin mâruz kaldığı tehlikelerin çaresi ise, bu zamanda çokça revaç bulan ne siyaset, ne maddiyat, ne de şahısperestliktir. 

Bu dehşetli derdin devâ bulması, hem anne, hem de babaların, kuvvetli bir şahsiyet-i mâneviye etrafında toplanmaları, kudsî düsturlarla meşveret etmeleri ve birlik-beraberlik ruhu içinde hareket etmeleriyle mümkün olabilir ancak. Başka türlü bir perakendecilikle, yahut parçalanmışlık haliyle olmaz ve olmuyor zaten.

İşte, sorumluluk sahibi olan ebeveynler, böylesine bir şuur ve idrak ile bir araya gelerek, nesl-i âtinin imânını, ahlâkını tekâmül ettirmeye ve onu muhafaza edebilmek için ciddî tedbirler almaya yönelmeli. 

Böyle bir hizmetin ifâsı, şüphesiz himmet ve hamiyet sahiplerini de gayet derecede memnun ve mesrûr edecektir. Esasen, yapacak bundan daha mühim bir iş ve başvurulacak daha güvenilir bir çare de kalmamış görünüyor.

Cenâb-ı Hak, hepimizin evlâdını şeytanî tuzaklardan uzak tutsun ve onları güzel ahlâk dairesi içinde muhafaza ile istihdam eylesin.

Okunma Sayısı: 1616
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    20.1.2022 10:52:37

    Emirdağ lahikası 7.mektupta ve tarihçe-i.hayat;721.sahifede ko nuyu tamamlayan şu ibretli ifadeler yet alıyor." Evet,eski terbiye-i islami yeyi alanların yüzde ellisi meydanda varken ve an'anat-ı milliye ve islamiyeye karşı yüzde elli lakaytlık gösterildiği halde ,elli sene sonra, yüzde DOKSANI nefs-i emmare ye tabi olup millet ve vata nı anarşiye sevk etmek ihtimalinin düşünülmesi ve o belaya karşı bir çare taharrisi,yirmi senel evvel beni siyasetten ve bu asır daki insanlarla uğraşmak tan katiyyen mennettiği gibi,ilahir...mektup 1949- 50 yılları başında yazılmış Buna göre şimdi %de 90 nefsine mağluptur.

  • S.topuz

    20.1.2022 08:28:24

    Evet Cemiyetin selameti ve huzuru,hayli zamandır maddi ve manevi tehlikelerle kuşatılmış durumda. Bu hususta Anne ve babalara çok büyük maddi manevi sorumluluk düştüğü gibi,toplumu idare eden ve yönlendiren dini ve dünyevî cemaat,tarikat ve kuruluşlara ve de siyasi makam sahiplerine de daha çok sorumluluklar düşüyor! En başta Dini CEMAATLER ve D.İŞL.BAŞK.lığı siyasetten bağımsız bir şekilde, asli vazifeleri olan DİN,İMAN VE AHLÂK konusunda toplumun her kesimini kucaklayıp,hiç bir DÜNYEVÎ MENFAAT Beklemeden,sadece ve sadece ALLAHA RIZASI için hizmetlere ihlas ve samimiyetle sarılmak zo run da! Yoksa çok daha feci hadiselerle karşılaşmamak elde değil. Allah c.c cümlemizi sirad- Müstegime ulaştırsın. Amiiin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı