İlköğretimden üniversite kadar hemen bütün kademelerdeki okullar resmî olarak tatile giriyor. Ama, bu tatil dönemini “atalet”e dönüştürmemeli. Bilâkis, kitap okumada daha ileri gitmeli, daha çok kitap okumaya yönelmeli.
Ülke ve millet olarak zaten az okuyanlar sınıfında yer alıyoruz. Böyle olmakla, aslında hakikate ters, gerçeğe ayrı bir vaziyette bulunuyoruz. Çünkü, son din olan İslâmın mukaddes kitabı okumayı emrediyor. Bu emre uymamakla, en büyük zararı kendimize vermiş oluyoruz.
Onun için, okulların eğitim-öğretim dönemi itibariyle yıllık tatile girmiş olması, bizi atalete uğratmamalı, aksine daha çok kitap okumanın, etrafı ve eşyayı tefekkür etmenin plan ve programlarını yapmaya yönelmeliyiz.
Bazılarının “tatil dönemi” dediği yaz mevsimine girilmesiyle birlikte, aklı başında ve imkânı yerinde olanlar için feyiz ve bereket yüklü “okuma programları” da başlamış oluyor.
*
Kitap okumanın, okuma alışkanlığı kazanmanın, okumayı hayatın vazgeçilmez bir parçası haline getirmenin sayılamayacak kadar faydası var. Bunda ihtilâf yok; çoğunluk hemfikirdir.
Cevabı merak edilen bir–iki nokta ise şudur:
1) Ne tür kitapları okumanın faydası daha çok?
2) Hangi okuma tarzı daha ziyade istifadeye medar olur?
Kast-ı mahsusla kişiyi tahribata, dalâlete, sapkınlığa sevk edenler istisna olmak kaydıyla, genelde kitapların çoğu faydalıdır. Hakkı öğrendikten sonra, zıt fikirde olan kitaplar bile okunabilir. Bu sûretle, hiç olmazsa mücadele edilecek fikirlerin mahiyeti anlaşılmış olur.
En faydalı kitaplar meselesine gelince…
Kur’ân ve hadisten sonra, okunması en faydalı eserlerin Nur Risâleleri olduğuna, kırk yıllık tahsil hayatımı ve hayatta kazandığım bütün tecrübeleri de şahit göstererek ifade edebilirim.
Branşım olan tarih araştırmaları ve mesleğim olan gazetecilik sebebiyle, bugüne kadar eski-yeni binlerce adet kitap edindim. Bunların hemen tamamını okudum. Ancak, yine de 130 parçalık Nur Külliyatının bir tek risâlesini o binlerce adet kitaba değişmem. Maddî-mânevî istifade ciheti o derece yüksektir; Nur Risâlelerinin.
Risâleleri okuyup istifade etme şekli ise, diyebiliriz ki çeşit çeşittir. Sesli sessiz, hızlı yavaş, nidaî terennümî, sabah akşam, gece gündüz, yani her ne zaman ve her ne şekilde okunursa okunsun, yine de anlamanın ve hasseten istifade etmenin nisbeti büyüktür.
Keza, sayısız tecrübelerle sabittir ki, Risâle okumaları ister yalnız ve münferiden, ister müşterek ve müçtemian olsun, her türlü sosyal ortamda da istifadeye medar olabiliyor.
En küçük olan fert dairesinden tutun, radyo, televizyon ve internet gibi en geniş dairelerde de okunup istifade edilen eserlerin başına, kat’î kanaatimize göre yine Nur Risâleleri geliyor.
Bu da, Nur Külliyatının şu zamanda “Kur’ân’ın malı ve bir mânevî mû’cizesi” olduğunu gösteriyor.
O halde, okuma programları arasında en mühim ve en kıymetli olan, kanaatimize göre Risâle-i Nur Külliyatını okuma ve bilhassa bu eserleri devretmeye yönelik programlardır diyebiliriz.