"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gizli hatalara dolaylı ceza

M. Latif SALİHOĞLU
28 Ekim 2025, Salı
Hayatın genel doğruları vardır. Onlardan biri de şudur: Şu dünya hayatında hiçbirimiz torpilli veya imtiyazlı olarak yaratılmış değiliz.

Bu hayatta hepimiz acıkır, yorulur, hastalanır, hatta sakat veya özürlü hâle gelebiliriz. Hepimizin başına türlü belâlar, musibetler, felâketler gelebilir. Hepimiz türlü baskılara, zulümlere haksızlıklara mâruz kalabiliriz. (İstisnalar bahsimizden hariçtir; makbul veya muvazzaf bazı kimseler, bazı hâllerde istisnaî olarak İlâhî inayete mazhar olurlar.)

Ne var ki, bazen gaflete düşerek başımıza gelenlerden dolayı şekvâ ediyor, yahut isyânkâr olabiliyoruz. Şayet başımıza gelenlerin hikmetini bilir ve idrak edersek, hem isyankâr bir duruma düşmez, hem çektiğimiz sıkıntının şiddetini asgarî seviyeye indirgemiş oluruz.

«

Bu yazının ana fikri hakkında mükemmel bir mihenk ve terazi mahiyetinde gördüğümüz Üstad Bediüzzaman’ın veciz bir ifadesi var. Bir lâhika mektubunda şunu söylüyor: “Senin başına gelen zulümler ve musîbetlerin altında kaderin adaleti var. İnsanlar, senin yapmadığın bir işle sana zulmediyorlar. Fakat kader, senin gizli hatalarına binaen, o musîbet eliyle seni hem terbiye, hem hatana kefaret ediyor.” 1

Bu dünyanın bir teklif ve imtihan meydanı olduğuna inanıyoruz. Şayet başımıza hiç belâ, musibet, hastalık, haksızlık gibi şeyler gelmeseydi, “sabır imtihanı” gibi, “teklif sırrı” da ortadan kalkmış olurdu.

İktibas ettiğimiz vecizede, ayrıca insanın “gizli hata”larından söz ediliyor. Yani, Allah’tan başka kimsenin bilmediği hata ve günahlar hatırlatılıyor ve bunların bu dünyadaki cezasını dolaylı şekilde verildiğine dikkat çekiliyor. O dolaylı cezalar ise, hata yapan insanı hem terbiye etmiş oluyor, hem de onun hata ve günahları için kefaret hükmüne geçiyor.

Gafil insan, kaderin bu sırr-ı hikmetini bilemediği için, şu meâlde şekvâlar edip duruyor: “Yahu ben ne yaptım ki, bunlar başıma geldi. Falan kimseler, filan idareciler bana zulmediyor. Benim hakkımı gasbediyor. Ben bu meselede mağdurum, mazlumum, hatta masum durumdayım. Bana ve benim gibilere bu haksızlıkları reva görenler de zalimdir, gaddardır, diktatördür…”

Tamam, eyvallah, bunlar doğru da, doğrunun tamamı değil. Zira, şu imtihan dünyasında hem kaderin hissesi var, hem de kaderin adaleti söz konusudur. Kader, senin gizli başka hata ve günahlarından dolayı, bazen senin başına bir zalimi musallat ediyor. Bazen başka bir belâ ve musibetle seni terbiye ediyor. 

Yani, başımıza gelen her musibet ve sıkıntının mutlaka ve mutlaka bir kaderî boyutu var demektir. Bunu hesaba katmadan mütemadiyen şekvâcı olmak, Allah’ın her günü feryâd-û figân etmek “teklif ve imtihan sırrı”na muvafık gelmediği gibi, yaşanan sıkıntı ve eziyeti de katmerli bir hale getirir.

«

İyisi mi, bu meseleyi projeksiyon gibi aydınlatan bir başka vecizeyi de iktibas ederek noktayı koyalım. Sözler isimli eserinde aynı hakikate dair şunları söylüyor Hz. Bediüzzaman: "Kader, hakikî illetlere bakar, adalet eder. İnsanlar, zâhirî gördükleri illetlere hükümlerini bina eder, kaderin aynı adaletinde zulme düşerler. Meselâ: Hâkim, seni sirkatle [hırsızlıkla] mahkûm edip hapsetti. Halbuki, sen sârık [hırsız] değilsin. Fakat, kimse bilmez gizli bir katlin var. İşte, kader-i İlâhî dahi seni o hapisle mahkûm etmiş. Fakat kader, o gizli katlin için mahkûm edip adalet etmiş; hâkim ise, sen ondan masum olduğun sirkate [hırsızlığa] binâen mahkûm ettiği için zulmetmiştir." 2

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 173.

2- Sözler, s. 428.

Okunma Sayısı: 1800
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Kaşlıoğlu

    6.11.2025 11:06:28

    Erbakan'ın anahtar(!)partisi MSP solcu Ecevit'in sol partisi CHP'yi koalisyon ile iktidara getirdi.Hoca'ya niçin böyle bir şey yaptığı sorulduğunda " Bunlar bizim namaz kılmayan solcu kardeşlerimizdir" diye cevap veriyordu. Ecevit,Hoca'yı kullanarak devletin bütün stratejik noktalarına kendi adamlarını yerleştirdi.Askerî Cunta'nın yakalayıp hapishanelere tıktığı bütün solcu anarşistleri " Rahşan Affıyla " serbest bıraktı.Uzun saçlarını, favorilerini ve pos bıyıklarını kesen solcular İspanyol paçalı pantolonlarını dar paçalı elbiselerle değiştirerek "mücahit genç" adı altında işe giriyordu.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    5.11.2025 12:22:34

    Ferit Melen de başbakan olarak doğru dürüst bir icraat yapamayınca makamını Naim Talu isimli eski Ticaret Bakanı'na bıraktı.1974'e kadar vazifede kaldı.Bu zaman zarfında 1973 tarihnde Milletvekilliği Genel Seçimleri yapıldı. Hiçbir parti tek başına iktidar olamadı.Erbakan'ın MSP'si Adalet Partisi'den çaldığı reyler sayesinde 45 mebus çıkardı.Bilahare türk siyasî hayatında koalisyon hükümetleri devri başladı.Mücahit Erbakan anahtar parti olduğunu( ki partinin amblemi de anahtardı zaten)iddia etmeye başladı.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    3.11.2025 19:38:51

    Nihat Erim'den sonra Ferit Melen başkanlığında üçüncü patilerüstü-teknokrat gibi hezeyanvari tabir altında bir hükümet daha kuruldu.Bu sözde hükümet 22 Mayıs 1972-15 Nisan 1973 tarihleri arasında vazife yaptı.Bütün bu hükümetler zamanında Nur talebeleri tevkif edilip hapislere atıldı.Lâkin Nur'un Avukatı merhum Kahraman Avukat Bekir Berk Türkiye'nin her vilayetindeki maznunların davalarına şimşek gibi yetişip onları müdafaalarla berat ettirdi.Hakkın ve haklının müdafii olan Bekir Berk hata mı etti ?

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    3.11.2025 19:09:54

    Deniz Gezmiş,Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmelerine kadar varacak olan ve " Balyoz Harekâtı " olarak bilinen tatbik etmesi sebebiyle " Balyoz " lakabıyla tesmiye edildi. 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbulda Dev-Sol militanları tarafından tertiplenen bir suikastte öldürüldü.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    3.11.2025 18:56:41

    Nihat Erim 26 Mart 1971 tarihindekurduğu Askerî Cunta Hükümeti 3 Aralık 1971 tarihinde istifa etti. Tekrar hükümet kurması talep edildi. Kurduğu ikinci hükümet 22 Mayıs 1972 tarihinde yıkıldı.1961 İhtilal Anayasası'nın lüks olduğunu ve bu Anayasa ile devlet idare etmenin mümkün olmadığını itiraf etti.Muhtırayı yapan askerî cuntanın emriyle Anayasanın 40 maddesinde değişiklik yaptı.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    3.11.2025 17:59:54

    12 Mart 1971 Askerî Muhtırası olunca Mücahit Necmettin Erbakan korkusundan tası tarağı toplayıp önce Almanya'ya daha sonra İsviçreye kaçtı. Hoca kurtuluşu " Batı Kulübü,Hıristiyan Kulübü " dediği Avrupa devletlerine iltica etmekte bulmuştu. Bu esnada Askerler kafalarına göre memleketi idare edecek Başbakan arıyorlardı.Önce Amerika'dan İsmeti İnönü'nün gözde adamı Nihat Erim'i getirip kukla gibi başa geçirdiler.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    2.11.2025 10:20:48

    1969'da Milli Nizam Partisi ve 1972'de Milli Selamet Partisi Erbakan ve arkadaşları tarafından kurulduğunda Nur Talebelerine "mason ve Amerikancı" ve aynı zamanda "şeriat düşmanı" diyorlardı.Dinde hassas lâkin muhakeme-i akliyede noksan bu adamlar böyle dedikleri için biz Amerikancı,mason ve şeriat düşmanı mı idik ? Halbuki biz bunların hiç biri değildik. 12 Mart 1971 Askerî Muhtırasında yapılan bütün demokrasi haricî teamül ve tatbikatlara karşı çıkan tek gazete biz Yeni Asya ve Nur Talebeleri idik.

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    1.11.2025 13:35:02

    Keza, İkinci Cihan Harbi esnasında Avrupa ve Rusya'da 1939'dan 1945 yılına kadar devam eden muharebelerde ölen, eza ve cefa çeken çocuk ve masum kadın,erkek ihtiyarlara kalb ve ruhundaki hiss-i merhamet ve şefkatle çok acıyan Bediüzzaman bu hissiyatından dolayı hâşâ hıristiyan mı oldu ? Yine bir başka hadisede,1935 yılında 120 talebesiyle kat'i idam fermanıyla muhakeme edilmek için getirildiği Eskişehir'de Bediüzzaman hapishane penceresinden savcının üç yaşındaki kızını görünce o masûmun hatırı için kendisine ve talebelerine yapılan hakaretleri affettl. Şimdi Bediüzzaman bir zalimin zulmünü hoş mu görmüş oldu ?

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    1.11.2025 13:13:31

    Birinci Cihan Harb'inde Ermeniler Erzurum'dan Van'a, Bitlis'e kadar her yerde müslüman ahaliden kadın,erkek,genç,ihtiyar ve çocuk her kesi öldürüyorlardı.Buna mukabil müslümanlar da intikam hissiyle Ermeni çocuklarını katlediyorlardı.O bölgedr Milis Alay Kumandanı olarak talebeleri ile birlikte Rus ve Ermeni Taşnak Komitesinin fedaileriyle muharebe eden Bediüzzaman'ın bulunduğu mahalle bir kafile Ermeni çocukları getirilir.Bediüzzaman bu çocukların masûm oldukları için serbest bırakılmalarını ve ailelerinin yanına gitmelerine müsade edilmesini emreder.Bunu haber alan Ermeniler " Bundan sonra biz de müslüman çocuklarını öldürmeyeceğiz " dediler. Şimdi bu vaziyette Bediüzzaman hâşâ "Emeni mi " oldu ?

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    1.11.2025 12:14:00

    " Kim bir cana kıymamış ve rûy-i zeminde fesat çıkarmamış bir masûmu öldürürse bütün insanları öldürmüş olur " " Sadakallahul âzîm " Hz.Peygamber(Asm)kendisini taşlayan çocuklara ve onların ebeveynine neden beddua etmedi ? Hz.Ömer (ra) bir hıristiyan ile Hz.Ali (ra) bir Yahudî ile mahkeme olmaya nasıl razı oldu. Sultan Mehmet Fatih 1470 tarihinde Almanya'dan gelen Yahudîlerin Osmanlı toptağına girmesine müsade etti Sultan Beyazıt 1492'de İspanya'dan 1497'de Portekiz'den iltica eden Yahudîleri neden vatandaş olarak kabul etti.Şu halde Fatih ve Bayezıt yahudi mi oldular ?

  • Latif Salihoğlu

    1.11.2025 01:23:49

    Ne hikmetse, Fetö virüsü kapanlar, bir türlü hadd-i vasatta gitmezler-durmazlar. Ya ifrata gider, ya tefrite düşerler. Sizin söylemediğinizi size yamamaya çalışırlar. Sizin hiç kast etmediğiniz şeyleri, tutup size yafta gibi yapıştırırlar. Maksadınızın tam zıddına sizi damgalarlar. Aranızdaki kırk yıllık hukuku paspas gibi çiğnerler. Sizinle muvazeneli-muhakemeli şekilde istişare etme gereği dahi duymazlar. İyisi mi, bizim yolumuz bize, onların yolu onlara...

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    29.10.2025 22:43:22

    Âmâ ihtiyar, hapiste doğan sabi ve 5 yaşındaki çocuğu da mı zalim kabul ediyorsun ey sayın yazar ? "Ve lâ tezirû vaziretun vizra uhra" ayet-i kerimesinin manası bu kadar basit mi ?

  • Latif Salihoğlu

    29.10.2025 11:49:36

    Zalimlerle yıllarca ortaklık kuran, onlarla yol arkadaşlığı yapan, onlarla canciğer kuzu sarması gibi hareket edenler de zalimdir ve "Essebebükel-fail" sırrınca, işlenen umumî zulmün hissedarıdırlar. Onlar da Allah'ın lânetinden kurtulamadılar, kurtulamazlar.

  • Nagehan

    28.10.2025 15:09:13

    ... Hem, "Hoşlanmadığınız bir şey, belki de sizin için hayırlıdır. "(bk. Bakara, 2/216) // Zulmedenlere gelince; İbrahim/42 :" (Ey insan!) Sakın sanma ki; Allah zalimlerin yaptıklarından gafil (habersiz ve ilgisiz)dir. Sadece onları, gözlerin dehşetle döneceği (korku ve şaşkınlıktan bakışlarına baygınlık geleceği) bir güne kadar ertelemektedir." // Dünkü yazınızı, bu yazınız ile birlikte okumak daha yerinde, anlamlı... Hürmetler..

  • Nagehan

    28.10.2025 14:59:39

    Şûrâ/30 :"Size isabet eden (sıkıntı, sarsıntı ve) musibetler; kendi ellerinizle kazanıp (yaptığınız yanlış işler ve kötülükler) yüzündendir. Üstelik (Cenab-ı Hakk hatalarınızın ve ihmalkârlığınızın) birçoğunu da affetmektedir." // ...

  • Mehmet Kaşlıoğlu

    28.10.2025 11:13:14

    Cürüm ve hatiatımız sebebiyle kader-i ilahînin tokatına maruz kalmaklığımıza rızadadeyiz lâkin zalûmun zulmünü de arşa işittirmek için hançeremizi yırtarcasına haykırıyoruz : " Zalimler için yaşasın cehennem ! " " Allah'ın lâneti zalim ve münafıkların üzerine olsun ! "

  • Abdullah

    28.10.2025 00:15:24

    Bir kısım insanlar bu hakikatlara kapalıdır.Kendi veya başkalarının hatasını görmüyorlar.Hele kader cihetini hiç nazara almıyorlar.Aziz Üstad'ımızın şu cümlesi müthiş! "Kaderin aynı adaletinde zulme düşerler." Ve kadere bilerek veya bilmeyerek itiraz ederler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı